Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
10.11.2024

29.12.2019

OSB’ler!

Özellikle muhalif siyasetin en bilinen ve en çok kullandığı argümanların başında gelen “Kapanan fabrikalar” meselesi aslında etkili bir propaganda olmasına rağmen karşılığı verilemeyen/verilmeyen bir husustur. Doğrudur, yakın tarihimizde genelde Türkiye’de, yerelde ise çevremizde kapanan bir sürü fabrika vardır. Dönemlerinde üretimde ve istihdamda önemli yere sahip olan bu fabrikalar; devlet iştiraklerinde başta yanlış istihdam politikaları ve teknolojilerinin yenilenmemesi gibi sebeplerle karlılığını yitirdikleri ve yük haline geldikleri için, özel sektörde ise daha çok aile şirketleri olmalarından, doğru yönetilememe ve ekonomik çıkmazlara girdikleri için kapanmak zorunda kalmışlardır.

Örneğin Giresun’da kapatılan SEKA kağıt fabrikasının kapanmasının en büyük nedeni siyasi nedenlerle gereğinden fazla istihdam ve yenilenmeyen teknolojisidir. Gerçi Giresun SEKA’nın sonunu getiren ve bu yazıda konumuz olmayan özelleştirmedir ama asıl nedenler ilk saydıklarımızdır. Yine Fiskobirlik geçmişte devlet desteğiyle yönetildiği dönemde ağır istihdam fazlalığı ve geri kalmış teknolojisi ile batmanın/kapanmanın eşiğinden döndü. Devlet desteği çekildikten sonra kendi başına kalan kurum sıkıntılı bir dönem atlatsa da doğru yönetim ve teknolojik yatırımlarla kendini kurtarabilen ender kuruluşlardan olmasını başarmıştır. Bu örnekleri özel sektörü de dahil ederek artırabiliriz. Ama artık geriye bakmanın kimseye faydası yok ve kapanan bu fabrikaları yeniden hayata döndürmek hem zor hem de çok maliyetli olur…

Fabrika; üretim, istihdam, sanayi ve teknoloji demektir. Bunun sürdürülebilir olması, sürekli yenilenme, yeterli ar-ge çalışmaları ve doğru politikalarla yönetilmesiyle mümkündür. Günümüz Türkiye’sinde bunun çözümü ise Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) ile sağlanmıştır. Kapanan fabrikaları argüman olarak kullanarak sürekli kara tablolar çizenler nedense Türkiye’de kurulan onlarca OSB’yi görmezden geliyor. Bu OSB’lerde kurulan yüzlerce fabrikayı ve çalışan yüzbinleri hiç hesaba katmıyor. Her biri bir üretim ve sanayi üssü haline gelen, doğru politikalar ve teşviklerle desteklenen ve yeni teknolojilerle donanan OSB’ler, üretimleriyle yerlileşme ve ithalat bağımlılığını da azaltan müthiş bir ekonomik organizasyon olarak da değerlendirilebilir. Evet kapanan fabrikalar dönemlerine göre üretimde ve istihdamda nüfusa oranla büyük boşlukları dolduruyorlardı. Ama günümüzde misli misli nüfuslara ulaşan ülkemizde istihdam istatiklerini görmek istediğiniz açıdan ele alarak değerlendiremezsiniz. Her geçen gün yenileri kurulan ve açılan yeni fabrikalarla ekonomimize katkı sunan OSB’ler kapanan fabrikalardan çok çok daha fazlası ve bu ülkenin geleceğidir.

OSB Üst Kuruluşu’ndan (OSBÜK) alınan verilere göre, bugün itibarıyla Türkiye’nin 80 şehrinde 325 OSB bulunuyor. Bu OSB’lerde yaklaşık 50 bin fabrika üretim yapıyor. Söz konusu fabrikalar, yaklaşık bir milyon 750 bin kişiyi doğrudan istihdam ediyor. Gelinen noktada, OSB’ler 80 şehirde planlı sanayi üretiminin, istihdamın ve ihracatın kaynağı haline gelirken, bunun yanında Türkiye’de yeni kurulan teknoloji geliştirme bölgelerinin, mesleki ve teknik liselerin, teknik üniversitelerin sanayi bölgelerinde kurulması, üretimle bilimsel bilginin bu sanayi alanlarında buluşturulması Türkiye ekonomisinin geliştirilmesi açısından olumlu adımların başında geliyor.

Evet eski anlayışın, geri bırakılmış teknolojilere mahkum edilmiş ve şişirilmiş kadrolarıyla da çalışamaz hale gelmiş fabrikaları kapandı/kapanıyor. Ama asıl olan, kapalı gözlerin inatla görmek istemediği OSB’lerde binlerce fabrika şu anda üretiyor, istihdam ve ekonomiye katkı sağlıyor. Sayıları da her geçen gün artıyor…