Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
10.11.2024

30.12.2018

İHRACAT; “İKİ İLERİ BİR GERİ” İLE OLMAZ!

Tanınırlığı Karadeniz Teknik Üniversitesi ile olsa da bugün Beykent Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapan Prof. Dr. Ahmet Ulusoy Yenişafak Gazetesi’ndeki “Tek çıkış yolu ihracat” başlıklı yazıyı kaleme almıştı. Ve de bu işin de “iki ileri bir geri” şekliyle olamayacağını ileri sürdü. Sürdü sürmesine de, yakın gelecekte, “iki geri bir ileri” şekline dönüşmesi de muhtemel olan ekonomideki gidişata bakınca, “iki ileri bir geriye” bile razı hale geleceğiz sanırım!

25’inci dönem milletvekilliği için AK Parti’den aday adaylığı da bulunan Prof. Dr. Ulusoy,

“Uygulanan yeni ekonomi programın da enflasyonun büyümeye tercih edildiğini görmekteyiz” de dediği yazısından iki paragrafı, son yıllarda “iki geri bir ileri” şekliyle yol alır hale döndüğü de artık ciddi ciddi ifade edilen ekonomideki durumun tahlili için sütunlarımıza taşıdık. Tamamı Yenişafak’ın web sayfasından okunabilir.

“…Enflasyonun aşağıya çekilmesi için uygulamaya konulan daraltıcı maliye ve para politikalarının ekonomik büyümeyi azaltması öngörülmektedir. Büyümenin azalması yüksek nitelendirilebilecek seviyede seyreden işsizliğin daha da artması anlamına gelmektedir.”

“…Türkiye’nin dış ticaret açıkları sadece krizlere girdiği dönemlerde kapanmıştır. Bu kısır döngüyü kırmak, dış ticaret açığı veren üretim yapısından kurtulmak, ara ve yatırım mallarını içerde ikame eden (kurlardaki aşırı artıştan yararlanılabilir) bir yapıyı dönüştürmek gerekiyor. Bu dönüşümü yapamadığımız sürece iki ileri bir geri giden, istikrarsız, borç biriktiren, dışa bağımlı, kırılgan, sürekli siyaset malzemesi yapılan ve ülke refahının önünde en önemli engeli teşkil eden bir kronik yapı devam edecektir.”

İNSANIN TEK AYRICALIĞI İRADEDİR.

İki de bir “İnsanın tek özelliği akıldır” denilmiyor mu?

“Böyle bir saçmalık olur mu?” diye söylenip duruyorum!

Çünkü; insanın ayrıcalığı, beyin ve akla sahip olması ile değildir!

Neden mi?

Küçük veya büyük, beyin tüm yaratıklarda vardır.

Az veya çok, beyni olan yaratıkların (hayvanlar ve insanlar) tümünde akıl vardır.

Peki öyle ise, Allah’ın “insan” diye yaratıp, “kul” diye sınıfladıkların ayrıcalığı nedir?

Sadece; “iradedir.”

Onun da, yani iradenin “külli” olanı Allah’a, “cüzi” olanı ise kula aittir.

O zaman, insan olmanın tarifini kullanılan ve kullanılmayan “irade” üzerinden yapmaktan başka doğru yoktur.

İNKÂR VE KİBİR BİTMEDEN…

Bu bunalımın tek nedeni var: Ekonomik cehalet ve milli kibir. Sorumlusu hepimiziz. Hemen her aklı başında ekonomistin gördüğü, ama çoğunun söylemeye cesaret edemediği kötü gidişatı öğrenmeye tenezzül etmedik.

Türkiye hiç bir saldırı altında değil. Tek saldırı, medya tarafından yürütülen ve hedefi beynimizi iğfal edip bizi parti propagandası dışında her şeyi inkâra cesaretlendiren akıldışılık kampanyası.

Söyleyecek şeyi olanlar susturuldu. Onlara kulak verecek tüm platformlar kapatıldı.

Bu inkâr ve kibir bitmeden de düze çıkmak söz konusu olamaz.

Atilla Yeşilada

KISSADAN HİSSE…

İktisat hocasının, öğrencilerine ilk dersteki sözleri:

“Arkadaşlar, iktisat üçe ayrılır:

Ticaret, siyaset ve savaş.

* Bir milyon dolara kadar para kazanmak isteyenler ticaret,

* Bir milyar dolara kadar para kazanmak isteyenler siyaset,

* Daha çok kazanmak isteyenler savaş yaparlar!”