14.07.2019
İnsanları ayrı güzel, doğası ayrı güzel iki güzide Orta Karadeniz şehri, Amasya ve Tokat. Pontus'dan Osmanlı’ya, oradan da Yeni ve Genç Türk Devletine giden yolda her tarafı tarih kokan bu bölgede geçirdiğim bir haftadan sonra, Karadeniz Ekonomi okuyucularına yurdumun bu iki güzel köşesi ile ilgili birkaç not yazmayı bir borç bildim kendime. Daha önce görme fırsatım olmadığı için hayıflanmadım da değil doğrusu. Hem kültür hem de sağlık turizmi için Orta Karadeniz’in güzide bir bölgesi burası. Bu hafta Tokat, haftaya da Amasya hakkında kısa izlenimlerimi paylaşmak istiyorum sizlerle.
Tokat’a 37 kilometre mesafede Pazar ilçesinde Ballıca köyünde bulunan Ballıca Mağaralarının astım ve Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) hastaları için şifa olduğunu medyadan öğrendiğimde karar verdim buraya gitmeye. 1000 metreden yüksek bir dağda bulunan mağara, 750 metre derinliğe kadar merdivenlerle inilen galerilerindeki bol oksijenli havası ile sağlık turizmi için de ilgi çeken bir yer. Milyonlarca yılda oluşmuş olan doğal zenginlikleri ve içerisinde bol miktarda bulunan negatif iyonların sağlık için önemli olduğunu belirten yetkililer KOAH hastalığı için şifa durumu ile ilgili bilimsel AR-GE’nin devam ettiğini belirtiyorlar. İçerisinin havası yarasalar ve doğal bacalarla temizleniyormuş. Geçen yıl 100 binden fazla ziyaretçisi olan mağaraya ziyarete gelenlerin beşte biri astım ve KOAH rahatsızlığı için şifa niyetiyle gelenler. Mağaranın yurt içinden ve dışından çok ziyaretçisi var. Özellikle sağlık için Rus turistlerin gözdesiymiş bu mağara. İçerisindeki sarkıt ve dikitler, tektonik oluşumlar ve kayaların aldığı şekilleri hayranlıkla izliyorsunuz. Mağarada sıcaklık ortalama 18 derece, nem ise yüzde 54 civarında. Ben de başlangıç aşamasında olan KOAH rahatsızlığım için geldim buraya ve beş gün süreyle günde 5-6 saat civarında içerde kaldım. Şimdi kendimi çok daha iyi hissetmekteyim. Benim gibi KOAH rahatsızlığı olup buraya gelenlerden hastalıklarına şifa buldum diyen epey insan var.
Tokat İl Sağlık Müdürlüğünün Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı ile bir protokol imzalayarak mağaranın sağlık ve terapi açısından bir merkez haline getirilmesi için çalışma yürüttüğünü öğrendik. Bu iyi bir başlangıç. Özellikle sağlık turizmi açısından Ballıca Mağarası’nın dünya çapında bir merkez olması için Turizm Bakanlığı’nın çok ciddi ve kapsamlı bir çalışma yapması bölgenin turizme dayalı kalkınması açısından çok önemli. Astım ve KOAH günümüzde dünyada yaygın bir rahatsızlık. Böyle bir çalışma Karadeniz Bölgesi’nin dünya çapında tanınmasını sağlar. Zaten UNESCO da “Dünya Mirası Geçici Listesi” ne almış burayı. Bu hem tanıtım hem de sağlık turizmi açısından önemli bir fırsat.
Sağlık turizmi açısından cazibesi yanında mağaraya gelen ziyaretçilerin bazı sıkıntılarla karşılaştıklarını da müşahede ettim. Gelen ziyaretçilerin bölgede konaklama için yer sıkıntıları var. Tokat’tan gidip gelmek zorunda kalıyorlar. İlk gelişte mağaranın olduğu yere 150 den fazla basamağı olan dikbir merdivenle çıkmak zorundasınız. Yağmurlu ve karlı havalarda kayganlaşıyor da bu merdivenler. Zaten mağaranın içerisinde en alt seviyeye kadar inip çıkmak için 300 civarında basamağı olan merdivenleri kullanıyorsunuz. Sağlıklı insanlar için bile zor olan bu kadar çok merdiveni KOAH’lı hastaların çıkması mümkün değil. Mağaraya giriş bölgesine çıkan bir asansör veya yürüyen merdiven sistemi yapılabilir. Girişte bulunan kafeteryada fiyatlar pahalı sayılır. Eğer burayı etkili bir şekilde kullanmak ve dünya çapında bir sağlık turizmi merkezi yapmak istiyorsanız bu eksiklikleri gidermeniz şart. Özellikle turistler için kalacak yer sıkıntısını çözmek lazım.
Tokat ili sınırları içerisinde ve şehir merkezinde birçok tarihi eser, cami, medrese, han, hamam, köprü, müze görülmeye değer. Her taraf tarihi eserdolu. Şehir, Yeşilırmak havzasının bereketli toprakları üzerinde kurulmuş. 6000 yıllık tarihinde 14 devlet kurulmuş burada. Tarihte önemli bir ticaret ve kültür merkezi olmuş. Tarihi eserlerinin bir kısmı elden geçirilmiş ama elden geçirilmeyenler de var. Aynı zamanda bir tarım kenti, sebze ve meyve diyarı burası. Dönüşte arabanın bagajını sebze ve meyve ile doldurmamı tavsiye eden bir dostun tavsiyesini de yerine getirdim.
Bölgede insanlar sevecen ve sıcakkanlı. Herkes gülümsüyor sanki. Misafirperver insanlar. Esnafı hep güler yüzlü. Genç bir delikanlıya Tokat’ın kebabını en güzel nerede yiyebiliriz diye sorduğumda, genç tereddütsüz, hiç istememiş olmamıza rağmen, 1 kilometreye yakın mesafedeki lokantaya bizzat yürüyerek götürdü bizi. Evliya Çelebi Tokat insanları için; “Halk zevk ehlidir, gariplerle dostturlar, kin tutmaz, hile bilmez, derya gönüllü, halim selim insanlardır. Herkese iyi zanda bulunurlar, iyi geçinirler.” der. Bugün de şahitlik edebilirsiniz Evliya Çelebi’nin bu tarifine.
Tokat ve Ballıca, gerek tarih ve kültür turizmi, gerekse sağlık turizmi açısından eksiklikler tamamlandığı takdirde bölgenin gelecekte parlayan bir yıldızı olabilir.