8.02.2021
Kuzey Kıbrıs’ta ( KKTC ) 88 bilinçli insanın yaşama geçirdiği ‘’UNİCAP Enterprise ‘’ ( United Capital’ın kısaltılmışı) adlı sosyal gelişim projesinin öyküsünü paylaşmak istiyorum sizlerle...
Kuzey Kıbrıs’ta ( KKTC ) 88 bilinçli insanın yaşama geçirdiği ‘’UNİCAP Enterprise ‘’ ( United Capital’ın kısaltılmışı) adlı sosyal gelişim projesinin öyküsünü paylaşmak istiyorum sizlerle...
2016‘da 3 kişinin ateşlediği oluşumun ilk çekirdek adı ‘’ Birlikte Yapabiliriz Grubu ‘’.
Bu Grup, yatırımın konusu ve sermayenin oluşumundan bence çok daha önemli olan bir sosyolojik saptamayı şöylece yapıyorlar :
- 1974 sonrası Kuzey Kıbrıs‘daki taşınmaz malların dağıtımı kardeşi kardeşe, babayı evlada düşürdü. Aile içi kavgalar , kaçınılmaz bir güvensizlik dalgası yarattı,bu da bir bireyselleşmeyi beraberinde getirdi,ortaklık bilinci ortadan kalktı.Oysa Kıbrıs‘ın ekonomik tarihinde ortaklık bilincinin öne çıktığı çok güçlü bir kooperatifçilik hareketi vardı.
3 kurucu, 44 ortağa ulaşınca,Kuzey Kıbrıs’da özel sektör için ‘’ örnek olay ‘’, kamu kesimi için ‘’yönetsel bir model ‘’yaratacak bir yatırım için ‘’çalışma grupları‘’ oluşturuluyor.
İki dal öncelikli olarak ortaya çıkıyor:
1.Öncelik :Gıda alanında sağlıklı üretim yapacak örnek bir işletme kurmak.
2.Öncelik:Ortak yaşam alanı sağlayacak Yaşam Evleri oluşturmak.
UNİCAP genel kurulunda birinci öncelik kabul görüyor.‘’Toplum için örnek olacak 20 dekarlık alanda teknolojik bir sera kurma ‘’ kararı alınıyor.
Aralık 2016’da 44 ortak-insan sayısı, kısa sürede 88 ortağa ulaşıyor.
Katılımcı-ortaklar, toplumun tüm kesim ve mesleklerini temsil eden bir toplumsal renklilik oluşturuyor.
Dikkat çekici olan, bu ortaklık oluşturma hali para karşılığı oluşan paydaşlık değil. Kısaca ‘’edilgen bir ortaklık ‘’yok. Ortak olmak bir ‘’kendinden verme‘’ projesi.Kamu görevi kabulündeki koşulları sahip olduğunu kanıtlayan her paydaş adayı, ‘’Ben bu oluşuma ne katacağım?‘’ mülakatından geçmiş ve geçiyor.
Örneğin, bir paydaş, evini tahsis etmiş, şirket merkezi halen burası...
UNİCAP yola çıkarken, dünya örneklerini mercek altına alıyor.
Türkiye’nin iyi niyetli, ama sonuçsuz kalan, sayısını 350 olarak kestirdiğimiz ,elek üstünde sadece 3 ‘nün kaldığı ‘’işçi şirketleri‘’nin deneyi çok öğretici olmuş: ‘’Kurumsal Sürdürülebilirlik‘’hedeflenmiş.Çünkü başlangıçtaki iyi niyet,ortak çalışma ilkelerine dönüşmezse, kaosun kaçınılmaz olacağını herkes biliyor.
Sermaye oluşumunun iyi bir aritmetiği var : A tipi hisse beheri 40.000 TL ve isme yazılı. 40 oy hakkı var. A tipi hisselik pay için ‘’altın hisse‘’ demek mümkün, onlar buna ‘’ senato üyeliği ‘’ diyorlar. B tipi hisse 5.000-10.000 TL arasında, 1 oy hakkı var. C tipi hisse 5.000 TL , oyu yok, sadece kâr payı alıyor.
Hiç bir ortak % 5 ‘ten fazla pay sahibi olamıyor.
