21.07.2019
Şehzadeler Kenti olarak anılan Amasya tarih ve kültür hazinesi bir Anadolu şehri. Pontusdan Osmanlıya beş bin yıllık tarihsel dokuyu her an hissediyorsunuz burada. Yıllarca bilim ve sanat merkezi olmuş, sayısız bilim ve devlet adamı yetiştirmiş bir şehir Amasya.
Tokat’tan ayılıp da Amasya’ya geçerken daha şehrin girişinde Ferhat ile Şirin karşılıyor sizi. Ferhat Müzesi görülmeye değer. Sevdası için dağları delen Ferhat’ın ve Ferhat’ın öldüğünü duyunca kendini kayalıklardan atan Şirin’in mezarları ve Ferhat Müzesi görülmeye değer. Ferhat ile Şirin’in dağın tepesindeki heykelleri muhteşem duruyor. Antik Amasya’nın su ihtiyacını karşılamak üzere yapılmış olan “Ferhat Su Kanalı” Hellenistik-Erken Roma döneminde dağın yamacına oyularak yapılmış.
Harşena Dağı’na yaslanmış olan Amasya, ortasından geçen Yeşilırmak, kayalara oyulmuş olan Pontus krallarının mezarları, Osmanlı şehzadelerinin damgasını vurduğu muhteşem eserleri ile tarih ve kültür turizmi açısından dünyanın sayılı bölgelerinden bir tarihi kent dokusunu taşıyor. Mustafa Kemal’in 1919 Haziranında Amasya’ya gelişinde üs olarak kullandığı ve Genç Türkiye Cumhuriyetinin doğuşunun ilk belgelerinden olan Amasya Tamiminin imzalandığı Saraydüzü Kışla Binası günümüzde Milli Mücadele Müzesi ve KongreMerkezi olarak hizmet veriyor.
Geleneksel Osmanlı Mimarisinin tüm özelliklerini taşıyan evleri ile tam bir Osmanlı kenti Amasya. Tıpkı Ballıca mağaraları gibi UNESCO, “ Dünya Mirası Geçici Listesi” ne almış Amasya’yı. Neolitik Erken Kalkolitik Çağ’dan itibaren Tunç Çağı’ndan İskitlere, Perslerden Romalılara ve Bizanslılara, Selçuklulardan Osmanlı dönemlerine kadar 13 ayrı medeniyetin izlerini görmek mümkün bu tarihi kentte. Yöre halkı da bunun bilincinde ve kentini temiz tutmuş, tarihini korumuş. Belediye ve valilik tarafından alınan kararlara severek uyan medeni bir halkı var yörenin. Güleryüzlü ve sevecen insanlar Amasyalılar, tıpkı Tokat’lılar gibi. Belediyecilik hizmetleri iyi.
Ortasından geçen Yeşilırmak, kenti bir başka güzel kılmış. Irmağın kenarında Şehzade Mustafa ile selfi yapmak isterseniz elinde cep telefonu ile sizi bekleyen heykeli kentin tanınması için güzel bir kompozisyon oluşturuyor.
Bir Osmanlı mahallesini andıran Hatuniye’nin daracık sokaklarından geçip kayalara oyulmuş olan merdivenleri tırmanarak çıktığınız Haşena dağının gövdesinde bulunan ve sayıları 21’i bulduğu söylenen Pontus krallarının mezarları sıra sıra dizilmişler ve tepeden şehre bakıyorlar. Krallarının bir gün uyanarak tekrarkente döneceğine inanan Pontuslular krallarının bedenlerini de kayalara oydukları bu mezarlara koymuşlar. Batıl inançlar her devirde olmuş ve bugüne kadar hala dönmemiş bu krallar nedense. Dağın tepesindeki Haşena Kalesi’nden şehrin güzelliğini capcanlı görüyorsunuz.
Yeşilırmak kıyısındaki iki katlı ahşap Osmanlı evi Şehzadeler Müzesi olarak tasarlanmış ve burada görev yapan şehzadelerin aslına uygun olarak yapılan kıyafetler içerisindeki heykelleri sizi hemen o dönemlere götürüyor ve adeta ayrılmak istemiyorsunuz şehzadelerin yanından bir süre. Önemli bir ziyaret yeri burası. Amasya Osmanlı yönetimine de Şehzade Beyazıt tarafından katılmış ve Şehzade Beyazıd Amasya Eyalet merkezinin ilk valisi olmuş. Şehzadelerin yaşadığı dramları ve muhteşem dönemlerini müzede yaşıyorsunuz adeta .
Taşova sınırları içerisindeki Borabay Gölü zümrüt yeşili rengi ve etrafındaki çeşit çeşit ağaçları ve doğal güzelliği ile bölgenin önemli bir ziyaret yeri. Bir tarım ve sebze meyve kenti Amasya aynı zamanda. Yeşilirmak havzasının bereketli toprakları belli ki beş bin yıldan beri yörenin hep bir yerleşim yeri olmasını sağlamış. Günümüzde de böyle.
Tarihi, kültürel yapısı, doğal güzellikleri ve insanlarının cana yakınlığı ile Orta Karadeniz’in şirin kenti Amasya turizm pastasından çok daha fazlasını almayı hakediyor.