Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
20.09.2024

17.01.2018

DENİZ TURİZMİ

Denize dönük eğlence ve dinlence endüstrisi olarak tanımlanan deniz turizmi gelirleri ülkemiz turizm gelirleri içerisinde en çok döviz girdisi sağlayan sektör konumundadır ve elde edilen gelir turizm gelirlerinin yaklaşık %20’sini oluşturur.

Son yıllarda teknolojik gelişmelere paralel olarak artan dalış turizmi ve su sporlarının da bu sektöre eklenmesiyle yat turizmi “DENİZ TURİZMİ” olarak ifade edilmeye başlandı . Sektörün bir de yönetmeliği var ve 2009 yılında DENİZ TURİZMİ YÖNETMELİĞİ adıyla yayımlandı. Yönetmelikle yat limanları , yatçılık ve diğer deniz turizmi altyapıları ve işletilmesi ile ilgili hususlar yürürlüğe kondu .

Sektörün daha sistemli bir şekilde çalışabilmesi maksadıyla Deniz Ticaret Odası bünyesinde oluşturulmuş bir de “DENİZ TURİZMİ ÇALIŞMA GRUBU” var. Bu örgüt de 2000 yılından itibaren Akdeniz, Ege , Marmara, İstanbul ve Karadeniz Deniz Ticaret Odaları bünyelerinde çalışmalara başlamış.

Türkiye’ye gelen turistlerin %80’inden fazlasının deniz varlıkları için geldiği Turizm Bakanlığı tarafından da belirtilmekte . Ancak Ülkemizde genelde turizm denince konaklama tesisleri akla geldiği için esas yatırımlar daha ziyade bu alana kaydırılmış ve ana turizm unsuru olan “DENİZ” de tali konuma gelmiş maalesef. Bunun sonucunda da üç tarafı denizlerle çevrili ve dört denize sahili olan bir ülke olmamıza rağmen deniz turizmini kullanma bakımından , komşumuz Yunanistan ve diğer Akdeniz ülkelerine nazaran gerilerde kalmışız.

Ülkemizde daha ziyade kısa günü birlik geziler şeklinde yapılmakta olan yat turizmi son yıllarda bir gelişme göstermekte. Bu alandaki gelirlerimizin büyük çoğunluğu Ege ve Akdeniz bölgeleri kaynaklı . Akdeniz’de Mavi Yolculuk adıyla bir markamız var ve 1500’den fazla guletlerle ( ahşap tekneler) mavi yolculuk önemli bir filomuzu oluşturmakta . Tesislerin büyük çoğunluğu Ege ve Akdeniz’e kaydırılınca turist de bu bölgelerimize gelmekte daha çok .Çünkü yatçı , yatların bağlanması , konaklama , bakım onarım ve güvenlik gibi unsurlar açısından uygun ortamı bu bölgelerimizde bulmakta . Karadeniz’de bu turizmin gelişmemesinin nedeni de bu alandaki eksiklik.

Genelde Karadeniz Bölgesinin yat turizmine elverişli olmadığı şeklinde söylenenler doğru değildir. Akdeniz ve Ege kıyıları , iklimi ve deniz şartları itibariyle elbetteki yatçılık ve deniz turizmi için daha uygundur , ancak Karadeniz’in de avantajları ve artıları vardır .

Yat turizmi ile turiste doğa , tarihi, kültürel ve insani güzellikler pazarlanmaktadır . Bunlar Karadeniz Bölgesinde fazlasıyla mevcuttur. Bölge yazın mavi ile yeşilin iç içe girdiği doğa harikası bir güzelliğe bürünmekte. Özellikle Doğu Karadeniz , kıyı seyri ile seyrine doyum olmayan doğal güzelliklere sahiptir. Karadeniz kıyılarında Trapezus (Trabzon), Amisas (Samsun), Sinope (Sinop), Armene (İnceburun),, Heraclia (Karadeniz Ereğli) gibi antik limanlar vardır . Sinop Hamsiros fiyortu harika bir yat sığınma alanıdır . iklim de yat turizmi açısından uygundur. Bölgede, Ağustos ayında sıcaklık ortalamasının 23º C olduğu göz önüne alınırsa yatçılar için bunaltıcı sıcakların yaşanmadığı görülür. Temmuz ve Ağustos ayı bu bölgenin yatçılar için en güzel dönemidir . Haziran ve Eylülü de buna katabiliriz. Deniz suyu sıcaklığı da bu aylarda 23-24 C civarındadır ve yat turizmi için uygundur. Kıyılardaki yüksek falezler, kısa plajlar , birbirinden sarp burunlarla ayrılan koylar ve en önemlisi denizden görülen kıyı boyunca uzanan harika yeşili ve doğal güzellikleri yatçılar için uygun ve tercih edilen ortamlardır.Akdeniz’de yapılan “Mavi Yolculuk” gibi gezintilerin adına Karadeniz’de “ Mavi-yeşil Yolculuk” dersiniz ve Karadeniz sahili boyunca Sinop’tan Trabzon’a kadar Karadeniz’in güzelliklerini yatçıların istifadesine sunabilirsiniz.

Bölgenin içerilerde akarsu, göl, çağlayan, dağ, mağara, yayla, ılıca turizmi açısından da zengin bir potansiyeli vardır. Yatçılar kıyıya yatlarını bağlayıp karadaki bu güzellikleri de görebilirler. Karadeniz Bölgesi bu açıdan da harika bir coğrafyaya sahiptir.

Yatçılar , uygun liman ve bağlama noktaları bulduğu takdirde mutlaka bölgeye geleceklerdir. Haritalarda yat limanı ve yatçılar için bağlama noktaları görülmediği için yatçılar bölgeye gelmemektedirler. Tur şirketleri ve turizmciler bölgede yatlar için lojistik imkanlar ve yapılar bulunmadığı için bölgeyi programlarına almamaktadırlar . Bu nedenle ister Ordu, isterse diğer kıyılarımızda olsun bölgede yatçılar için limanlara/marinalara , sığınma / bağlama noktalarına ve yatçıların lojistik ihtiyaçlarını sağlayacak imkanlara ihtiyaç vardır . Ancak yat limanlarının tesisi ile ilk başlarda hemen bölgeye yatçı akışı beklenmemelidir. Bölge bu bakımdan zamanla ve tanındıkça cazibeli bir tercih alanı olacaktır.

Özellikle denize uzun bir sahili olan Ordu’nun da en büyük ihtiyaçlarından birisi yat Limanı eksiğidir. Bunun için uygun yerler vardır. Geçtiğimiz yıllarda Denizcilik Müsteşarlığından bölgeye uzmanlar gelerek yat limanı noktaları araştırılmış, ancak bir sonuç bugüne kadar çıkmamış ve yatırımlar yine Ege ve Akdeniz kıyılarına kaydırılmıştır. Karadeniz için Karadeniz Deniz Ticaret Odası daha aktif olmalıdır.

Bölge, , yelken sporu , dalış turizmi ve iç sularda rafting gibi deniz sporları bakımından da uygun imkanlar sunmaktadır. İstanbul’dan yatlarıyla sahilden şehir şehir dolaşarak tatile çıkan yatçılar için bölgede bir marina projesi artık gündeme alınmalıdır .

Madem ki Ordu artık yatırımlarında turizme ağırlık verecek ve Ordu’nun geleceğini turizmde görüyoruz, o zaman deniz turizmi açısından bakir bir alan olan bölgemizi mutlaka daha fazla değerlendirmek zorundayız.

Özcan Gürsoy

E. Dz.Yzb./Kaptan

Denizcilik Müsteşarlığı İstanbul Eski Bölge Müdürü