Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
10.11.2024

10.10.2017

ELMALARI ZİYAN EDİYORUZ

“Bir Babayiğit Aranıyor” sözü Türkiye’de yerli otomobil üretimi için bundan birkaç yıl önce Cumhurbaşkanımız tarafından kullanılmıştı biliyorsunuz. Hala aranıyor bu babayiğit. Bir türlü bulunamadı gitti. İnşallah otomotivci bir babayiğidi ülkemiz bulur diye dua ediyoruz ve buradan bir “babayiğit” aradığımı da ben ilan ediyorum şimdi. Ama bu babayiğit başka bir babayiğit. Hem de bulunması bence çok da zor olmayacak bir babayiğit. Kendi bölgemizde arıyorum bu babayiğidi.

Bu babayiğit köylerimizde çürüyen ve ziyan olan meyveleri, elmaları toplayıp meyve suyu yapacak bir sanayici babayiğit. (Hani biraz sermayem olsa ben yapacağım bu babayiğitliği de serde sanayicilik yok, sermaye de yok )

Köylerimizi dolaşıyorum, bir tarafı köy olan eşle dostla insanlarla konuşuyorum. Herkesin bağında bahçesinde mutlaka birkaç tane meyve ağacı var. Özellikle elma hemen hemen köylerimizde, hepimizin bahçelerinde, hem de kocaman kocaman ağaç olarak bol miktarda var. Ama ne yazık ki elmalar yerlerde sergen olmuş. Bazılarımız hayvanlara yediriyor. Çoğu çürüyor. Hele geçen yıl elma ağaçları adeta yıkılıyordu meyveden. Bazılarımız ziyan olmasın diye pekmez yapmaya çalışıyor altında tonlarca odun yakarak, tabiri caizse elmayı kaynata kaynata suyunun posasını çıkarıp güya pekmez diye yemek için. Canan Karatay hocamız da hiç tavsiye etmiyor şu pekmezi. Hatta çok kaynatıldığı için hem meyvenin tüm gıdaları ölüyor hem de kanserojen tehlikesinden bahsediliyor. Gıda uzmanı değilim ama ne söyleyeyim, benim de hiç aklım yatmıyor bu pekmezin faydalı olduğu söylemlerine.

Neyse konumuz pekmez değil, şu ziyan olan elmalar. Pekâlâ, bu meyveler sanayide meyve suyu olarak değerlendirilebilir. “Yerli babayiğit” den beklediğimiz ziyan olan bu meyveleri köylerimizden toplamaları. Hem de köylümüz fındığa alternatif ararken birkaç kuruş da para kazanmış olur. Yazdan bu meyveleri işletmecimiz köyleri dolaşarak ve köylümüzün ayağına giderek araçlarla toplar. Elmalarının toplandığını ve para ettiğini bilen köylümüz de meyveleri gelip alacaklar diye ziyan etmeden toplar, biriktirir, bekletir ve cebine de birkaç kuruş da para girer. Meyve suyu üreticisi sanayici babayiğidimiz de yapacağı depolarda bunları depolayarak yıl boyu meyve suyu için lazım olan meyvelerini depolamış olur. Hem sanayicimiz kazanır, hem köylümüz. Bunu yapacak olan gerek Ordu’muzda gerekse Karadeniz Bölgemizde çokça sanayicimiz var. Çok şükür devletin bir sürü yatırım teşviği de var. Yeter ki istensin, azmedilsin. Böyle olunca da Sanayici yatırımcımızın yapacağı iş, öncelikle köylere göndereceği ve meyveleri köylünün elinden alacağı araçlar temin etmek. Hani sütleri topluyorlar ya, onun gibi. Bu kadar basit. Sonra da depolar yapmak. O da kolay. Çok zor bir iş değil. Sadece soğutma sistemi olacak. Sonra da meyve suyu işleme ve kutulama tesisi. Bir defa sistemi kurduktan sonra artık tıkır tıkır para kazanmak kalıyor geriye Nasıl olsa ham madde sorunu yok. Yalnızca elma suyu olarak değil sirke olarak da değerlendirilebilirler. Pekmezin yanında sirkenin faydaları saymakla bitmiyor. Ağaçlarda elmalar çok olduğunda bir kısmı tam olgunlaşmadan yere dökülmekte. Bunlar da pekâlâ sirke olarak değerlendirilebilir. İster meyve suyu ister sirke üretimi için olsun köylerimiz elmalarla dolu.

Köylümüze gelince, elmalarının alınacağını bildiği için bahçesinde ziyan olan elmaları kıymete binecek. Hatta yenilerini dikecek. Nasıl olsa bizim elma ağaçları öyle Amasya’da falan olduğu gibi kısa bodur falan da değil, koskocaman ağaçlar. Birkaç tane ağaçtan ton işi elma alınabiliyor. Kim bilir fındığı kesip elma ağacı bile diken olacaktır. Hem de işsiz insanlarımız için bir iş kapısı daha açılmış olacaktır.

Yatırım için “başka ne yapabilirim” diye düşünen Karadenizli, Ordulu “babayiğit bir kaplan” bulunur da, şu köylerimizdeki gani meyveler da ziyan olmaz inşallah…

Ancak geçmişte bu maksatla Amasya’dan bir işletmecinin köylerimize gelmiş olduğunu ancak elmanın tonuna 150 tl, yani kilosu 15 kuruş gibi komik rakamlarla köylünün elinden elmaları toplamak istemiş bu akıllı! İşletmecimiz. Böyle yok pahasına köylünün mahsulünü almaya çalışırsanız elbette olmaz bu iş. Köylünün malının değerini verirseniz bu işi yaparsınız yoksa olmaz sevgili babayiğit kardeşim, zaten işin babayiğitliği de burada.