30.10.2014
DEVLET MADENİ DENETLİYOR, CEZAYI KESİYOR,
PARAYI ALIYOR, NOKSANI TAKİP ETMİYOR, SONRA ÖLÜMLERE NEDEN OLUYOR..
AHALİSİ DE SUSUYOR..ŞEYTAN MİSALİ..
Devlet dediğin, hükümettir. Hükümet dediğin, hükmünü yerine getirendir. Ama her yerde.. Sadece cezayı kesip, parayı alıp, yan gelip yatıp "iş tamam" diyen değildir. Böyle yapıp, ölümlere de neden olmayandır. Ama bizde tam tersidir. Parayı alır, gerisine karışmaz. Kim ölür, kim kalır.. Maden çökene kadar bekler, madenci ölene kadar hepten bekler..
*
Nasıl mı?
*
Tarih; 13 Mayıs 2014..
Yer; Soma.. Sonuç; 301maden işçisi hayatını kaybetti.
Tarih; 28 Ekim 2014..
Yer;Ermenek.. Sonuç; inşallah 18 işçinin ölümü haberini almayız..
*
Aradan geçen zaman 178 gün.. Yani bir yılın yarısı bile değil..
*
Gelinen nokta:
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Ermenek'de konuştu: "Ermenek de ki maden ocağı bu yılın Şubat ve Haziran aylarında denetlenmiş. Haziran'da 8 eksik tespit edilip, para cezası kesilip, eksiklerin giderilmesi istenmiş."
Sonuç itibariyle; para cezası tahsil edilip devletin kasasına konmuştur. Ama, Bakan'ın "eksikler" dediklerinin giderilip-giderilmediğine ise hiç bakılmamış ve 18 işçi madene gömülmüştür.
*
Durumun tarifini, madende kalan 2 çocuğunu bekleyen baba yapıyor:
-" Varsa koltuk, varsa para hesabı..."
*
Doğru değil mi?
Bunca yaşananlara rağmen, hesap vermesi gerekenlerden koltuğunu kaybeden, parası azalan bir sorumlu var mı? Gördünüz mü?
*
Pardon, Türkiye'de değil ama Dünya da vardı!
Orta Afrika ülkelerinden birinde geçenlerdeki maden kazasında hayatını kaybeden 2 işçi yüzünden ilgili bakan istifa etmişti!..
*
Gerçi, söz konusu ölüm olduğunda sadece madenlere değil, bu ülkenin her yanına bakmak lazım. Bakınca da, ölümün bin bir çeşidine rastlamamak mümkün mü? Rastlayanları bilemem ama, görmeyenler çok.. "Bin bir gece masallarını" yaşadıkları için, başka türlü bin bir görmüyorlar da onun için olsa gerek!
Ya da, hemen her konuda burnunun dibini göremedikleri için bu ülkeye yaşatmadıkları menem kalmayanlar, "yola çıkan" felaketi nasıl görsünler ki?
*
Ünlü düşünür Albert Camus'un "Bir ülkeyi tanımak için, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın" uyarısını "ölümün bin bir türü adına" bir kere daha hatırlatmama müsade ediniz..
Tabii, ölüm umurunda olanlara! Yapılan her amelde, yaşanan her olayda sorumluluğunun ne olduğuna, hesabı nasıl vereceğine;
"Allah'ın Kitap'ına değil de, milletin önüne konan sandığa" bakarak vereceğine sananlara değil!..
*
Evet, devlet adına görev üstlenenler tepeden tırnağa kadar sorumluluklarını yerine getiriyorlar! Madenleri denetliyorlar.. Para cezası kesip hemen alıyorlar. Ama, kaza ihtimalini asgariye indirecek tedbirlerin alınıp-alınmadığını kontrol etmeden, "Canı veren de alan da Allah" hesabıyla ölümlere "kader" diyerek seyirci kalıyorlar.
*
Bu ülkenin ahalisi de bunları, bu yanlışları, haksızlıkları görüyor, ama sadece seyrediyor, susuyorlar.
Hem de; "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" hadisine örnek teşkil edecek kadar!..