13.01.2019
Böyle demeyin! Burası Türkiye ise her şey olur! Çoğunlukla da yanlış adına olur!
Hiç uzatmaya, evelemeye gevelemeye gerek yok. Bu ülkeye tek kuruş ithal girdisi olmadan, en fazla döviz kazandıran fındıkta özellikle üretim noktasında yaşadıklarımız ortada…
Her geçen yıl azalan fındık üretimi; bir ara yıllık 3 milyar dolar sınırına dayanan ihracatın 2 milyar dolarların altına inmesi, buna rağmen lazım olanların tam olarak yapılamaması, ya da yanlış yapılması…
Bunlardan biri de hiç şüphesiz 2008den sonra fındıkta uygulanmaya başlanan serbest piyasa sistemi ve bu sistem içinde üreticinin alan bazlı desteklenmesidir.
Öncelikle temelde fındığın, ürün değil de alan bazlı desteklenmesinin yanlış olduğunu söylemem lazım. Çünkü gelişmiş ülkelerde bu ürün baz alınarak yapılıyor!
Ama, Türkiye gelişmiş değil, bana göre bu kafa ile gidişata baktığımda gelişmekte olan ülke bile olmadığı için, doğru işler öyle veya böyle yanlış hale getiriliyor. Alan bazlı desteklemede de olduğu gibi.
Ülkenin, Karadenizin, illa da, fındığın ana üretim yöresi olarak kabul edilen Ordunun Ünye ilçesinin doğusunda kalan kesimde, yani neredeyse fındığa alternatifin yaratılamadığı kesimde sosyo-ekonomik gerçekleri göz önüne getirdiğinizde alan bazlı desteğin tamamen yanlış olduğunu söyleyebilir miyiz? Asla!
İşte geçen hafta sadece kendisinin değil, yedi ceddinin de işi, aşı, uğraşı fındık olmuş, Ordulu işadamı Cem Şenocak, Sılaya değil, gurbete diyerek çok büyük bir yanlışa parmak basmıştır.
Sayın Şenocakın Alan bazlı destek bahçesine girsin girmesin, fındık üretsin üretmesin, ister İstanbul, ister Ankara, hatta Amerikada, yetmez Fizanda olsun. Futbolcu, avukat, doktor olsun, herkese veriliyor. Fındığı toplamadan toplamaya hatırlayan gurbetteki de aynı parayı alıyor.
Yüzde 70-80 bayırlarda fındıkla yatıp onunla kalkanlara da, yani sıladakilere de aynı para veriliyor. Bu doğru değildir diyerek kamuoyu ile paylaştığı gerçekler ve yaptığı öneriler doğrultusunda yapılması gerekenler var.
Çünkü, devletin hüsnüniyetle yaptığı bu destekleme maalesef iyi kullanılmamıştır. Genel anlamda doğrudan verim ve kaliteyi arttırmayı hedefleyen bu uygulama, aynı zamanda dolaylı olarak köyden kentlere göçü de önlemek için, toprağını seven Karadenizliyi yerinde geçimini sağlayacak şekilde tutmayı da hedeflemişti.
İşte Cem Şenocakın dikkat çekip, sistemin düzenleme yapılarak işe yarar hale gelmesi için yaptığı öneriler bu hesabın üzerine kurulmuştur.
Sayın Şenocak gibi sektörü sadece fındık fiyatı üzerinden değerlendirmeyen ve mensubiyet duygusu yüksek çok kişinin öneriler yapmakla kalmayıp, her alanda çaba gösterdiğini de biliyoruz.
Ama doğruyu bilmek yetmez. Uygulamadıktan sonra beş para etmez dersem yanlış mı olur?
Onun için herkesin, özellikle de söz konusu fındık olduğunda mangalda kül, kimseye de söz bırakmayanlar başta olmak üzere sektörün cümlesinin fındıkta yapması gerekenler vardır. Bunun için fındığı ve desteklemeleri gurbete gönderme yerine, sılasında çözmek için çaba sarf eylemelidirler.
Fındık olmaz ise Doğu Karadenizin halinin nice olacağını iyi düşünüp anlamalıdırlar.
Ve de sektörü bir bütün kabul ederek, Ziya Paşanın; Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz gerçeği ile hareket etmelidirler.
Yoksa, bu kafa ile, böyle gider ise sonucun hiç de iyi olmadığını anlamak için kahin olmaya gerek yok. Çünkü, gerçek, Musa Eroğlunun türkülerle çağırdığı gibi; Aşağıdan yukarıdan yolun sonu görünüyor!