Bu çok katmanlı ortaklık yapısı üstünde şirketin işleyişi saydam.
Şöyle ki : Genel kurulun seçtiği yönetim kurulu 7 kişi. İçlerinden 2 kişi icra yönetimini oluşturuyor. Ama her iki yönetim erki ‘’son sözü ‘’ söyleyen organlar değil. Alımlar için bir 7 ortaklı bir ‘’ İhale Komisyonu ‘’ ,hesap akışını denetleyen 3 ortaklı ‘’ Mali İşler Komisyonu ‘’ var. Herkes birbirinden zincirleme sorumlu ve böylece öz-yönetim ( otogestion ilkesi ) gerçekleşiyor. Her şey , her an denetlenir durumda.
Haftada bir yapılan yönetim kurulu toplantısı tüm ortaklara açık.
UNİCAP‘ın ‘’İyi Tarım Uygulaması‘’nı Lefke-Güneşköy’deki yatırım alanında bize gezdiren iktisatçı Hasan Başoğlu özenle organik sözünü kullanmaktan kaçınıyor,kanımca da haklı...
Üretilen domates şu an piyasada satılıyor. Topraksız alanda yapılan tarımda ilaç yok, pestisit yok,bütün bu eylemi işi ‘’hamarat arılar ‘’ yapıyor.
Ürünün ihracı yakın günlerde Güney Kıbrıs ‘a ,Türkiye’ye ve hatta orta doğu coğrafyasına mümkün gözüküyor. Ellerindeki GAP Belgesi dünyada her yere ihracat yapma hakkını veriyor.
Güneş enerjisine geçiş ve atık suyun depolanması kararı bu teknolojik yatırımın tamamlayıcıları olacak.
2023’te bu yatırım 20 dekara ulaşılacak. Bu tarımsal alan ‘’başabaş noktası‘’nı yakalayacak kıvam sayı. En geç 2029‘da kârlılık noktası oluşacak.
Bu proje sonuçta kârlılığın ilk ve temel hedef olmadığı, sosyal sorumluluk ilkesinin ise belirleyici olduğu bir örnek.Ama altını çizeyim: Kârlılık mutlaka aranıyor, yoksa işin varlık nedeni ortadan kalkar ve kurucu ortaklar bunu çok iyi biliyor.
Bu nedenle olacak, insanlarla bilgi ve deney paylaşmak için ‘’gönüllü danışmanlık hizmeti’’ veriliyor.
UNİCAP’ın oluşumuna çok emek verdiğini anladığım kurucularından Zeren Mungan, Kıbrıs Genç TV ‘deki 22 Ocak kaydından dinledim, şunu vurguluyor :
-UNİCAP,ülkenin umut veren bir hikayesidir ...
Bense eklemek isterim :
Salt umut veren değil, dönüşüm yaratan bir projesi...
Bu türden örnekler iktisat teorisinde bir 3. yol olarak ‘’ Dayanışma Ekonomisi‘’ olarak adlandırılıyor. Dr. Aslıhan Aykaç‘ın bu isimle Metis yayınlarınca yayınlanmış bir çalışması var.
İspanya’daki Mondragon 80.000 ortak, 98 kooperatif , buna bağlı 257 işletme ve 75 yıllık geçmişle dünyada ‘’ dayanışma ekonomisi ‘’ için en iyi örnek.
Görünen o ki,kapitalizmin sonu gelmez ve sıklaşan devrevi krizleri, dünyada yeni yeni uygulamalar ortaya çıkardı ve çıkaracak da...
Davos-2021 bile ‘’ Kapitalizmi Yeniden Tasarımlamak ‘’ konusunu ana tema yapıyorsa, bilelim ki ortada bir sorun ve sonrasında bir arayış var.
Şirket kapitalizasyon değerinin bir gecede tırmandığı ya da tersine inişe geçtiği ‘’ kumarhane tipi kapitalizm ‘’ ile 2050 yılında 9.7 milyar insana ulaşacak insanlığı feraha çıkarmamız mümkün değil...
Yoksa yanılıyor muyum ? (km/6.02.’21)
-----------------
*Beni bu anlamlı olay ile buluşturan Dr.Okan Dağlı‘ya aziz teşekkürlerimle...