14.12.2019
8 Kasım 1989'da Berlin Duvarı yıkıldı. Bununla kalmadı, filen '' Soğuk Savaş''ın bittiği varsayıldı. Bitmedi: Doğu Almanya'dan ülkesinin batısına, başka bir deyimle ''özgürlüğe geçiş'' yapan insanlara 3000 DM karşılığında 1 Doğu Alman Mark'ına 1 Batı Alman Markı ''armağan'' edildi. Özgürlüğe geçiş adeta 18.000 DM 'lık bir '' gelir transferi '' ile gerçekleşti.
30. yılda durum ne?
''Açık Toplum Merkezleri'' kurarak bu geçişte önemli bir işlev üstlenen G. Soros'a göre durum bir ''felaket'' ve meydan ''sığ milliyetçilere'' kalmış durumda. 1984'de Budapeşte'de kurulan ve dünyada bir ilk olan '' Açık Toplum Merkezi '' günümüzde kapatılmış durumda. Yine bu girişim sonucunda kurulan Açık Toplum Üniversitesi'nden mezun olan Macaristan Başbakanı Victor Urban bu üniversiteyi '' rejim düşmanı '' olduğu savıyla kapatmış.
Bir yanlış mı var, varsa bu ne?
Soros'a göre bu '' milliyetçiliğin yükselişi '' ve aslında ''beklenmeyen bir durum ''değil. Çünkü duvarın yıkılmasından hemen sonra ABD yeniden '' yükselen süper güç '' oldu. Ama hiç bir biçimde '' sorumluluklarını yerine getirmedi ''.
Kapitalizm denilen bir küresel sistemde ABD'nin sorumluluğu olur muydu ?
Evet...
İkinci Dünya Savaşı 'nin bitimi sonrası Marşal Yardımı ile kapitalizmin yaşamasında '' sınırlı sorumlu'' olduğunu kabul eden ABD, 1989 sonrası'' Washington Konsensüs ''ünü benimseyerek kendisini ''sınırsız sorumsuz'' konuma dönüştürdü.
Bir grup muhafazakar iktisatçı tarafından temelleri 1989'da atılan ve ''10 Temel İlke''den oluşan ''Washington Konsensüsü'' yerküredeki tüm ülkelerden sınırsız '' biat etmeyi '' öngördü. Ne Batı, ne de batının oluşturduğu kurumlar hiç bir biçimde eleştirilmeyecekti. Eleştirinin ötesine çıkan ülkeler ''çizilecekti ''. İlkelerin özü, piyasa anlamında her şey ama her şeyin de-regüle edilmesi, özelleştirilmesi, ve her şeyin piyasaya bırakılması'' vahşi kapitalizme'' dönülmesiydi.
Yeni uygulamanın adına ''neoliberal politika''deniyor, uygulayıcılarına ''neo-con '' adı veriliyordu. ''Asya Kalkınması'', ''Avrupa Modeli'' gibi deyim ve uygulamalara artık yer yoktu.
Doğu dünyasında yer alan her yeni ülke ya da rejim IMF ve Dünya Bankası'nın reçetelerini birebir uygulamayı yükümleniyordu. Serbesti yetmiyor, tarımda sübvansiyonlar kaldırılıyor, ülke ''kapalı'' rejimden yabancı sermayenin hüküm alanına sokularak ''serbest'' hale getiriliyordu.
Bir kısım Asya ve Latin Amerika ülkesi ''reçete''yi ya gönüllü ya da gönülsüz uyguladı. Ücretler dışında başta ekmek her şeyin fiyatı yükseldi, beklenen yabancı sermaye ise bir başka bahara kaldı.
Washington Konsensüs'üne uymayan Irak'a ''Batı Koalisyonu'' müdahale etti, ülke işgal edildi.
Zaman çabucak akıp geçti ve 2008 Krizi kapıda belirdi...
Her şeyin tepetaklak olduğu bu ortamda mali kurumların kendini düzeltmesi umuldu, beklendi. Oysa krizler, bir ''sürekli şok'' konumuna dönüştü. Bu oydaşmayı kabul eden yaklaşık 40 ülke, kendi vatandaşlarına anlatamadığı bir '' ekonomik kargaşa '' ortamı yaşar oldu.
Soros yerinde bir uyarı yapıyor: 1989 sonrası bir de ''Çin Yükselişi'' yaşandı. Bu yükselişte ABD bu ülkenin başta DTÖ, uluslararası kurumlara girmesine ''vize'' vererek bu yükselişi ''zimnen'' kolaylaştırdı. Çin, SSCB'den farklı olarak piyasayı ve kapitalizmi kabul ediyordu, komünist olan sadece parti örgütü ve devletdi. SSCB 'nin yerini alan ülke '' süper lig''e adaydı ama ABD egemenliğine ''rakip'' değildi.
2008 Krizi 'nin küresel bir etkisi oldu: ABD'nin egemenliği tartışılır hale geldi. Yerküre üstünde piyasa dışında reçeteler arandı, yazanlar makbul oldu. Meydan kuru milliyetçilere kaldı.
Soros'a göre Brexit Kararı ve Trump'ın seçilmesi işin tuzun biberi. ''Açık toplumlar '' yerkürenin hemen tamamında ''defansa çekildi ''. Soros'un sözleriyle '' Benim bunları algılamam kolay olmadı, zaman aldı ''.
Şimdi kapıda onun tanımlamasıyla 2 yeni tehlike var:
1-Yapay Zeka'daki gelişmeler siyasal baskıları arttıracak bir evrilme gösteriyor. Bütün bunlar özgürlükçü açık toplumlar için ölümcül etkisi olacağa benzer.
2-Çin yönetimi vatandaşının soluk almasını denetlemek için bir ''sosyal kredi sistemi '' kurmaya hazırlanıyor. Bunu sağlayacak olan 5G'leri için mikro işlemciye gereksinimi var. O da ABD 'nin elinde. ABD bunun pazarlığını yapmaya hazır gözüküyor.
Eşitsizliğin popülizm kokteylinden oluşan otoriterizmi getirdiği dünya tarihinde çok bilinen bir olgu. Küçük bir veri: Berlin Duvarı 'nın yıkılmasının 30. yılında '' sosyalizm esareti'nden kurtarılan Doğu Almanya'nın 5 eyaletinin hepsinde, 2014 'de kurulmuş olan ırkçı-aşırı sağ AfD Partisi, şimdi ikinci büyük parti durumunda. Aldığı oy %20-27 arasında değişiyor.
Berlin Duvarı'nın yıkılmasının 30. yılında '' Yaşasın Özgürlük ''.