Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
20.09.2024

9.02.2020

İklimde yeni dönüşümler

Süreç kanımca 1970'de başlıyor.

Almanya 'da kendilerine '' Die Grünen '' diyen '' Yeşiller '',  çevrenin yok edici etkilerine karşı bir politik hareket oluyor.

1971'de bir gemiyle iklim ve çevre eylemleri için yola çıkan Greenpeace izliyor.

1992 'de ünlü Rio Bildirgesi, ilk kez ulusları buluşturuyor. 1997 'de Kyoto Protokolü ve 2015'de 187 ülkenin imzaladığı Paris İklim Anlaşması var.2018 'de iklim aktivisti Greta Thunberg '' Cuma Boykotları '' ile ses getiriyor. Eylemlerine 6 milyon genç insan katılıyor.

Tam 50 yıllık sürecin sanki geldik, ucuna dayandık...

Paris İklim Anlaşması,  AB ve Uluslararası Enerji Ajansı ( IEA )kamuoyunda çok az tartışılan  ''bağlayıcı''  yeni hedefler açıkladı.

IEA bugüne dek bir '' mevcut hal '' için  ''   Benimsenen Senaryo '' tekniğiyle yetinirdi. Hedefler, hep petrol tüketim güvenliği üstüne inşa edilirdi.  46 yıllık tarihinde IEA ilk kez klasik hedeflerin  '' dengeye yeterli olmadığını '' açıklıyor. İlk kez  '' Sürdürülebilir Gelişme Senaryosu ''yazıldı. IEA Paris İklim Anlaşması'nın yaşama geçmesi için her yerde ve her alanda  '' ivedi ve yaygın değişim '' öngörüyor. IEA'nın bir de vurgusu var:

-Tek Başına ve Kolay Çözüm yok...

Dünya genelinde  '' petrol tüketen ülkelerin örgütü '' olarak tanınan IEA 'nın bu çok ''radikal '' dönüş büyüğümüzümü  sadece kağıtlara  geçirilen bir hedef değil, ''değişen bir  ortak aklın ''kanıtı.( Değerli  büyüğümüz  Sayın Atilla Alpöge  salt bununla   ikna  olur musunuz? ) '' Sürdürülebilir Gelişme Senaryosu ''nun oluşturulmasında IEA 'nın başkanı ve yetkin bir uzman olan Dr. Fatif Birol 'un anlamlı katkısı var(Sayın Dr Birol bu çabanız için size teşekkür ediyorum ).

AB'nin 10 Aralık 2019 'da açıkladığı   '' Avrupa'nın Yeşil Anlaşması ''  adını ABD Başkanı Roosvelt'dan onun 1929 Buhranı 'nda büyük iksir olan '' New Deal '' ( Yeni Anlaşması ) den alıyor. AB Komisyonu'nun yeni başkanı Alman Ursala von der Leyen, bir diplomat kızı. Brüksel doğumlu. İngilizce ve Fransızca'ya hakim. Anglo-sakson kültürüne nüfuz etmiş bir bir politik kimlik. Programın adı arandığında onun  '' Dünyaya inandırıcı olmamız gerekiyor. Bu ise işin adıyla başlar. New Deal dünya aklında sadece iyiyi ve odaklanmayı çağrıştırıyor '' dediği biliniyor.

''Avrapa'nın Yeşil Anlaşması''   AB 'nin en geç 2050 'ye dek  '' İklime Zararsız Ülke Grubu ''( İklim Nötr ) olmak için şu hedefleri yaşama geçirmeyi yükümleniyor:

*Sera gazı salınımı 2050 ye dek sıfırlanması için bir Avrupa İklim Yasası'nın çıkarılması.  

*Sera gazı azaltım 2030 hedefinin % 50 ye yükseltilmesi. Bunun için sanayinin temiz ve döngüsel ekonomiye yönelmesi (   Hüseryin Alış dostum, sanayimiz sizce buna hazır mı ?)

*Zehirli atıkların olmadığı bir çevre için sıfır kirlilik hedefi. Bunun için karbon fiyatlanması uygulanması. Üretimin başka ülkelere kaymaması için AB sınırında karbon ayarlama mekanizması.  

*Temiz enerji dönüşümünün tüketicileri de kapsaması için  ''üst düzeyde '' farkındalık yaratılması. Bunun için ''Çiftlikten Çatala Stratejisi'' nin benimsenmesi. Gıdaların işlenmesi, paketlemenin çevre zararının azatılması, gıda atıklarının döngü ekonomisine girmesi. Aşırı gübrelemeye son verilmesi (İzmir Ticaret Borsası Meclis Başkanı Barış Kocagöz'e dostuma soru: Uygulama ne yönde? Umut var mı? )

*Binaların ısıtılmasında emisyonu azaltıcı bir yenileme çalışması. Sera gazında yüzde 25 payı olan kara ulaşımının yüzde 75 'nin demiryolu ve iç sulara kaydıran birçok modlu taşımacılık. Havayolu şirketlerine ücretsiz olarak verilen karbon emisyon payının azaltılması.

Ana hedefleri bu olan  ''Avrupa'nın Yeşil Anlaşması '' nın akla getirdiği 3 soru var:

Soru 1- Bu programın maliyeti nasıl karşılanır?  Kaba bir hesaplama 1 Trilyon Euro'luk bir yatırım gereğini söylüyor. Finansmandan yana bir sorun yok ( Gülsün Ensari dostum, işin uzmanısınız, bu veri doğru mu ?).

Avrupa Özel Sektör Konfederasyonu '' Evet, ama nasıl? '' sorusunu soruyor. Cevabı  '' güçlü bir sanayi stratejisi ile ilişkilenmek ''( Bu bildirgelere çok aşina olan Dr. Ahmet Kalın dostum, ne dersiniz ?)

Soru 2- Bu dönüşüm kapitalizmin kendini sorgulaması ile eşdeğer. Sürdürülebilirliğini doğayı  '' imha '' ederek sağlayan günümüz kapitalizmi, şimdi doğayı '' yaşatarak ''  değişime hazır mı?

Soru 3- Mevcut sanayi bu değişime hazır değilse, politik düzen bu değişime  '' dikte '' edecek bir erk(güç) sahibi mi?

Soruların hemencecik bir '' cevabı '' yok. Ama saatin durduğu kesin. Bunun yerine artık geriye doğru işleyen bir ''kronometre'' var.

Görülüyor ki, iklim ve doğa, kısaca yerkürenin savunulmasında,  Greta Thunberg ve 18 yol arkadaşının ''çığlığı'' biz insanlara bir nebze değmiş.

Gelin, hep birlikte gerisini getirelim...

 

 

ETİKETLER; iklim dönüşüm çevre