28.09.2019
Teknolojide bağımsız olmadan tam bağımsızlık olmaz. Teknolojide gelişmişlik de ülkelerin AR-GE’ye yani ARAŞTIRMA ve GELİŞTİRME’ye ayırdıkları pay ve önemle tam da doğru orantılıdır. Yalnız ülkelerin değil, ülke sanayi kuruluşlarının, firmalarının, işletmelerinin de kendi içlerinde AR-GE’ye ayırdıkları pay da bir o kadar önemlidir. Günümüzde sağlıkta teknolojik araç ve gereçler tedavinin olmazsa olmazıdır. Ama ne kadarı sizin ne kadarını dışardan yüklü paralar vererek alıyorsunuz. Bankacılık ve finans sistemi de artık teknolojik sistemlerle varlar. Eğitimde ne kadar ileri gittiğiniz kullandığınız teknolojik olanaklara bağlıdır. Savunma ise günümüzde tam bir teknolojik mücadele alanı haline geldi. Ülkemiz terörle mücadelede kendi İHA ve SİHA’sını üretince başarıya ulaştı ve terörü neredeyse bitirme noktasına geldi. İsrail ve Amerika’dan alınan istihbarat verileriyle terörle mücadelede nasıl çaresiz kaldığımızı daha yeni anlıyoruz şimdi.
Teknofest İstanbul bu bakımdan bir umut ışığı oldu bizim için. Üç günde bir buçuk milyon ziyaretçi ile özellikle gençlerimizin gösterdiği yoğun ilgiyi görünce gelecek adına umutlandık. Kendi uçağımızı, savaş gemimizi, uydumuzu, tankımızı, topumuzu, helikopterimizi, yazılımlarımızı geliştirip yaptığımız oranda dışa bağımlılıktan kurtulup savunmada tam bağımsız olabiliriz. Bugün teknolojik olarak savunmamız %70 oranında yerli. Bu %20’lerden sonra çok iyi bir rakam. Ancak bu aynı zamanda savunmamız hala %30 oranında dışa bağımlı demektir. Teknofest’te buluşan gençlerin önünü açıp onların yaratıcılıklarını destekleyip onlara el verdikçe teknolojik bağımsızlığımızı da o oranda daha ileriye götürebileceğiz demektir.
NASA (Amerika Milli Havacılık ve Uzay dairesi) bilindiği gibi Amerika’nın beynidir. Amerika’yı Amerika yapan ve dünyada borusunu öttüren kuruluşudur. Her yıl bütçeden milyarlarca dolar bu bilim merkezindeki araştırmacıların hizmetine verilmiştir. Yüzlerce bilim adamı bir buluş yapsın yapmasın, çok yüksek maaşlarla burada çalışmakta, bazen bir ömür boyu herhangi bir buluş yapmadan oradan emekli olmakta ve yine de maaşını almaktadır. Yeter ki yüzlerce bilim adamından sadece birkaç tanesi bile yeni ve önemli bir buluşa imza atsın yeter. Amerika’yı bir sanayi işletmesi sayarsanız NASA’da bu işletmenin AR-GE’ sidir bir bakıma.
Çağımızda her alanda hızlı bir gelişme vardır. Üretim, rekabet, pazarlama ve fiyat süreçlerinde baş döndürücü gelişmeler yaşanmaktadır. İşletmeler yenileşmek ve piyasaya yeni ürünler sürmek zorundadır. Mevcut ürünlerine yeni pazarlar bulmak zorundadır. Bu bakımdan AR-GE, yani Araştırma ve Geliştirme şubesi büyük sanayi ve işletme kuruluşlarının olmazsa olmaz bir şubesidir ve muhasebe, insan kaynakları, lojistik, teknik servis v.b. şubeleri gibi bir işletmenin iç kuruluş organizasyonunun mutlaka olması gereken bir departmanıdır. Dünyada büyük işletmeler en büyük bütçelerini AR-GE’ye ayırırlar ayakta kalabilmek için. Tıpkı Amerika’nın NASA’sı gibi.
Ülkemiz sanayi firmaları AR-GE bakımından maalesef zayıfdır ve bu nedenle bazı işletmeler zamanla kapılarına kilit vurmaktadırlar. Sanayi kuruluşundan çoğunun patronuna "AR-GE nedir, AR-GE şubeniz var mı?” diye sorsanız, alacağınız cevap “O NE Kİ BİRADER” olur . İzah ederseniz, o zaman da “ O İŞİ BEN YAPIYORUM” olur. Bu ise rekabet ve gelişmenin önündeki en büyük engeldir.
İşin aslı sanayide hep patronun düşündüğü, en büyük AR-GE’cinin patronun olduğu dönemi aşmak gerekiyor artık. Firmalarımızda Ar-GE’ye çok düşük bir pay ayrılmaktadır. Bu giderin tamamı da personel gideridir. Çoğu zaman da Ar-GE’ de çalışan personel ek görevle başka işlerde çalıştırılmaktadır. ilgili ve yetkililer tarafından firma sahiplerine öncelikle şu “AR-GE nedir, ne değildir, ne işe yarar” bunlar anlatılsa galiba daha doğru olacak gibi.
Karadeniz Bölgemizde de AR-GE’ye ayrılan pay yok denecek kadar azdır. Ordu ili genelinde 2015 yılı aralık ayı sonu itibarıyla 14.815 kişinin istihdam edildiği sanayi sicil belgeli577 adet iş yerinde AR-GE birimi bulunan firma sayısı ise sadece 9’dur.1995-2015 yılları arasında Türkiye’de 8549 adet patent tescil edilirken Ordu ili için bu dönemde tescili yapılan patent sayısı sadece 6’dır.(DOKA’nın 2016 yılı raporu) Yani Ordu’daki 600’eyakın firmadan sadece 6 adet patentin tescili, Ordu’da bir bakıma sadece fotokopi sanayiciliği yapıldığı anlamına gelmektedir. Bölgemizde fındık sanayimizin daha da gelişmesi ve pazara yeni mamullerin sunulması için firmaların etkin araştırmalar yapmaları, üniversite, kamu ve özel sektörün bu alandaki işbirliğinin geliştirilmesi ve güçlenmesi için koordineli çalışmaların yapılması şart ve gereklidir.
AR-GE konusunda firmalarımıza en önemli yol gösterici kurum ise üniversitelerimizdir. Üniversitelerimizde yapılan araştırmalar ve geliştirmeler sanayi kuruluşlarımıza yansımadığı gibi sanayi kuruluşlarımızın çabalarından da üniversitelerimiz çoğu zaman habersizdir. Firmalarımız ile üniversitelerimiz işbirliği içerisinde olmalıdır.
En önemlisi ülke olarak çok zayıf durumda olduğumuzu AR-GE ve teknolojik araştırma geliştirme kültürümüzü artırmak gerekiyor. TEKNOFEST bu bakımdan umut ışığı olmuştur.