7.04.2019
Kimden ne alabilirim? Kobi Dünyası 1995'den bu yana destek alıyor. Ama 1995'i izleyen 10 yıl süren "her şeyin destek aldığı" dönem, artık geride kaldı. Destek kurumları daha "dişe dokunur" projeler arıyor. Hatta KOSGEB olayın adını koydu ve "yerlileştiren ürün" dedi. TÜBİTAK da çok uzun zamandır bu yolda... Melek yatırımcı "iyi bir fikir ürünü" nü çoktan geçti, piyasada "dikiş tutturan" ürüne destek veriyor. Bu yüzden olur / olmaz projeye destek aramakla, Kobi Dünyası hiç zaman yitirmesin.
Fikrim nasıl proje olur? Düş var, fikir var, zikir var, bir de proje. Hepsi ayrı ayrı şeyler. Belki düşle başlıyoruz. Son aşaması proje. Proje fikri kazığa çakmak oluyor. İşin içine hesap / kitap giriyor. Burada dolar kurundaki oynaklık hep hesaba katılacak. Piyasaya çıkıp sabırla üzümü koruk yapacağız, başka yol yok.
Kadınlara ayrıcalık var mı? KOSGEB Desteklerinin tamamında kadınlar / gaziler / özürlüler için hep ayrı bir sütun açılır. Bu yüzden İstanbul'dan yazan kadın girişimciye "yolun kapalı" derken, Tunceli'den gelen mektuba "Farklı bir yaklaşım olabilir, dene" diyorum. Çelişki yok, bölgeden bölgeye olan farklılığı gözetiyorum. Ama bunu derken, KOSGEB'in "gözü kapalı" her projeye "vize" verdiği akla gelmesin. İncik / boncuk satışı için destek almak mümkün değil.
Eğitim / hobi işleri destekleniyor mu? Eğitim / hobi işleri hiç bir zaman destek kapsamında olmadı. Hem hizmet sektörü içinde hem de imalat işi kadar büyük yatırım istemiyor. Bu işi yapacak olanlar kendilerine en yakın belediyenin kapsını çalmalı. Projelerini onlara benimsetmeli. Bunu yaparken bir kaç kişinin bir "platform" oluşturması yerinde olur. Bir "dernek olmak" en iyisi. Ayrıntısını 5253 sayılı Dernekler Kanunu'nda bulmak mümkün. Belediye ile hizmet sözleşmesi yaparak riskleri paylaşmak hem akıl kârı, hem de şu günün ortamına daha yakışıyor.
Bir projeye ne kadar zaman ister? Proje, ekinin "tava gelmesi" gibi zaman, bakım özen istiyor. Proje yazanların mektuplarından hep aceleci bir hal seziyorum. Olgunlaştırma düşüncesi çok az. Ben bir tez için "5000 Saat Çalışma" ölçüsünü veriyorum. Ellenecek, yapılacak, olmayacak, tekrar yapılacak türünden uzunca bir süreç. Bütün bunların akşamdan / sabaha yapılması mümkün değil.
Çok şey duyuyoruz... Hani eskiler der ya "9 düşün 1 söyle" diye... Ben de bunu "9 duy, 1 inan" diye çevireceğim. Söylentileri duymamak da bir zanaat. "O kredi / bu hibe" sözlerinin adresi hep ilgili kurumun web sitesi olmalı. Artık her şey anında kayda giriyor, yayınlanıyor. Arayıp bulmayı öğreneceğiz. Bir de iş takipçileri türemiş, "işini yaparım şu kadarını alırım" diyorlarmış. Kobi Dünyası kendi göbeğini kendi kesmeyi öğrenecek. Ayrıca, KOSGEB, TÜBİTAK vd.'nin çok iyi danışmanlık hizmetleri var, çok iyi el veriyorlar.
PÜF NOKTASI: Mevlana’nın "İnsanın değeri, aradığı şeydir. Bulanlar sadece arayanlardır" deyişi, şu dönem kulağa küpe yapılacak bir püf noktası. Panoya asıyorum.
HAFTANIN NOTU: 16.Paris Türk Filmleri Haftası'nda "Sibel" ve "Bağlar" adlı dokümanter eşdeğeri filmler, bu alanda ne güzel yol alındığını gösteriyor. Yapımcılarını haftanın olayı olarak kutluyorum.