Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
10.11.2024

4.04.2020

Hayat ekonomidir

İnsanlık tarihi boyunca birçok medeniyetler kurulmuş ve yok olmuşlar. Bu büyük yok oluşlardan ise geriye teknolojileri çözülememiş taşlardan başka bir bilgi kalmamıştır.

İnsanlık tarihi boyunca birçok medeniyetler kurulmuş ve yok olmuşlar. Bu büyük yok oluşlardan ise geriye teknolojileri çözülememiş taşlardan başka bir bilgi kalmamıştır. Eski bir kale, ibadethane, anıt mezarlar, antik şehir kalıntıları gibi. Bu kalıntılara baktığımızda çok büyük ve üstün medeniyetlerin bile zamanın gerisinde yok olup kayboluşlarını görüyor ve hayret ediyoruz. Peki, bu medeniyetleri yok edip, tarihin karanlık sırlarına karıştıran ne olabilir ki? 15 bin yıl sonraya eser bırakabilen bir medeniyetten nasıl karanlık bir çağa girilip, sonrasında yeni medeniyetler çıkabilir? Bu medeniyetlerin yok oluşlarındaki en büyük etkenleri; büyük savaşlar ve iktidar kavgaları, doğal afetler, SALGINLAR ve HASTALIKLAR olarak sıralayabiliriz. Ama her yok oluşun ve karanlığın arkasından insanlık yeniden ve büyük medeniyetler kurarak dünya üzerindeki hakimiyetini sürdürmeyi başarmıştır.” Bir ay önce bu köşede yazmışım (Teknolojik Kıyamet). Ne yazık ki; günümüz dünyası/medeniyeti de onca gelişmeye ve teknolojiye rağmen adeta bir yok oluşla karşı karşıya. Tüm dünyayı kasıp kavuran Korona (Covid-19) salgını engellenemez bir şekilde yayılmaya ve öldürmeye devam ediyor. Yazımda, medeniyetlerin yok oluş sebepleri arasında sıraladığım SALGINLAR ve HASTALIKLAR maddesiyle artık karşı karşıyayız. Bir taraftan bu hastalıkla mücadele ederken bir taraftan da hayatımızı sürdürmemiz gerekiyor! Bu salgın en kötü ihtimalle insanlığın büyük bir bölümünü pençesine alsa da hayatta kalanlar devam edecek ve dünya yeni bir döneme girecektir. Artık gelecek Korona’dan sonrasıdır. İçinde bulunduğumuz süreç zorlu

dur ve bedeli büyük olacaktır. Verilen tüm mücadele, alınan tüm önlem ve tedbirler bizi yenidünya düzenine ulaştırmak içindir. Umarım ve inşallah en kötü senaryo gerçekleşmez ve insanlık en az zararla bunu atlatır. Ama ne olursa olsun Korona’dan sonrası asla öncesindeki gibi olmayacak. Dünyanın süper devletleri gözüyle bakılan ülkelerin bile çaresiz kaldığı bir dönem yaşıyoruz… Sosyal hayatta birçok olumsuz etkilerini yaşadığımız süreç zorlu geçiyor. Ama asıl zorluk bundan sonrasında ve en büyük etkisi ekonomik anlamda yaşanacak gibi gözüküyor. Son bir aydır her türlü kısıtlamanın devreye alınması ve insanların karantina koşullarında evde kalmaları istenmesi bir zorunluluk. Ancak günümüz dünyasında insanların hayatlarını sürdürebilmelerinin en önemli koşulu da ekonomidir. Yani insanların çalışması, üretim yapması ve kazandığı parayla geçimini sürdürmesi gerekliliğidir. Şimdilik kişisel birikimler, devlet katkısı ve yardımlaşma/dayanışma gibi unsurlarla idare edebiliyoruz ama süreç uzadıkça bu unsurlar da yeterli gelmeyecektir. Dahası ekonomi/ üretim bu şekilde yavaşlatılır ya da ilerleyen süreçte tamamen durdurulursa işte o zaman başta söylemeye çalıştığımız yok oluş başlar… O yüzden bir taraftan salgınla/hastalıkla mücadele ederken, diğer taraftan da ekonomik hayatı canlı tutmak, insanların çalışmasını ve üretimini sürdürecek tedbirleri düşünmek zorundayız. Ekonominin çarkları çalışmalıdır. Evde kal Türkiye’m derken son yıllarda teknoloji, sanayi, üretim ve istihdam gibi alanlardaki kazanımlarımızı da korumalıyız. Aksi takdirde artacak işsizlik daha büyük bir sorun olarak karşımıza çıkabilir. Evet sağlık önemli ama ekonomi de önemli. Ekonomi kötüye giderse ya da kontrol altında tutulmazsa etkileri de en az Korona kadar kötü olabilir. Dahası üretim ve tedarik zinciri aksar… Yani lafın kısası; hayat sağlık olduğu kadar aynı zamanda ekonomidir de.