20.02.2018
Afrin harekâtını adeta tüm dünyaya önceden ilan ederek başlattık. Bir gece ansızın geliriz dedik. Adeta kimin elinin kimin cebinde olduğunun belli olmadığı bu bölgeye bağıra çağıra girdik. Siyasi ve askeri bir taktiksel yaklaşımın sonucu idi bu. Çünkü biliyorduk ki bölgedeki kaosun başlıca nedeni sadece ve sadece ekonomik çıkarların çatışması idi. Harekâttan önceki bu açık meydan okumanın birinci nedeni, bölgedeki kaosun mimarlarına, sizin ne yaptığınızı biliyoruz aklınızı başınıza alın demek, ikincisi de iç ve dış kamuoyunu yapılacak harekâta önceden hazırlayarak harekâta meşruiyet kazandırmaktı diyebiliriz.
Her savaşın ve çatışmanın altında mutlaka ekonomik menfaatler yatar. Bu bölgedeki durum da aynen böyle. Bölgedeki kaosun ve çatışma ortamının birinci nedeni Amerikadaki ve dünyadaki silah tacirlerinin mallarını satacakları bir alan oluşturmak, ikincisi de bölgedeki petrol ve doğal gaz kaynaklarına hâkim olmak. Bu kaos oyununun baş aktörleri ise ABD ve Rusya.
ABD büyük bir holding şirketidir ve bu şirketin büyük ortakları ise aynı zamanda bu ülkeyi de yöneten büyük silah ve petrol baronlarıdır. O bildiğimiz senato da, başkan da bu şirketin yöneticileridir. Bir fabrikanın ayakta kalması için ürettiği malının alıcısının olması ve malını satması gerekir. Satamazsa fabrika batar ve kapanır. Silah sanayii de aynısı. Silah tacirinin, ürettiği silahı satacak müşteri bulması gerekir. Bu müşteriyi bulacak olan ve üretilen silahları pazarlayacak olan da ABD holdinginin başındaki yönetici ve başkanlardır. Çünkü onları oraya getirenler bu baronlardır ve bu şirketlerin patronlarıdır. Bu kadar basittir aslında bu oyunun şekli ve kuralı.
Ortadoğu ve Arap dünyası silah pazarı için çok uygun bir bölgedir ABD için. TRUMP, hiç zorlanmadan iktidara gelir gelmez, Suudilere 500 milyar dolarlık silahı hemencecik satıvermedi mi? İsterse almasınlar. Yoksa ABDdeki bankalardaki Arap dolarlarına el koyarız deyince yeni yönetim, Suudiler de mecbur kaldı silahları almaya.
Sonra gözlerimizin önünde, bizim bildiğimiz 5000 tırdan fazla her türlü silah ve mühimmatların ABD holdinginin bölgedeki taşeron firmaları olan HDP, (pardon), PYD/YPG/PKK ve DEAŞ şirketlerine verildiğini tüm dünya gördü. Bilmediklerimiz, görmediklerimiz işin bir başka tarafı. Yani silah fabrikalarının patronları mallarını bölgeye sevkettiler. Ama şimdi yeni malların(silahların) gelebilmesi için bu malların harcanması gerekiyor elbetteki. İşte bu yüzden bu bölgedeki çatışmalar ve kaos bitmez, Ortadoğu sakinleşmez. Çünkü hazır müşteri bulunmuşken, niye yani Amerikalı silah taciri Ortadoğuda, Afganistanda çatışmasızlık ortamı sağlayarak pazarını kaybetsin ki. Fabrikası mı kapansın yani. Aksi durumda TRUMPın sonunun KENNEDY gibi olacağını da bilelim.
Sonra bu bölge, petrol ve doğal gaz bölgesi. Bölgedeki çatışma ve kaosun bir nedeni de budur. Deyrezordaki petrol kuyularının başında ABDnin taşeron firması PYDnin askerleri duruyor. Hani ABDnin, rejimin askerleri zannedip de yanlışlıkla vurduğu 300 asker kılıklı taşeronları var ya, onların orada ABDnin el koyduğu petrol kuyularını beklediğini herkes biliyor.
ABD artık dünyanın hiçbir bölgesinde kendi askerini çatıştırmıyor. Vekalet verdiği örgütlerle yapıyor bu işi. Suriye ve Irakta da bu iş için görevlendirdiği örgütler PYD/PKK/PYD ve DEAŞ. Bu örgütlere de Suriye ve Irakın kuzeyinde bağımsız bir devletçik kurma vaadiyle ağızlarına bir elma şekeri verip bizimle çatıştırarak bir taraftan hem tırlarla verdiği silahları harcatıyor, diğer taraftan da Türkiyeden kendisine sadık bir müttefik olmamanın intikamını alıyor böylece kendince. Ve gördük k , bu maksatla Afrin bölgesine epey bir yığınak yapmışlar. Sığınaklar ve tüneller kazmışlar. Tahkimatlar yapmışlar. İyi ki girmişiz bölgeye, yoksa hemen Hatayın yanı başındaki bu yığınaklar bizim için devamlı bir tehdit olarak kalacaktı.
Peki, Rusya ne yapıyor burada? Bölgedeki ABD ağırlığına engel olmak ve kırk yıldır bölgede kurduğu askeri üsleri ve hâkimiyeti kaybetmemek.
Türkiye ise ABDnin bütün bu ekonomik hesaplarını AFRİNde tekerine soktuğu çomakla bir şekilde bozdu. Hem terör örgütlerine verdiği silahları deşifre ederek dünya kamuoyunu uyarmış oldu, hem de RUSYA ve İRANla birlikte bir üçlü oluşturarak Suriyenin ve dolayısıyla bölgenin petrol ve doğalgaz geleceğinin belirlenmesinde ABDyi masa dışı bırakma noktasında önemli bir aktör konumuna gelmiş oldu.
Biz harekâtın adına da ZEYTİN DALI nı boşuna vermedik. ABD dolarının bir yüzünde bulunan armadaki kartalın bir elinde zeytin dalı, diğer elinde de oklar vardır. Bu, dünyaya ABD tarafından verilen bir mesajdır ve anlamı biz istediğimiz yere öncelikle barış içinde girmek isteriz, yoksa gerektiğinde savaşarak gireriz demektir bu. Biz de harekata zeytin dalı adını vererek, ABDye sizin ne yaptığınızı biliyoruz ve bu oyununuzu bozmak için oradayız diyoruz açıkça.