13.12.2020
Enerji; insan hayatını konforlu ve bağımlı hale getiren ulaşımdan ısınmaya, üretimden eğitime her alanda ihtiyaç duyulan ve kullanılan pahalı ve hızlı tükenen bir üründür.
Enerji; insan hayatını konforlu ve bağımlı hale getiren ulaşımdan ısınmaya, üretimden eğitime her alanda ihtiyaç duyulan ve kullanılan pahalı ve hızlı tükenen bir üründür. Günümüz dünyasında en fazla fosil yakıt kaynaklarından üretilen ve kullanılan enerji insanlığın en fazla bağımlı olduğu unsurdur.
Ancak her yerde bulunmadığı için uğrunda büyük ekonomilerin çarpıştığı, büyük savaşların verildiği dünyanın en tehlikeli zenginliğidir. Petrolün bulunmasıyla zirveye tırmanan bu enerji bağımlılığı insanlığa konfor ve huzur getirmesi gerekirken en fazla kan ve savaş nedeni de olmuştur. İki yüz yıldan fazla bir zamandır petrole bağımlı hale getirilen insanlık ona ulaşabilmek için sürekli savaşmak ve kan dökmek zorundadır. Çünkü günümüz teknolojisi büyük oranda petrol ve ürünlerine bağımlıdır ve petrolde her ülkede çıkmamaktadır. Petrole sahip ülkeler petrole bağımlı teknolojiler sayesinde ekonomik olarak güçlenip hükmederken, petrole sahip olmayan ülkelerde petrole bağımlı teknolojiler yüzünden petrol sahibi ülkelere büyük bedeller ödemektedirler. Bu bedel her zaman para olarak değil zaman zaman kan olarak, can olarak da ödenmektedir. Günümüz dünyasında petrol ve enerji savaşlarının en üst düzeyde nasıl devam ettiğini hepimiz görebiliyoruz.
Oysa enerjinin onlarca alternatifi bulunmaktadır. Güneş, rüzgar, su/hidroelektrik, joetermel enerji, doğalgaz, kömür, bio enerji, nükleer enerji gibi yenilenebilir enerji kaynakları ise günümüz koşullarında her geçen gün artan bir paya sahip olmaya devam etmektedirler. Ancak hala en yaygını ve ekonomik olarak en büyük paya sahip olan enerji kaynağı kuşkusuz petroldür. Yukarıda da belirttiğimiz gibi günümüz teknolojileri 200 yıldır ya petrole ya da petrole bağımlı enerji üretimlerine göre geliştirilmiştir. Ancak yenilenebilir enerji alternatifleri teknolojileri her geçen gelişmeye ve petrolün tahtını zorlamaya devam ediyor.
Bilindiği gibi ülkemiz petrol ve petrol bazlı enerji üretiminde neredeyse yüzde yüz dışa bağımlıdır. Tüm motorlu taşıtlar petrol ürünleri olan benzin, mazot ve türevleriyle çalışırken, tüm motor ve makinelerde kullanılan yağlarda petrolden üretilmektedir. Ülkemizdeki motorlu taşıtların fazlalığını da göz önüne alırsak bu bağımlılığın ve ekonomik bedelin ne kadar büyük olduğunu siz hesaplayın. Petrolün yanında doğalgaz üretimi de olmayan ülkemiz son yıllarda yaygınlaşan doğalgaz kullanımı ile de bu ekonomik bağımlığını sürekli artırmaktadır. Ülkemizde en fazla elektrik enerjisi ise barajlar ve Hidro Elektrik Santralleri (HES) ile üretilmektedir. Doğal ve ucuz olan bu üretim kurulum maliyetleri yüksek olmasına rağmen en yaygınıdır. İkinci sırada Termik santraller ve son yıllarda çok sınırlı da olsa rüzgar ve güneş enerjisi üretimine yönelinmiştir.
İşte devletimiz 100 yıldır baskılanan ve dışa bağımlı bırakılan enerji ihtiyaçları için son yıllarda büyük hamleler ve çabalar içinde büyük bir mücadele vermekte, nükleer enerji de dahil olmak üzere, alternatif ve yenilenebilir enerji üretimlerine, HES’ler, doğalgaz ve petrol arama faaliyetlerine hız vermektedir. En büyük ekonomik savaş olan enerji savaşlarında büyük mesafeler kaydeden devletimiz, enerjide dışa bağımlılığımızı büyük ölçüde ortadan kaldıracak hamleleri ard arda atmıştır. Karadeniz’de ve Doğu Akdeniz’de devam eden arayışlar ve şimdilik Karadeniz’de bulunan 405 milyar metreküplük doğalgaz rezervi ülkemizin enerji bağımlılığını sona erdirecek önemli bir başlangıç olmuştur. Güçlü bir ülke olmanın ekonomik ve stratejik anlamda tek ve en büyük çıkışı enerjide kendi kendine yeterli olmaktır. Büyük enerji kaynakları rezervlerinin yanında, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek ve bu yönde teknolojilerle ilerlemekte dışa bağımlılığı azaltacak önemli bir alternatiftir. Türkiye’de bu anlamda kendi kendine yeten ülkeler arasında yerini alacaktır/almıştır…