20.10.2019
Ordu’dan sonra Okey masasından bu defa Karadeniz’e bakacağız.
Masada kimler var kimler yok, önemli tabi. Emekli çoğunlukta. Hafta sonu olunca çalışan ve görevde olanlar da masada yerlerini alıyorlar. Emekli öğretmeni, müdürü, subayı, astsubayı, esnafı, bankacısı, bürokratı, mühendisi, avukatı, inşaat işleriyle uğraşanları, emlakçısı, kısacası yurdum mozayiğini masada görmek mümkün. Hal böyle olunca duyduklarınız da yurdum insanının her konuda ne düşündüğünü yansıtıyor bir bakıma. Konular ise her telden diyebiliriz. Ekonomiden spora, askeri harekattan Doğu Akdeniz’e, eskilerden bugünlere her konuyu dinleyebiliyorsunuz. Biz daha çok ekonomi ve bölge ile ilgili olanlara kulak verip not edeceğiz kafamıza, kiyazı işlerinden uyarı almayalım. Masada dört kişi var ama seyredenlerle birlikte bazen sekiz on kişiyi buluyor söze giren, ortaya laf atan. Bazen de yan masalara kulak veriyorsunuz, sonuçta size epey malzeme çıkıyor yazacak. Birazda ben hinlik yapıp konuyu bölgeye ve Karadeniz’e getiriyorum ki konu dağılmasın. İşte size masadan yansımalar….
- Karadeniz Bölge insanları birbirlerini niye kıskınırlar ki anlamak mümkün değil. Trabzon diğer illerin kalkınmasını kıskanıyor resmen. Yıllar önce Orduspor’u ligten düşüren de Trabzonspor’du. Etrafındaki illerin fazla sivrilmesini istemiyorlar. Halbuki Ordusu, Samsunu, Trabzonu, Giresunu, Rizesi, tüm iller sporda birlikolsa şampiyonluğu da İstanbul’a bırakmazlar, her yıl Karadeniz’e getirirler. Ama nerde, geçinemiyorlar birbirleriyle. Ordu ile Giresun arasında da var spordaki bu husumet.
- Ticaret ve iş alanında da var aynı durum. Ordu-Giresun havaalanı açılmadan önce Trabzon lobisi çok uğraştı havaalanının açılmaması için. Bir Trabzonlu tanınmış iş adamının Ordu’daki şirketinde müdürlük yapıyordum. Patron resmen bana Ordu’daki havaalanının yanlış olduğunu uzun uzun anlattı. Ben savununca da kızdı. Ne gerek var, boşuna yatırım olur, kar etmez, Trabzon ve Samsun’da var ya dedi. Ne oldu şimdi, Ordu Havaalanının ne kadar çalıştığını görüyoruz.
- Ama havaalanı çok aceleye getirildi galiba. Görüyorsunuz her olumsuz hava şartlarında hemen kapanıyor. Uçaklar iniş yapamıyor. Doğru Samsun’a yönleniyor. Yeri uygun değil. Cihazlar da yeterli değilmiş.
- Ankara’da bölge milletvekilleri de pek geçinemiyorlarmış, birbirlerini kötülüyor ve diğer illere giden yatırımları engelleyip kendilerine almaya çalışıyorlarmış galiba, öyle diyorlar. Halbuki birlik olsalar neler yapmazlar ki. Mesela şu Samsun’a kadar gelen tren yolunu sınıra kadar uzatsalar ve mesailerini bu işe harcasalar ne iyi olur. Şimdi Tünel açmak eskisi gibi zor değil. Dağları tepeleri Tünellere aşıp pekala tren yolunu Sarp’a kadar uzatabilirler.
- Fındık konusunda var sıkıntı. Fındığı Avrupalı alıp on misli fiyata çikolata yapıp bize geri satıyor. Sanayicilerimiz, iş adamlarımız düşünse yaaynı şeyi. Fındığı kırıp içini satmak iş değil ki. Onu senden alan Avrupalı ne yapıyorsa sen de onu yap. Üstelik Fındık sende. İş gücü de bölgede var. Teşvikler de var. Fındığı üreticiden “üç”e al, kırdıktan sonra içini “dört”e sat, bir lira kar ettim diye sevin. Ama markette kendi insanına aynı içi “on”a sat. Tabi ki almaz kimse, bir iki hediyelik falan alan dışında. Baksanıza Çorum’da herkes sokakta elinde leblebi ile dolaşıyor. Devamlı leblebi yiyorlar. Bizim vatandaşımız sokakta fındık yiyemez, çünkü iç fındık markette ateş pahası. Bizim işadamımız tembel kardeşim. Kur AR-GE ‘ni. Araştır Avrupalı senin fındığını alıp ne yapıyor. Sen yap aynısını, pazarı kap. Çok mu zor bu. Sonra da “Fındığın geleceği parlak değil, çünkü Amerika’da, Arjantin’de, Çin’de Dünyanın her yerinde fındık yetiştiriliyor artık” diye üreticiye korku salıp, ölümden korkutarak sıtmaya razı et.
- Ordu-Ulubey arası yol yıllarca birçok müteahhit yedi. Bitiremediler. Şimdi maşallah harıl harıl çalışıyorlar. Çok para yedi bu yol. Devamlı da yiyor. Herhalde buraya harcanan para ile Doğu’da, Ege’de, Güneydoğu’da 100 km yol yapılırdı. Bölgenin arazi yapısının durumu bu maalesef. Güneydoğu’ya gidin. Yollara uçak iner. Arazi dümdüz, yapması kolay. Ama burada bir tek Dereyolu denen projede bile bölgede 25 tünel varmış. Bitirilemedi gitti. Karadenizli biraz da yol isterken arazisinin durumunu da düşünsün.
- Fındık bitti. Sattınız iyi paraya tabi. Okullar da açıldı. Şimdi geldiniz şehre yine. Bazılarınızın köyü çevrelerde. Çoğunuzun arabası var. Dolmuş da çalışıyor çoğu yere. Ne işiniz var burada, kalsanız ya köyünüzde. Odun bol eskisi gibi değil. Maydanoza burada para veriyorsunuz. Elmalar yerlerde çürüyor. Bir araya gelip ufak bir şirket kurun mesela. Alın bir iki pikap. Toplayın köylerden meyveleri. Depolara doldurun. Doğal meyve sularını kutulayıp, sanayiciliğe soyunun, bölgeye de kendinize de iki faydanız olsun. Devletin teşvikleri de var. Sanayicilerimiz düşünmüyor, şikayet ediyorsunuz, bari siz yapın.
- Kolay mı o söylediğin. Devlet yol göstersin. Vekiller düşsün önümüze. Teşvik etsin. Ama sonra hemen vergi de vergi diye başımıza çökmesin. Niye yapmayalım ki. Söylemesi kolay da yol gösteren lazım.
(Devam edeceğiz okey masası konuşmalarını aktarmaya)