Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
10.11.2024

19.07.2020

Nasıl Zengin Oldun?

Günümüz ekonomik koşullarında zenginlik; çok para, mal, varlık sahibi olmak bazıları için hayal/söz konusu bile olamazken, bazı kişilerde zenginlikte aklın sınırlarını zorlayacak konumda.

Günümüz ekonomik koşullarında zenginlik; çok para, mal, varlık sahibi olmak bazıları için hayal/söz konusu bile olamazken, bazı kişilerde zenginlikte aklın sınırlarını zorlayacak konumda.

Zenginliğin klasik tariflerinden para parayı çeker durumu en gerçekçi yaklaşımdır. Çok para sahibi/zengin olmak için önce belli bir paranız/sermayeniz olması gerekir. Tabi para tek başına da yeterli değildir. Hazıra dağ dayanmaz tespitinde olduğu gibi elinizdeki sermayeyi doğru yönetemezseniz eninde sonunda o da biter ve halk tabiriyle dımdızlak ortada kalırsınız. Üstelik para sahibiyken edindiğiniz itibar ve çevre de hızla sizden uzaklaşır.

Araştırmalara göre; dünyanın en zenginlerinin oranı yüzde 1 ve bu öyle bir zenginlik ki bu yüzde birin serveti kalan yüzde 99’un toplamına eşitmiş. Peki, bu insanlar nasıl bu kadar zengin oldular/olabildiler?

Bu sorunun birçok cevabı var tabi ama biz girişimcilik/fırsatçılık tarafından gidelim. Burada fırsatçılık kelimesini kötü anlamda değil doğru zamanda doğru bakış acısı ve yaklaşım olarak değerlendirelim. Örneğin; şu an ki ABD Başkanı Donald Trump, Amerika’nın en büyük emlak ve gayrimenkul zenginlerindendir. Trump’a sorulan, “Nasıl bu kadar zengin oldun?” sorusunun cevabı tam bir girişimcilik/fırsatçılık örneğidir. Trump, “Ben hep şehirlerin bittiği yerlere yatırım yaptım.”

Aslında burada iki faktör var! Birincisi bir emlak ve gayrimenkul yatırımcısı ve üreticisi olan Trump, sürekli değer kazanan bir sektörde, sürekli yaptığı/ürettiği inşaatlarla zaten çok kazanıyor ve zenginliğine zenginlik katıyordu. Ama buradaki asıl girişimcilik/fırsat ileri görüşlülüktür. Ne diyor adam, “Ben hep şehirlerin bittiği yerlere yatırım yaptım.” Yani değerli olan şehir merkezi yerine, çok daha az değerli olan ve kimsenin yatırım yapmak istemediği uzak yerlere yatırım yapıyor. Yaptığı yatırımla zaten değerlenen bu uzak yerlerin çevresi de anında şehirleşerek daha da değerleniyor. Geçmişte babalarımız, dedelerimizden çok dinlemişizdir, “Falanca yeri çok ucuza alıyordum. Ama çıtırlık, bataklık olduğu için almadım. “ Ya da “Dağın başıydı şimdi her tarafı inşaat oldu.” İşte o dedelerimizin, babalarımızın burun kıvırdıkları o cıtırlıklar bugün milyonlar değerinde. Çoğumuzun dedesinden, babasından atasından da bu bakış acılarından dolayı gelen bir varlık olmadığı için zengin olamayan yüzde 99’un içinde yer alıyoruz maalesef. Yani zengin varlıklı olmanın bir diğer unsuru olan atadan kalma gelecek zenginlikten de mahrumuz.

Her ne kadar çoğumuz için bu derece zenginlik fırsatları hayal olsa da en azından yapacağımız girişimlerle ilgili bakış acımızı değiştirebilirsek belki bir şansımız olabilir. Trump’un şehirlerin bittiği yerlere yaptığı yatırım örneğinde olduğu hemen gözümüzün önündeki örneklere değil, onların arkasına ve daha uzağına bakmak gerekir. Birde elimizdeki öz kaynakların farkına varmalı ve aktif hale getirmeliyiz. Mesela dededen babadan kalma fındık bahçesi, tarla, köyde ev gibi göz ardı ettiğimiz bu kaynakları doğru kullanıp, fırsata çevirmek mümkün. Bahçeye iyi bakım yaparsanız daha fazla fındık alabilirsiniz mesela. Tarlaya ekip manav yerine dalından toplayabilirsiniz. Hem de daha doğal olur. Eski köy evini pansiyona ya da küçük bir doğal restorana, çay evine, ürettiğiniz doğal ürünleri sattığınız doğal dükkana dönüştürebilirsiniz. Trump kadar zengin olamassınız belki ama en azından ekonominize katkı sağlamış, boş zamanlarınızı da değerlendirmiş olursunuz.

 

 

ETİKETLER; Karadeniz Ekonomi