Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
20.09.2024

14.12.2019

Berlin Duvarı'ndan 30 yıl sonra..

8 Kasım 1989'da Berlin Duvarı yıkıldı. Bununla kalmadı, filen  '' Soğuk Savaş''ın bittiği varsayıldı. Bitmedi: Doğu Almanya'dan ülkesinin batısına, başka bir deyimle  ''özgürlüğe geçiş''  yapan insanlara 3000 DM karşılığında 1 Doğu Alman Mark'ına 1 Batı Alman Markı  ''armağan'' edildi.  Özgürlüğe geçiş adeta 18.000 DM 'lık bir ''  gelir transferi '' ile gerçekleşti.

30. yılda durum ne?

''Açık Toplum Merkezleri''  kurarak bu geçişte önemli bir işlev üstlenen G. Soros'a göre durum bir  ''felaket'' ve meydan  ''sığ milliyetçilere'' kalmış durumda. 1984'de Budapeşte'de kurulan ve dünyada bir ilk olan  '' Açık Toplum Merkezi ''   günümüzde kapatılmış durumda. Yine bu girişim sonucunda kurulan Açık Toplum Üniversitesi'nden mezun olan Macaristan  Başbakanı Victor Urban  bu üniversiteyi  '' rejim düşmanı '' olduğu savıyla  kapatmış.

Bir yanlış mı var, varsa bu ne?

Soros'a göre bu '' milliyetçiliğin yükselişi ''  ve aslında  ''beklenmeyen bir durum ''değil. Çünkü duvarın yıkılmasından hemen sonra ABD yeniden  '' yükselen süper güç '' oldu.  Ama hiç bir biçimde  '' sorumluluklarını yerine getirmedi ''.

Kapitalizm  denilen  bir küresel sistemde ABD'nin  sorumluluğu olur muydu ?

Evet...

İkinci Dünya Savaşı 'nin bitimi sonrası Marşal Yardımı ile kapitalizmin yaşamasında '' sınırlı sorumlu'' olduğunu kabul eden ABD, 1989 sonrası'' Washington Konsensüs ''ünü benimseyerek kendisini  ''sınırsız sorumsuz'' konuma dönüştürdü.

Bir grup muhafazakar iktisatçı tarafından temelleri 1989'da atılan ve ''10 Temel İlke''den oluşan ''Washington Konsensüsü''   yerküredeki tüm ülkelerden sınırsız  '' biat etmeyi ''  öngördü. Ne Batı, ne de batının oluşturduğu kurumlar hiç bir biçimde eleştirilmeyecekti. Eleştirinin ötesine çıkan ülkeler ''çizilecekti ''. İlkelerin özü, piyasa anlamında her şey ama her şeyin de-regüle edilmesi, özelleştirilmesi, ve her şeyin piyasaya bırakılması'' vahşi kapitalizme'' dönülmesiydi.

Yeni uygulamanın adına  ''neoliberal politika''deniyor, uygulayıcılarına  ''neo-con '' adı veriliyordu. ''Asya Kalkınması'', ''Avrupa Modeli''  gibi deyim ve uygulamalara artık yer yoktu.

Doğu dünyasında yer alan her yeni ülke ya da rejim IMF ve Dünya Bankası'nın reçetelerini birebir uygulamayı  yükümleniyordu. Serbesti yetmiyor, tarımda sübvansiyonlar kaldırılıyor, ülke ''kapalı'' rejimden yabancı sermayenin hüküm alanına sokularak ''serbest'' hale  getiriliyordu.

Bir kısım Asya ve Latin Amerika  ülkesi ''reçete''yi ya  gönüllü ya da  gönülsüz   uyguladı. Ücretler dışında başta ekmek her şeyin fiyatı yükseldi, beklenen  yabancı sermaye ise  bir  başka  bahara kaldı.

Washington Konsensüs'üne uymayan Irak'a ''Batı Koalisyonu'' müdahale etti, ülke işgal  edildi.

Zaman çabucak akıp geçti ve 2008 Krizi kapıda belirdi...

Her şeyin tepetaklak olduğu bu ortamda mali kurumların kendini düzeltmesi umuldu, beklendi. Oysa krizler,  bir  ''sürekli şok'' konumuna dönüştü. Bu  oydaşmayı   kabul eden  yaklaşık 40 ülke, kendi vatandaşlarına  anlatamadığı bir  '' ekonomik kargaşa ''  ortamı yaşar oldu.

Soros yerinde bir uyarı yapıyor: 1989 sonrası bir de ''Çin Yükselişi'' yaşandı. Bu yükselişte ABD bu ülkenin  başta  DTÖ, uluslararası   kurumlara  girmesine  ''vize'' vererek   bu yükselişi  ''zimnen'' kolaylaştırdı. Çin, SSCB'den farklı olarak piyasayı ve kapitalizmi kabul ediyordu,  komünist olan sadece parti örgütü ve  devletdi. SSCB 'nin yerini alan ülke  '' süper  lig''e adaydı ama    ABD  egemenliğine  ''rakip'' değildi.

2008  Krizi 'nin küresel bir etkisi oldu: ABD'nin  egemenliği  tartışılır  hale geldi. Yerküre üstünde  piyasa dışında reçeteler arandı, yazanlar  makbul oldu. Meydan kuru milliyetçilere kaldı.

Soros'a göre Brexit  Kararı  ve Trump'ın seçilmesi işin tuzun   biberi.  ''Açık toplumlar '' yerkürenin hemen tamamında  ''defansa çekildi ''. Soros'un sözleriyle '' Benim bunları algılamam kolay olmadı, zaman aldı ''.

Şimdi  kapıda onun  tanımlamasıyla  2  yeni  tehlike var:

1-Yapay Zeka'daki gelişmeler siyasal baskıları arttıracak bir evrilme gösteriyor. Bütün bunlar özgürlükçü açık toplumlar için ölümcül etkisi olacağa benzer.

2-Çin  yönetimi  vatandaşının soluk almasını  denetlemek için  bir   ''sosyal kredi  sistemi ''  kurmaya hazırlanıyor. Bunu sağlayacak olan 5G'leri için mikro işlemciye  gereksinimi var. O da   ABD 'nin elinde. ABD bunun pazarlığını yapmaya  hazır  gözüküyor.

Eşitsizliğin popülizm kokteylinden oluşan  otoriterizmi   getirdiği  dünya tarihinde çok bilinen bir olgu. Küçük bir veri: Berlin  Duvarı 'nın yıkılmasının 30. yılında  '' sosyalizm  esareti'nden kurtarılan  Doğu Almanya'nın 5  eyaletinin hepsinde, 2014 'de kurulmuş olan  ırkçı-aşırı sağ AfD  Partisi, şimdi   ikinci büyük parti durumunda. Aldığı oy    %20-27  arasında değişiyor.

Berlin Duvarı'nın yıkılmasının 30. yılında  ''  Yaşasın Özgürlük ''.     

 

 

 

ETİKETLER; berlin duvarı savaş