Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
20.09.2024

3.11.2019

Erdoğan para gönderiyor ya, ne gerek var çalışmaya...

Ordumuzun 74’de Kıbrıs’a zorunlu müdahalesiyle  Adanın yarısının alınıp Kıbrıs Türkü  Rum zulmünden kurtarıldıktan sonra  Yasemin Kumral’ın   “ Irkımın Akdeniz’den öte  bir sevinci var,  yurdumun Mersin’den öte bir devamı var,  Girne’den bir yol bağladık Anadolu’ya, şanlı ordumun  Kıbrıs’ta bir zaferi var” şarkısı dillere destan olmuştu. Olmuştu da  bugün milletimiz için bir yavru vatan olan “KIBRIS’DAN ANADOLU’YA BİRYOL BAĞLADIK MI”  acaba .

 Ada’nın bulunduğu bölgede, Doğu Akdeniz’de dünyanın tümegemen güçleri cirit atıyor şimdi. Petrol ve doğal gaz deposu olan bölgenin önemi artınca Kıbrıs da bizim için çok daha önemli hale geldi. İki sismik araştırma gemisi, iki de sondaj gemisiyle bölgede petrol ve doğal gaz arama ve sondaj faaliyetlerine hız veren Türkiye de nihayet bölgede ağırlığını hissettirdi. Atı alan Üsküdar’ı geçmeden ne yapılması gerekiyorsa yapmamız lazım. Yapıyoruz da. Gayemiz hem bizim, hem de KKTC’nin Akdeniz’in altındaki ve üstündeki haklarını yedirmemek. Tamam, biz Türkiye olarak bölge ve Ada için ne yapılması gerekiyorsa yapıyoruz da , Ada’da durum nedir , Kıbrıs Türk’ü tüm bunlar için ne düşünüyor, İşin farkında mı , yoksa tabiri caizse Gülhane Parkında mı  acaba…

Bölgeyi ve Kıbrıs’ı tekrar görmek ve bazı tespitleri de yerinde yapmak üzere geçen hafta Ada’daydım. Bazı şeyleri garipsedim doğrusu. Kıbrıslı Türklerde bir sorun var da izahta zorlanıyorum açıkçası. Bodoslamadan dalıp söylemek gerekirse,  doğrusu sonradan bölgeye gelenler değil ama önceden beri adada yaşayanların bir kısmını Anavatana karşı biraz soğuk bulduğumu söylemeliyim. Her şeyleriyle Anavatana bağlı olmaları, dünyada tanınmamış olmaları, bağımsız olmamaları, spordan siyasete içe kapanık durumda kalmış olmaları  ekonomilerini de vatandaşın sosyolojisini de çok etkilemiş. Üretim yok. Tarım yok. Sanayi yok. Para Türkiye’den geliyor. Oturup duran ve devletten maaşlı bir tüketici toplum var karşımızda. Tüm sermayeleri ve gelirleri turizm ve biraz da eğitim sektörü. Özel Üniversiteler için dışardan gelen öğrencilerin harcamaları ile turizmden gelen para olmasa tamamen Türkiye’nin gönderdiği paralar ile tembelleşmiş bir sosyolojik yapı ile karşılaşacağız yani. Hellim peyniri ve biraz da rakı üretimi ve ihracatı. Hepsi bu kadar. Hellim Rum’un da peyniri ama onun da marka ve kullanım hakkını bir İngiliz şirkete kaptırmış Kıbrıs. Bir yerde Türk tarafı da Hellim peynirine sahip çıkamamış yani. Yapacak bir şeyleri yok, çünkü ülkesi tanınmıyor ki  Hellimlerini tanıtsınlar.

Günlük gazetelerine bakıyorum, gündemleri Türkiye ile tamamen farklı.  Türkiye Kıbrıs’a yaptığı gibi Suriye’nin kuzeyine bir barış harekatı düzenliyor, ne gazetelerinde ne TV’lerinde doğru dürüst yer alıyor. Hatta bir gazete Barış Pınarı harekatını PKK ağzıyla haber yapmış, millet elinde onu okuyor. Gazetenin adı da Afrika, ne demekse.  Cumhurbaşkanı ile Başbakan ayrı telden çalıyor. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Barış Pınarı için Türkiye’nin yanında olduğunu açık açık söyleme gereğini duymuyor, Başbakan Ersin Tatar Türkiye’nin yanında. Herkes Nisan’da yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanmış duruma. 

Ekonomi hak getire. Güya narenciye bölgesi. Mandalinanin kilosu,  hem de mevsiminde 5-6 lira. Karadeniz Bölgesinde bile üç kilosunu 5 liraya alıyorsunuz. Girne’den Magosa’ya giderken dolmuş şoförüne ” nasıl olur,  burası mandalina bölgesi, her taraf arazi ama bomboş,  niye mandalina bu kadar pahalı “ diye soruyorum. “ Abi Erdogan para gönderiyor, memurlar 5-6 bin lira maaş alıyor, niye mandalina portakal yetiştirmekle uğraşsınlar ki; millet tembel, çalışmıyor, tembellik yapıyorlar” diye cevap veriyor. Tarım bitmiş ve al maaşı yan gel yat dönemi yaşıyorlar yani.

Maaşlar Türkiye’den ama bir kısım insanlardaki Türkiye’ye karşı soğukluğun nedenini anlayamıyorsunuz.  Magosa’nın içerisindeki kapalı olan MARAŞ mahallesi ve yerleşim alanı 74’den beri kapalı. İçerde yalnızca Birleşmiş Milletler Askeri ile Türk Orduevi ve bir öğrenci yurdu var. Bir kilise restore edilip ibadete açılmış ama ibadetten çıkan Rumlar “burası bizim,  buradan çıkmıyoruz” deyip olay çıkarınca 2016 yılında tekrar kapatılmış. Bölge eskiden dünyanın sayılı eğlence ve kumarhane merkezlerinden birisiymiş. Burada kapalı olan yalnızca 99 tane otel var dersem,  eğlence ve turizm açısından bölgenin önemini sanırım anlatmış olurum.  Buradaki ordu evine girebilmek için taksi tutmanız lazım ama her taksiye bu yetki verilmemiş. Bir taksi şoförüne sordum, hiç yüzüme bakmadan “ben giremiyorum içeri” dedi.  Neden dediğimde “Türk subayları bize güvenmiyor ki” diye cevap verdi.  İçeri giren bir taksi şoförü ise “ tabi izin vermezler, hepsi hainlik yapıyor, bir kısmının sabıkası var, araştırıp güvendiklerine izin veriyorlar” dedi, yorumu size bırakıyorum. Bu Maraş bir şekilde Ada’nın ekonomisi açısından yerleşime açılmalı ama biraz zor gibi gözüküyor. Bu yönde Türk Dışişleri Bakanlığı’nın çalışmaları var.

Belli ki, altyapı ve tesisler olarak Ada’yı Türkiye’nin bir vilayeti gibi görerek fiziken Anadolu’ya bağlamak için “Yurdumun Mersin’den öte bir devamı “ yapmışız ama Kıbrıs Türkü ile Anadolu’nun gönül bağlarını bağlayamamışız tam olarak.

ETİKETLER; para