Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
10.11.2024

19.06.2017

GASTROTURİZM VE BÖLGEMİZİN POTANSİYELİ

Turizm deyince aklımıza sadece tarihi eserler, deniz, kum, güneş , doğa gelmesin . Bugün turizm literatüründe yeme içme turizmi diye bir kavram var artık. GASTROTURİZM, turizmcilerin artık çok yakından ilgilendiği bir alternatif turizm çeşidi. Böyle olunca da seyahatlerini ve turizm duraklarını akşam yenecek yemeklere göre düzenleyenlerin sayısı da hızla artmakta.

Bu turizm çeşidinin bir derneği de var ve sitelerinde Gastroturizmi “yeni bir yiyecek içecek deneyimi yaşamak için seyahat motivasyonu yaratan ve seyahat davranışlarının güdülenmesine önemli ölçüde yardımcı olan turizm şekli” olarak tarif ediyorlar. Bölgeye özgü yerel yemeklerin ve içeceklerin sunulması demek olan GASTRONOMİ de bir bölgenin önemli bir kültürel kimliğini oluşturmakta.

TURSAB’ın yayınladığı GASTRONOMİ raporuna göre dünyada bugün yılda 1 milyardan fazla turist seyahat etmektedir ve bunların %88’i , “seyahatlerindeki destinasyon tercihi”nin belirlenmesinde “yemek çok önemli” demektedirler. Yani seyahatlerini yiyip içecekleri yerlere ve duraklara göre belirleyenlerin sayısı çok yüksek bir oran ve bu hızla da artmakta.

TURSAB’ın raporuna göre 2014 yılında ülkemize gelen 41 milyondan fazla turist toplam 34 milyar dolar civarında döviz bırakmış ve bu turistlerin kişi başına harcamaları ise 828 dolar. Gelen turistin cebinden çıkan paranın beşte biri ise restaurant masrafı ve bu da kişi başına 157 dolar yeme içme masrafı anlamına gelmektedir. Turizmcilerin hedefinde bu harcamayı 200 dolara çıkarmak var.

Bölgemizin turizm olarak zayıf olmasının önemli nedeni olarak, gezip görülecek tarihi yerlerin azlığını, altyapı ve turistik tesis eksikliklerini söyleyebiliriz. Tarihi ve kültürel olarak Romalılara, Bizans’a, Selçukluya, Osmanlıya ev sahipliği yapmış ve tarihi dokusu zengin bir geçmişe sahip olmasına rağmen yöremizde ne yazık ki ortaya çıkarılıp turizmin istifadesine sunulabilmiş tarihi eser ve ziyaret yerleri sayısı çok az. Bir tek yeşilimiz ve doğal güzelliklerimiz var ki, o da turizm için yeterli bir destinasyon tercih merkezi oluşturmamakta. Geriye yöresel gastroturizm potansiyelimiz kalmakta ve bu da esasında önemli bir kültürel zenginliğimizi oluşturmaktadır.

Bölge olarak, bir turist için, seyahatinde %88 gibi çok önemli bir tercih nedeni olan “yöresel yeme içme” potansiyeli ve kültürümüz oldukça zengindir. Bir hayli yöresel yemek çeşitlimiz vardır. Hamsili pilavından mıhlamasına, kuymağından pancar çorbasına, turşu kavurmasından tirmit çeşitlerine kadar yüzlerce çeşit yemeğimiz yıllardır bölgemizde insanımızın sofrasının vazgeçilmezleridir.

Ancak bugün herhangi bir restauranta gittiğimizde önümüze yöresel olarak getirilen aynı tür bir yemeğin her yerde farklı farklı yapıldığını görüyoruz. Hatta birkaç tesisi hariç tutarsak, çoğu zaman tatsız tuzsuz, bayat, asıl damak tadından bir hayli uzak sözümona yöreseller görürüz masamızda. Çoğu zaman masamızdaki yöresellerden birkaç tadım alır ve doğru dürüst yemeden geri gönderdiğimiz de çok olur. Çoğu çöpe gider. Bir restaurantta yediğimiz diğerini tutmaz. Bir standardı yoktur. Evimizde yediğimiz yöreselle restaurantta yediğimizin bazen hiç alakası bile yoktur.

Yöresel demek, o bölge insanının evinde, o bölgeye has malzemelerden yapılan, yıllar yılı o yöre insanının yiyip içtiği yemekler akla gelir. Ancak bir turşu kavurması, pancar diblesi, etli lahana sarması, hoşguran, ısırgan, sakarca, bahçe tirmitleri ve menevcan veya bir mısır ekmeği dahi evimizde veya köyümüzde bir Ayşe Teyzenin, bir Fatma Ablanın yaptığı tadı vermiyor ne yazık ki.

Öncelikle onlarca çeşit yöresel yiyeceklerimizin bir standardının belirlenip, turistik tesislerimizden de bu standartların uygulanıp uygulanmadığın kontrol edilmesi gerekmektedir. Bu tesislere ISO belgelerinin verilmesinde bu standartların da uygulanıp uygulanmadığına bakılmalıdır. Bir turist bölgemize tekrar geldiğinde, bir arkadaşına tavsiye ettiğinde veya farklı bir restauranta gittiğinde aynı tad ve damak zevkini alabilmelidir. Doğru ve istenilen damak tadında yapıldığı takdirde Karadeniz Bölgemizin yöresel yemeklerinin turistlere çok cazip gelecek bir damak tadı ve bol çeşitliliği vardır. Ordu, Trabzon, Giresun illerimiz bir hayli zengin yöresel yemek çeşidi ve kültürüne sahiptir. Bu yöresellerimizin detaylı bir araştırmasının yapılıp yöre yöre standartları da belirlenerek bir envanterinin çıkarılıp yanlızca bu yöresellerin ikram edildiği tesislerin turizmin istifadesine sunulması bölgemize turist çekilmesi açısından çok önemlidir.

Dünyada gastronomi turizmi konseptinde tatil yapan turistler yüksek gelir gruplarına dahil olan çok zengin turistlerdir. Bazı İnsanların en mutlu zamanının yemek yedikleri zaman olduğu ve hatta yalnızca istediği damak ve lezzeti tatmak için özel uçağı ile ülke ülke gezen bir turist çeşidinin de ortaya çıktığı bu işle ilgilenen turizmciler tarafından ifade edilmektedir. Fransa, Japonya ve İtalya gibi ülkeler, turizm sektörlerini, mutfaklarını ön plana çıkararak yapmaları nedeniyle bir hayli de turist çekmektedirler. Ülkemizde de Gaziantep, Urfa, Hatay gibi güney bölgelerimiz biraz bu hususta ön plana çıkmaktadırlar.

Hal böyle olunca, yöremizin bu açıdan zengin bir çeşitlilik ve tada sahip olduğu düşünüldüğünde, gastroturizmin bölgemiz için önemli bir alternatif turizm çeşidi olduğunu değerlendirmek mümkündür.