Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
20.09.2024

2.07.2018

Seçim bitti,artık iş zamanı

Seçim bitti artık zaman iş yapma zamanı. Veya başka bir ifadeyle, artık zaman, rakip filelere yediğimizden daha fazla gol atma zamanı.

Zamanından önce yapılan seçimler her yönden sıkışmış ve stresi had safhaya ulaşmış olan toplumda bir rahatlama sağlamış gibi. Siyasi olarak, toplumsal ilişkilerdeki ve ülke sosyolojik yapısındaki kırılma ve bunun sonucunda meydana gelen gerginlik toplumu çok fazla gerdi. Sonuçlarla beraber gelen bu rahatlamayla toplumda meydana gelen bu stres sanki biraz kalkıyor gibi görünse de muhalefetin kullandığı dile bakılırsa kısa süre sonra tekrar bir gerginlik ortamı bizi beklemekte. Dokuz ay sonra tekrar ülkenin bir seçime gidecek olması bunu bir başka bir nedeni.

Toplumdaki esas stres noktası ise aslında bambaşka. Bilindiği gibi ülkemiz bu seçimlerden sonra bambaşka bir yönetim tarzıyla tanışıyor. Bunun adı, nereden bakarsanız bakın, adına ne derseniz deyin, aslında bir BAŞKANLIK SİSTEMİ. Bu sistemin ne getirip götüreceği toplumda bir merak konusu. Bu nedenle kalkınma sürecinde yeni hükümet yapısının nasıl bir etki yapacağını hepimiz merakla bekliyor ve takip ediyor olacağız. Buradaki en önemli avantajımız yeni sistemdeki seçilen yeni kadroların ülkeyi on altı yıldır idare eden kadrolar olacak olması. Her ne kadar enflasyon, dövizdeki artışlar, cari açıklar, bütçe açıkları gibi ekonomik olarak yeni idarenin önünde önemli sorunlar duruyor olsa da, yeni başkan seçilen sayın Erdoğan’ın ülke yönetimindeki uzun yılların vermiş olduğu tecrübesiyle, önümüzdeki bu zorlu sürece iyimser ve olumlu bakabiliriz. Genel gözlemlere bakılırsa ülke ekonomisinde toplumun beklentisi de iyimser yönde.

Yeni sistemde ekonomi yönetimini ülkenin önemli sorunları bekliyor. Bölgemizin sorunlarını da ülkemizin sorunlarından ayrı ve bağımsız düşünemeyiz. Böyle bakınca Karadenizli fındık, çay, tütün yetiştiren çiftçilerimizin de, Akdenizli narenciye üreten vatandaşlarımızın da, her bölgedeki sanayici ve iş çevrelerimizin de, Hakkâri’deki, Sivas’taki, Ordu’daki, İstanbul’daki esnaf ve tüccarlarımızın da sorunları da beklentileri de aynı. Ekonomide istikrar ve güven.

Önümüzü görelim diyor herkes. Seçim nedeniyle ekonomik göstergelerde ve aktörlerdeki bekleme döneminde oluşan negatif gidişat artık yönünü pozitife çevirmeli. Beklenti de bu yönde. Fındıkçı da, sanayici de, esnaf da, emekli de, memur da istiyor ki enflasyon baskı altına alınsın ve hep tek haneli rakamlarda kalsın. Cari açık pozitif olsun, yani ülke aldığından daha çok satabilsin dışarıya. Veya başka bir deyişle kalesinde gördüğü golden daha fazlasını atabilsin rakip filelere. Aslında çoğu ekonomik sıkıntıların kaynağı da bu sorun. Yani cari açık meselesi. Bunun için de daha çok üretmeliyiz ki dışarıya daha çok satalım. Yeni ekonomi yönetiminin önündeki ana konu bu yönde atılacak yeni adımlar olacaktır.

Büyümede Avrupa’da birinci, Çin ve Hindistan’dan sonra dünyada üçüncülüğü yakalamış olan bir Türkiye’nin karamsar olmasına hiçbir neden yoktur. Bunu fazlasıyla başarabiliriz. Ancak büyümeye odaklanırken sosyal politikaları es geçmek veya az önemsemek toplumdaki gerginlik ve stresi tekrar ve çok kolayca arttırabilir. Ayşe teyze olsun, Mehmet Amca olsun , asgari ücretli olsun , her alandaki işçi memur vatandaşımız olsun , fındıkçısı, karpuzcusu, domatesçisi olsun cari açığa , enflasyona, dövize, borsaya , ihracata , ithalata yani makro ekonomik gidişata bakmaz , cebine giren paraya ve bu paranın alım gücüne bakar . Bu nedenle aslında vatandaşın ekonomiden anladığı da beklediği de budur. Yeni yönetim bu nedenle sosyal politikalara ağırlık vermeli hatta öncelik vermelidir diyoruz.

Piyasa ekonomisinde piyasayı canlı tutmak da gereklidir. Bunun bir yolu yatırımları artırmak olduğu gibi, diğer bir yolu da piyasaya para sürerek onu canlı tutmaktır. Seçim nedeniyle veya başka bir nedenle fark etmez, bayram öncesi emeklilere ödenen bin lira para aslında piyasaya sürülen sıcak nakit paradır. Parayı alan emeklimiz derhal çarşıya pazara çıkmış ve aldığı parayı esnafa, pazara, manava, kasaba, borcuna, evinin bir eksiğine vermiş ve pazara bayram öncesi bir canlılık katmıştır. Esnaf da dükkânına mal almış, o da üreticiyi, imalatçıyı, sanayiciyi desteklemiştir aslında. Yani topyekûn piyasaya kısa süreli bir canlılık gelmiştir. Önümüz Kurban bayramı ve aynı hareket o zaman da olacaktır.

Bu nedenle yeni dönemde yeni kadroların büyük altyapı yatırımlarında yapacağı az miktarda kısıntılarla bütçeden sosyal politikalara, memur, işçi, emekli, çalışan kesimlere biraz daha fazla pay ayrılması, aynı şekilde esnaf, orta ve küçük sanayi dallarını destekleyici önlemler alınması toplumun büyük bir kesimini de rahatlatacaktır. Dokuz ay sonra yapılacak yerel seçimler nedeniyle belki de mevcut yönetimin de tercihi bu yönde olacaktır ki aslında bu doğru da olacaktır. Toplumun gerilen stresini de gerçekte sosyal politikalar azaltır ve alır.