Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
20.09.2024

31.10.2017

NAMIK ALTAŞ’IN ARDINDAN…

Ordu son bir hafta içerisinde iş dünyasından üç büyük değerini kaybetti. Önce Altaş Şirketler Grubu Yönetim Kurulu üyesi iş adamı Namık Altaş’ı, birkaç gün sonra Ordu Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Aydın Bostancıoğlu’nu, en son Şenocak Fındık’ın kurucusu, Ordu Ticaret Borsası Başkanlığı görevini de yürütmüş olan iş adamı İsmet Şenocak’ı kaybettik. Öncelikle merhumlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına, dostlarına, ailelerine ve Ordu iş dünyasına sabırlar diliyorum.

Hem arkadaşım olmasının, hem birlikte mesai yapmış olmanın avantajıyla Namık Altaş’ı yakından tanıma fırsat buldum…

O hem bir dost, hem bir hayırsever, hem de vefalı bir gönül adamıydı.

Merhamet, sevgi, yardımseverlik ve… En önemlisi “dik duruş” deyince akla gelen ender insanlardan birisiydi NAMIK ALTAŞ. Hiç sağa sola sapmadan, doğru bildiği yolda inançla ve imanla ve azimle giderdi.

Namık ALTAŞ gerçek bir Ordu sevdalısı idi ve ALTAŞ ailesi olarak da hep öyle yaptılar zaten.

İnşaat alanındaki çalışmalarını, beton fabrikasını, otomotiv, eğitim, gıda, balıkçılık sektörü, medya ve sanayi alanındaki yatırımlarını da hep Ordu’ya yaptılar. Zaman zaman sohbetlerimizde bunu sıkça dile getirirdi. Ordu dışındaki yatırımcılarımızın Ordu’ya sahip çıkmasını isterdi. Onun en büyük kaygılarından birisi de, bir fazla kişiye daha nasıl iş ve aş verebilirim kaygısıydı. Bunun için çalışırdı ve bu maksatla bir yatırım yapacaksa önce ORDU derdi hep. Tıpkı ailesi gibi. Ülkemizin bir istihdam sorunu varsa ve Rabbim bize bu yolda bir imkân vermişse eğer, bir kişiye bile olsa iş ortamı sağlayacak bir yatırım yapmayı da bir borç bilirdi kendisine. Zaten ALTAŞ ailesi olarak eğer Ordu için göstermiş oldukları mesaiyi ve çabayı mesela İstanbul gibi metropolde vermiş olsalardı belki şu anda bulundukları noktadan çok daha ilerlerde olabilirlerdi ama bunu istemediler. Namık kardeşim de bunu söylerdi. Onun için diyoruz ki, Ordu’ya ve bölgemize daha çok Namık ALTAŞ’lar lazım…

Biraz da kader onu eğitimci yaptı. Eğitimciydi, ama onun tek sevdası “MİLLİ” bir eğitimdi gerçekten. Bütün gayret ve mesaisini bu yönde kullandı. Öncelikle kurumunun en mükemmeli olması için çalıştı. Başardı da bunu. Zaten o hep düşündüğü bir projeyi hayata geçirirken onun en mükemmelini olmasını isterdi, ama müsrif değildi. İsrafı sevmezdi ve bu yönde de çalışanlarına örnek olmuştu.

O da geleceğimizin gençlik olduğuna inanırdı ama nasıl bir gençlik? Günümüzün sanal internet ortamına hapsolmuş, milli ve manevi değerlere uzak, ‘laylaylom’ bir gençlik yerine kendi milletinin değerlerine sahip çıkan, gerçekten hem bilime hem ilime sahip çıkan tam anlamıyla milli bir gençlikti onun istediği. Bunun içinde onları, yani gençliği geleceğimiz olarak görürdü ve bu anlayışla geleceğimiz dediği gençler için Ordu’ya mükemmel bir eğitim kurumunu kazandırmış oldu.

Perşembedeki balık çiftliğini Ordu’ya kazandırmak için de çok uğraşlar verdiğinin yakinen şahidiyim. Çok engellemelerle karşılaştı. Türkiye’de herhangi bir projeyi hayata geçirirken karşınıza maalesef bürokrasi adında kocaman bir engel çıkar. Adeta; o imza bu imza, o onay bu onay derken bunalırsınız ve bazen lanet olsun der vazgeçersiniz o yatırımı yapmaktan. Namık Bey, bürokrasiyle mücadele etti, yılmadı ve bugün Türkiye ve Ordu ekonomisine Perşembe’de deniz çiftlik ve kültür balıkçılığı alanında bir artı değer kazandırmış oldu. Zaman zaman stresli iş ortamından fırsat buldukça orada çalışanlarının yaptığı ve hep birlikte yediğimiz balık buğulamaları da unutmak mümkün değil. Önemli bir özelliği de, bir gün dahi gecikmeden, zamanında, yani alnının teri kurumadan emek sahibinin hakkını vermek konusunda hassas bir kişiliğe sahip olmasıydı ve hep de öyle yaptı.

Ordu’ya, bölgemize ve ülkemize, Muhteşem Selimiye Camisi gibi üç şerefeli minaresi olan ULUCAMİ gibi bir eseri o kazandırdı diyebiliriz. Bu mükemmel eser için maddi manevi her türlü çalışmanın en önünde hep o vardı. Ulucami’nin bir külliye olarak bölgemize hizmet vermesi için çok uğraş verdi ve bunu başardı da. Ama maalesef bu külliye tam olarak tamamlanamadan aramızdan ayrıldı. Şimdi, bu mükemmel külliyenin eksikliklerinin tam onun istediği gibi tamamlanması, eksik minarelerin, çevre düzenlemesinin yapılarak Orduluların hizmetine sunulması için herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor.

Ordu’dan ülkemize, Türk dünyasına ve tüm dünyaya en son teknolojik imkânlarla donatılarak yayın yapan bir televizyon kanalı olması için Altaş ailesi olarak çok uğraş verdiler ve “Altaş TV”yi bu şekilde Ordu’ya kazandırdılar. Şimdi tüm dünyadaki Türklerin ve Orduluların yörelerini gördükleri ve izledikleri bir televizyon kanalı varsa onun da katkısı elbette önemli.

Altmışlı yıllarda Ordu’ya siyasi bir yatırım olarak yapılmış olan Soya Fabrikası’nın atıl haldeki durumundan kurtarılıp bugün 24 saat çalışan faal ve rantabl bir sanayi kuruluşu haline gelmesinde Altaş ailesi ile birlikte Namık Altaş’ın katkısı da elbette önemli. Altaş Yağ sanayi Anonim Şirket’ini 2009 yılında bünyesine katan Altaş Gıda sanayi gelişimini bugün de emin adımlarla ilerletmekte.

Namık Altaş bu Dünya’da hep hayırlı işlerin takipçisi oldu.

Hep Ordu için uğraştı, çalıştı didindi durdu . Kendisinden biz razıyız, Allah da razı olsun.

Ordumuza daha nice Namık Altaş’lar gerekiyor.

Allahrahmet etsin, mekânı cennet olsun.