23.11.2020
‘’En gelişkin doğrudan demokrasi’’ olarak tanımlanan ABD, en anti- demokratik yöntemle yeni başkanı‘nı seçerken, 13.9 milyar $ seçim kampanyası harcaması yaparak ABD tarihinin en ‘’ pahalı ‘’ seçimi yaşandı.600 milyon seçmenli Hindistan oyları 3
‘’En gelişkin doğrudan demokrasi’’ olarak tanımlanan ABD, en anti- demokratik yöntemle yeni başkanı‘nı seçerken, 13.9 milyar $ seçim kampanyası harcaması yaparak ABD tarihinin en ‘’ pahalı ‘’ seçimi yaşandı.600 milyon seçmenli Hindistan oyları 3 gün içinde sayarken, 143 milyon seçmenli ABD ‘de oy sayımı halen bitmiş değil.
328 milyon nüfuslu bu ülkede, oy kullanan ABD yurttaşının oylamasına ‘’popüler oylama ‘’ adı veriliyor.ABD Başkanı bu oylamayla seçilmedi,50 eyaletten seçilen 538 delegeden yeter sayı olan 270 oyu alan J. Biden ABD Başkanı oldu.Trump, son 40 yılda 2. dönem için seçilemeyen ilk başkan unvanını kazandı ( 1984’de Reagen 525 delege çıkarmıştı ).
Kim nerede kazandı ?
Trump, yenik ve umutsuz ABD ‘linin coğrafyasında oy aldı. Kuzeyden güneye, Dakota’dan, Teksas 6 ve Iowa ‘dan Louisiana ‘ya 4 toplam 10 eyalet ‘’banko’’ ona oy verdi. Florida’nın yerleşik Küba’lı göçmenleri ‘’komünizm gelecek‘’ korkusuyla Trump’a yöneldi. Onların ‘’aşağıya itlmiş azınlıklar ‘’ olarak, % 90 oranda Trump’ın arkasında durması nedenini irdelemek gerekiyor. Tabii, petrol zengini Teksas ve Alaska tercihlerini değiştirmedi, fosil enerji yanlısı Trump ‘ın yanında durdu.
Biden, zengin batı yakası ( örnek Kaliforniya ) ve zengin doğu yakasında ( örnek New York ) seçim aldı. Denebilir ki, ABD ‘nin her 2 yakasının tamamı Biden‘dan yana idi.
ABD‘de ‘’ rust belt ‘’ adıyla bilinen ‘’ çürümüş, posası çıkmış ‘’ olarak tanınan ülkenin orta batısında kümelenen 12 eyaletinin çoğunda ( Örnek:Michigan ) Biden başarılı oldu . Ancak görülüyor ki, Biden Trump’dan ‘’ oy çalmadı ‘’, aldığı oylar seçime mektupla katılanların oylarıydı.
Greenwish Üni.’den Prof. Mehmet Uğur ‘un işaret ettiği gibi, ABD ‘nin ilerici koalisyonu sayılan CPDA ve DDC gibi örgütlerin seçim sonucunda büyük emeği oldu. Keza, siyahi ABD ‘lşlerim öldürülmesinden sonra hak arayan yanlıların gösteri ve çıkışları da Biden‘in oyları üstünde etkiliydi.
İşin bir de aması var...
Oyların % 52-47 şeklinde ayırımı, ABD’de keskinleşen bir bölünmenin açık işareti. Oy kullanabilecek seçmenin üçte birinin sandığa gitmemesi ise ‘’yarınlarından yana umutsuz’’ olduğunun işareti olarak kabul edilmeli.
Bu oy dağılımı ‘’ milliyetçilik ve muhafazakarlık ‘’ karışımından oluşan Trumpizm ‘in artık ABD ‘nin ülke içine iyi sinmiş bir ideolojisi olduğunun göstergesi sayılmalı.
Popülüzmin etkili aracı olan ‘’ korku salmak ‘’ para etti. Latin ve Küba göçmenleri onları her dönem taciz etmiş bir kişi olan Trump’a oy verdi. Adeta ‘’Stockholm Sendromu ‘’ çalıştı.
ABD Dış İlişkiler Konseyi ‘nin etkili üyesi R Haass’ın sözleriyle ABD ‘’ Tek Amerika / İki Ülke ‘’ şeklinde ‘’ iki cepheye bölünmüş ülke ‘’ gerçeğiyle içiçe yaşayacak, burası kesin...
‘’ABD Başkanı olan ABD’nin Renklerini Yansıtır ‘’ diyen inanç kanımca artık tarihe gömüldü.
46.Başkan olan Biden‘in seçimden hemen sonra ‘’ Bu görevi bir dönem yapacağım, sonrasında devredeceğim‘’demesi,yeni bir demokratik gelenek oluşumu için anlamlıydı.
Oğlunun kanser tedavisi için gerekli parayı borç alan Biden‘la, vergi ödememekle öğünen multi- milyoner Trump arasındaki seçimde Biden ‘in kazanmasını, dünya genelinde ‘’ demokrasi umudu ‘’ nun korunmasında bir ‘’ çoban yıldızı ‘’ olarak kabul ediyorum.