29.03.2020
Koronaolayı, bize, artık yeni dünya düzeninin nasıl olacağının ipuçlarını da veriyor. Devletlerin kalkınma modelinde ideal yöntem “her şey para, her şey çok kazanma, her şey kapitali artırma” değilmiş demek ki.
Koronaolayı, bize, artık yeni dünya düzeninin nasıl olacağının ipuçlarını da veriyor. Devletlerin kalkınma modelinde ideal yöntem “her şey para, her şey çok kazanma, her şey kapitali artırma” değilmiş demek ki. Devlet başkanı olan Osman Gazi’ye “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” diyen Şeyh Edebali mi, yoksa “ölen ölür kalan sağlar bizimdir” diyen kapitalist sistemin vahşi düzeni mi gelecek dönemde siyasal düzenlere yön verecek. Belli oldu ki tüm sistemler, bu kriz geçtikten sonra kendilerini gözden geçirecekler ve insanı yaşatmaya, kapitalin sosyal katmanlar arasında uçurum yaratmayacak şekilde dengeli dağılımına ağırlık verecekler.
Bu kriz geçtikten sonra bütün ekonomistler bildiklerini unutsunlar, ezberlerini bozsunlar, dünyaya ve topluma bambaşka biraçıdan bakabilmeyi denesinler artık. Deneyeceklerdir de. Mecburlardır buna.
Evet, istatiksel rakamlar bazında ekonomiyi büyütelim. Evet, çok kazanalım. Evet, büyük büyük şirketlerimiz olsun. Evet çok lüks hayatımız olsun. Evet, teknolojide, refahda, altyapıda, her alanda en enen iyisine sahip olalım. Evet fiziksel ve maddi olarak çok yukarılarda bir yerlerde olalım. Ama nasıl olacak bu. Bütün bunlara devlet olarak görünürde sahip olabilirsiniz, ama insanların bir bölümünün refahdan aldığı pay ile diğer kahır ekseriyetinin aldığı payın arasında uçurumlar olduğu bir sistemi yaşatmaya çalışırsanız, gün gelir, Şeyh Edebali’nin öğütünün gözardı edildiği gerçeği ve içi çürümüş bir toplum yapısıyla karşı karşıya kalırsınız.
1928 dünya ekonomik krizinden sonra oluşan yeni dünya düzeni kapitali önceleyen bir sistem olmuştu. Bu düzenin mimarı ABD’nin sosyal devlet anlayışının ve insanı ön planda tutmayan modelinin mahzurlarını şimdi bu devlet ve bu devletin önerdiği modeli uygulamış olan devletler acıyla görüyorlar. Destek paketleri açıklayarak günü kurtarma peşindeler şimdi. Kurtaramazlar. Çünkü öyle birkaç palyatif tedbirlerle çözemezsiniz bu yıkımın yarattığı sorunları. Çünkü yıkım çok büyük. İnsanlar belli standartların üzerinde yaşamayı öğrendiler. Kimisi bu standardı yaşayarak öğrendi, kimisi de uzaktan seyrederek öğrendi. İkna edemezsiniz toplumu destek paketleriyle.
Bu krizde, bize en iyi model olarak sunulan ülkelerin insanlarının marketlerde birbirlerine girdiğini, market raflarının yağmalandığını gördük. Çocuğuna bez alamadığı için market rafı önünde bir annenin hüngür hüngür ağladığı televizyonlarda izlenince anlaşıldı ki, devletleri yönetenlerin kılavuzları olan ekonomistler bir yerlerde yanılmışlar. Liberal kapitalizmin mimarlarından Adam Smith’in “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” diyen modeli, şimdi yaşlılarının oksijen makinalarının fişini çeken, hastane koridorlarında yaşlılarını ölüme terkeden bir modelmiş meğer. Bu model sonunda “bırakınız yaşlıların fişini çeksinler” e döndü böylece. 10 veya 20 dolar bile maliyeti olmayan bir korona test kitini 1500 dolara satan bir model (Adam Smith’in ABD Modeli) , bu parayı veremeyeceği için hastaneye bile gidemeyen insanlar yaratınca üç kuruşluk destek paketleriyle ayakta kalmaya çalışıyor şimdi. Ayakta kalamaz ama. Neden? . Çünkü test kitini yapan sermaye sahibi o test kitini 1500 dolara vatandaşa kakalarken ona sistem tarafından “bırakınız yapsınlar” dendi de ondan.
Bu korona belası atlatıldıktan sonra yeni dünya düzeni umarız ki bu çarpıklığı sorgular. Yeni dönemde; gelirlerin daha dengeli dağıtılacağı, vergilerin daha adil alınıp adil dağıtılacağı, sosyal yapıyı ayakta tutacak insanı önceleyen ekonomik modellerin önceleceğini umuyoruz.