OECD ' nin Türkiye Raporu iç açıcı...Bir kerebu yıl umduğumuzdan daha iyigeçecek ! Büyüme için önceki tahmin yüzde 2.8 iken bu şimdi yüzde 3.3 oldu.2015 içinse yüzde 4 lük bir büyüme bekleniyor.

Bitmedi : İhracatın hedefleninden yüzde 5 daha fazla olacağı hesaplanıyor.

Bu kurum , iyi ve düzgün öngörü yapmakla tanınan bir yer.Bu yüzdenbu tahminleri biryana yazın derim.

Ancak OECD ' nin bazı uyarıları da var , onu da gözden ırak tutmayalım derim.

Nedir bu uyarılar ?

1-Daha fazla yol almamız daha fazla siyasi istikrara sahip olmamızı gerektiriyor. Ekonominin altlığını ya da zemin döşemesini iyi işleyen bir siyaset oluşturuyor.

2- Türkiye alınan tüm yola karşılık , yılda ancak 820 milyar dolarlık bir hasıla yaratıyor. Bu hasıla da bir türlü artmıyor ! Orta gelir tuzağı bu nedenle aşılmıyor.Bunu aşmanın yolu, işletme düzeyinde bir dizi düzenlemenin yapılması.

Bunlar içinde en önemlisi kayıt dışı çalışan işletmelerin sisteme sokacak vergi cazibesinin yaratılması.

Raporun tamamı üstünde ders çalışmak gerek. Bu yaklaşık 150 sayfalık belgenin TOBB tarafından Türkçeye kazandırılmasını öneriyorum.Sonrasında , il ve ilçelerdeki ticaret ve sanayi odalarında Ağustos sıcağından hemen sonra " çalışma oturumları " yapılmasını öneriyorum.

KOBİ dünyasıüstünde yapılmışbu özenli çalışmanın bulgularının sindirilmesi gerek ! Öyle olacak ki ,bunlar daha sonra toplumsal taleplerimiz haline gelebilsin.

Amasya - Merzifon lu sanayi kuruluşu Silverline , Turquality Destek Programına alınmış.

Silverline benim için tam bir KOBİ başarıöyküsü... İşi bilen 5 ortak 1994 de yola çıkıyor. 2014 ' de Türkiye ' nin 415 .nci büyük şirketi haline geliyorlar.İlk ihracatını 2000 yılında yapan Silverline 2013 de 60 ülkeye 48 milyon dolarlık ihracat yapmışlar. Turquality programının verdiği destekle 2018 de bu ihracatı 3 katına yani 150 milyon dolara çıkarmayı hedefliyorlar. Kuruluş o denli hızlı adımlar atmış olmali ki ,2006 'da şirket varlığının yüzde 44 ü halka satılıyor.Bügün 704 çalışanları ve 500 bayileri var.

Silverline ' dan çıkardığım 3 ders var :

1- İşi bilmek işin hüneri.Şirketin kurucularının her biri sanayi çarşısından geçme ustalar. Ne yapalım demiyorlar , şöyle yapalım diyerek ,piyasa ihtiyacına cevap veriyorlar.

2- Merzifon ' u ülkenin uzak pazarı olmaktan çıkarmışlar. Ülkenin mevcut yol bağlantılarıyla ,her bir sanayi kuruluşunun rekabetçi olabileceğini bize anlatıyorlar.

3- Fabrika bünyesinde kurdukları kalite çemberleriyle, karlılığın ilk adımının verimden geçtiğini gösteriyorlar.

Murat Gürsoy , ekonomi habercisi olarak hep sıcak takibine tanık olduğum başarılı bir gazeteci.Ordu ' dan tüm Karadeniz ' e hakim.

Karadeniz Ekonomi adıyla bir site kurdu.Bana da sordu :Fındık ' da büyük alıcılar tek tek piyasadan çekiliyor. Yerine dünyanın büyük fındık tekelleri geliyor.Bu değişimden küçük üretici mağdur olur mu ?

Verdiğim cevapta dedim ki : Fındık demek ,Karadeniz demek...Buna karşılık , yerli büyük alıcıların piyasadan çekilmesini önlemek mümkün değil , bu onların kararı. Yabancıların piyasayı satın alması Rekabet Kurulu kararlarıyla önlenemez.Çünkü tarım onların yetki alanına girmiyor. Bu yüzden bir" destekleme fiyatı " uygulaması şart. Bunu da ancak bir kamu kuruluşu yapabilir. Ya Fiskobirlik bu iş için görevlendirilmeli ,ya da bir devlet destekleme kurumu oluşturulmalı.

Karadeniz ' in KOBi ' cisi fındık üreticisi. Ona kulak asmamız , dahası yönlendirmemiz gerek, bu bir borç.Karadeniz Ekonomi ' yibu işde yapacağı öncülük için kutluyor , kolaylıklar diliyorum.