27.04.2020
Dünya ülkeleri Korona (Covid-19) mücadelesinde gerek tedbirler, gerekse sağlık hizmetleri konusunda geç kalıp büyük sıkıntılar yaşamaya devam ediyor.
Dünya ülkeleri Korona (Covid-19) mücadelesinde gerek tedbirler, gerekse sağlık hizmetleri konusunda geç kalıp büyük sıkıntılar yaşamaya devam ediyor. Başta ABD olmak üzere, Avrupa ülkeleri ve diğer ülkelerde henüz Koronoyla mücadelede bir başarı söz konusu değil. Bırakın hastalığı yavaşlatmayı, insanları ölüme terk ediyor, ölülerini bile kaldıramıyorlar. New York semalarında dolaşan Akbabaları dünya hayretle izliyor.
Dünyada bunlar yaşanırken, ülkemizde olağanüstü bir çabayla alınan tedbirler ve ekonomik desteklerle süreç en güzel ve en doğru şekilde yönetilmiş, hatta çaresizlikten birbirlerinin tıbbi malzemelerine el koyma, çalma seviyesine gelen dünyanın süper ülkelerine yardımlar gönderilmiş ve dünyaya önemli bir ders verilmiştir.
Nihayetinde güzel haberler gelmeye başlamıştır. Başta sağlık bakanı Sayın Fahrettin Koca’nın doğru yönetim ve yaklaşımı, tüm sağlık hizmetlerinin ücretsiz olması ve herkese ulaştırılması, Sayın Cumhurbaşkanı’nın devletin tüm imkanlarını seferber ederek ekonomik anlamda tüm destekleri hızla devreye alması, vatandaşların kısıtlamalara uyması ve destek vermesi tüm dünyaya örnek olmuş ve meyvelerini vermeye başlamıştır.
Yapılan testlerde vaka sayılarının sabitlenmesi, hatta düşüşe geçmeye başlaması, ölüm, yoğun bakım ve solunum cihazına bağlı hasta sayılarının gerilemesi umutları artırmıştır. Sayın Cumhurbaşkanı alınan tedbirlere ve kısıtlamalara uyulmaya devam edilmesi durumunda sürecin bayrama kadar iyiye gideceğini ve sona ereceğini açıkladı. Tabi ki bu söylem öyle altı boş bir söylem değildir. Kendisine iletilen veriler ve projeksiyonlar ışığında bu açıklamayı yapmıştır. İnşallah Ramazan bayramında çifte bayram yaşar ve bu Korona illetinden kurtuluruz.
Korona sonrası hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!
Bu anlamda ülke ve devlet olarak başarılı ve potansiyellerini ortaya koyan bir performans sergiledik. En önemlisi güçlü bir ekonomi ve sağlık sistemimiz olduğunu gördük. Ard arda açılan devasa Şehir Hastaneleri, seri üretimine başlanan yerli ve Milli solunum cihazlarıyla son derece modern, donanımlı ve teknolojik bir dönüşüme imza atan Türkiye’nin ayak seslerini dinledik.
Korona öncesi başlayan teknoloji hamleleri, bu zorlu süreçte de sağlık alanında zorunlu hale gelen teknolojik cihazların üretimi noktasında gelişim göstermiştir. Bilindiği gibi son dönemde Solunum Cihazının yanında yerli ve milli EMAR cihazı üretimi yapılmış ve seri üretimi planlanmaktadır. Yine n95 gibi tıbbi maskelerin üretim aşamasına gelinmiştir. Yüksek teknolojili silah sanayisi ve elektrikli Otomobil gibi yerli ve milli teknoloji hamleleri şimdi de sağlık alanında devam edecek gibi. Türkiye’nin bu durdurulamaz teknoloji atağının en büyük önemi ise tüm bu teknolojik üretimlerin yazılımlarının da artık milli olmasıdır. Aslında günümüzde teknolojiye ulaşmak ve üretmek artık daha kolay. Üretilecek aracın ya da cihazın teknolojisi aşağı yukarı tüm dünyada aynı ve tüm dünya ortak tedarikçilerden sağladıkları parçalarla üretim yapıyor. Ama burada önemli olan o araç ya da cihazı çalıştıracak yazılımın kendinize ait olması. Örneğin dünyada üretilen televizyon, bilgisayar, telefon gibi cihazların tüm parçaları belli üreticilerden sağlanıyor. O cihazlara hayat veren ise içlerine yüklenen programlar ve yazılımlardır. Yoksa işletim programı olmayan bir bilgisayar ne kadar teknolojik olursa olsun çalışmaz. Bu program ve yazılımlar ise tamamen üreticinin kontrolü ve takibindedir. Programın sahibi isterse kullandığınız bilgisayarı kapatabilir, telefonu izleyebilir. Ya da otomobilinizin moturunu dünyanın öbür ucundan kapatabilir.
İşte bunun farkında olarak Türkiye’de başlatılan milli ve yerli teknolojik üretimler, yine milli ve yerli sadece bizim kontrolümüzde olan yazılımlarla üretilmek zorunda/üretiliyor. Bunun farkını terörle mücadelede ve Suriye’de yapılan harekâtlarda İHA/SİHA teknolojilerimizle ortaya koyduk. Dünyada ilk kez sürü İHA/SİHA operasyonlarını biz gerçekleştirdik. Şimdi bu anlamda yeni bir atılım daha gerçekleştiriliyor ve Türkiye’nin yazılım potansiyellerini artıracak ve 1 milyon gence istihdam sağlayacak yazılım eğitimleri başlatıldı. Bunun değerini yakın gelecekte çok iyi anlayacağız.
Korona biraz hayatlarımızı sıkıntıya soksa da, Türkiye bu süreci de atlatacak ve Korona’dan sonra çok daha güçlü ve potansiyellerinin farkında olarak yoluna devam edecektir. Yeni dünya düzeninde teknolojiye ve bilişime yönelen ve yatırım yapan, ekonomisini de bu anlamda büyütecek güçlü bir Türkiye yerini alacaktır.