Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
20.09.2024

2.02.2020

1939'u unutma Ordu, sadece serendiler ayaktaydı...

Şimdi gündem deprem. Erzincan ve Malatya depremlerini ve yapılması gerekenleri, alınması gereken tedbirleri konuşacağız bir süre. Sonra yine unutacağız.Tıpkı 1999 Gölcük, Düzce depremi ve tıpkı Orduluların tabiriyle  “Büyük 39 zelzelesi” gibi.

26/27 Aralık 1939 Salıyı Çarşambaya bağlayan gece.  Saat 02.00 sıraları. 

Merkez üssü Erzincan olan ve dünyanın en yıkıcı depremleri arasında sayılan büyük bir sarsıntı bütün Karadeniz’i adeta vurup geçiyor. 52 saniye süren sarsıntı 7.9 şiddetinde. Tespit edilebilen can kaybı sayısı 33 bin, 100 binden fazla yaralı var. 120 bine yakın bina yıkılmış, geri kalanlarsa neredeyse oturulamayacak halde.

Samsun’dan Trabzon’a kadar sahilde ve Amasya, Kayseri, Tokat ve Ankara’yı da kapsayan büyük bir alanda  yıkıma ve can kaybına yol  açan depremi Erzincan’la birlikte en ağır yaşayan şehirlerin başında Ordu gelmekte. Tarihçilerin söylemesine göre 39 depremi Ordu’da  tarihte hissedilen depremlerin en büyüğü. Hissedilme derecesi ise bu ilimizde 7 şiddetinde. Köyler ve şehir merkezi harabe haline gelmiş. Bu ilimizde tespit edilebilen ölü sayısı 463, yaralı sayısı ise 450 civarında. 5 bine yakın bina yıkılmış, 7 bin bina ise oturulamayacak hale gelmiş.

Köylere gelince, o geceyi yaşayanlar “ NE SÖYLEYEYİM, SERENDİLER AYAKTAYDI SADECE” diyorlar durumun vahametini anlatmak için. Nice “KONAK”lar yıkılmış, nice evler oturulamaz hale gelmiş. En büyük can kaybı Mesudiye’de olmuş .Mevcut Kış şartları nedeniyle  yardım  ve kurtarma çalışmalarında çok büyük güçlükler yaşanmış haliyle. En büyük hasar ve yıkım şehir merkezinde ve köylerdeki kargir yapılar ve işyerlerinde  meydana gelmiş. Tahılpazarı ve civarı, Süleyman felek caddesi ve civarı, Sırı Paşa caddesi ve civarı işyerleri kullanılamayacak hale gelmiş. Sadece Şarkiye mahallesinde bazı evler tamamen yıkılmış, diğer mahallelerde ise evlerin bacaları yıkılmış ve daha az hasar meydana gelmiş. 

Büyük 39 depreminin üzerinden 80 yıl gibi epey bir zaman geçti. Ordu’da deprem riski uzmanlara göre her zaman yüksek. Tabi Karadeniz bölgemizde de. Kuzey Anadolu fay hattı sahile paralel olarak ta Yunanistan’a kadar uzanıyor. Kuzey Anadolu fayı ile Güneye doğru uzanan büyük fayların kesişme noktasında meydana gelen son Elazığ depremi bize isteristemez 39 depremini tekrar hatırlattı. Bu fay üzerinde meydana gelebilecek bir kırılmayı her zaman tekrar bekleyelim diyor uzmanlar.

Sadece serendilerin ayakta kalmış olması tabiri bize günümüz yapılarında ne yapılması, nelere dikkat edilmesi gerektiğini tekraren hatırlatmış olmalı. İşin teknik boyutunu günlerdir televizyonlar söylüyor, gazeteler yazıyor, uzmanlar hatırlatıyor. Bunları burada tekrar etmeye gerek yok sanırım. Büyükşehir Belediyemiz, valiliğimiz, İl Afet Müdürlüğümüz ve diğer ilgililerimiz tüm projeleri bir tarafa bırakarak acilen bu gündemle toplanıp yapılması gerekenleri masaya yatırarak bir seferberlik başlatmalı. Aslında bu seferberlik tüm yurtta başlatılmalı.

Bu seferberlik kapsamında İlimizde ve ilçelerimizde riskli binalar hemen ve tabiri caizse “behemehal” tespit edilerek kentsel dönüşüm planları çerçevesinde yeniden iskan ve yerleşim planları hayata geçirilmelidir. Bu işin başka bir yolu ve yordamı da yoktur. Elazığ depreminde AFAD, KIZILAY, UMKE gibi kurtarma ve yardım kuruluşlarımızın gerçekten övgüye değer bir teşkilatlanma örneği verdiklerini hepimiz gördük.  Ancak “kentsel dönüşüm” acil seferberlik gerektiren bir ihtiyaç olarak önümüzde durmaktadır.

DENİZ KENDİSİNDEN ALINAN YERLERİ GERİ ALIYOR

Bölgemize has bir önemli durum daha vardır ki üzerinde işin uzmanları düşünsün artık. 

Karadeniz sahili boyunca ve ilimizde de sahil boyunca çoğu yerlerde dolgu alanları uzayıp gitmektedir. Buna havaalanımız da dahildir.  Unutmayalım 39 depreminde sahillerimizde dolgu alanı yoktu veya çok azdı. 1999 Gölcük depreminde; Gölcük, Yüzbaşılar, Değirmendere sahilleri boyunca kilometrelerce uzanan tüm dolgu alanlarının adeta sahilden kopup ayrılarak denize karıştığını ve depremden sonra sahilin dolgu öncesi doğal durumuna geldiğini ibretle gördük. Sahil boyunca tüm evler, binalar ve yollar ağaçlar dahil denizin altında kalmışlar adeta bir anda yok olmuşlar ve deniz tarafından yutulmuşlardır. Depremden sadece bir hafta önce Değirmendere sahilinde oturup çay içtiğim bir kafenin bir hafta sonra gittiğimde denizin altında olduğunu gördüğümde şok olmuştum. DENİZ ADETA KENDİSİNDEN ALINAN YERLERİ GERİ ALMIŞTI.

Ordu Sahilinin eski Cezaevi olan Kilisenin duvarının dibinden başladığını , buradan denize kadar olan yaya yolu, karayolu ve sahil yolunun ile taş dolgulu geniş bir alanın dolgu olduğunu söylemek istiyorum, fotoğraflarda da bunu görebilirsiniz  Hakim bey…BAŞKA SÖYLEYECEĞİM YOKTUR.

 

ETİKETLER; deprem