2.08.2014
Son din olarak indirilmiş ve "Allah indinde din İslâmdır" ayeti ile tek din olarak kabullenilmesi emir buyrulmuş İslâm'ın, ümmetinin içeride ve dışarıda, kısacası bir cümle alemde düştüğü, düşürüldüğü hallere bakın. Son günlerde olup-bitenlere, yazılan-söylenenlere akıl ile göz atın.
Sonra, "Niye böyle oldu? Neden böyle olduk?" sorusuna cevap arayın. Ben en iyi cevabın "Böyle Müslüman'a su bile haram" kıssasında olduğunu düşünüyorum. Tabii, kıssadan hisse almasını bilecek kadar aklını kullanabilen, insan olanlar için! Türkiye örneğinde,Türk siyasetinde çıkarları için "haramı bile helâl kılanlara" kanmadan, biat etmeden Allah'a kul olmayı becerebilenler için..
Buyurum kıssaya..
*
Bir zamanlar Bursada kendi halinde bir vatandaş, Arap Şükrü muhitinde bir çeşme yaptırmış, üzerine de bir kitabe eklemiş: - Her kula helal, Müslümana haram.
Kitabeyi okuyan bazı kişiler, bozulup, vaziyeti Kadıya şikayet etmişler. Adamı yakalatıp huzuruna getirten Kadı Efendi, öfke ile gürlemiş:
-Bu nasıl fitnedir, dini İslâm, ahalisi Müslüman olan koca bir şehirde sen kalk, hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslümana yasakla. Olacak iş midir bu? Nedir sebebi, aklını mı yitirdin be adam? Adam, boynunu büküp cevap vermiş: - Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin ispat ister, delil şarttır.
Kadı Efendi, iyice küplere binmiş: - Ne delili, ne ispatı be zındık? Sen alanen fitne çıkardın, Müslüman ahalinin huzurunu kaçırdın, katlin vâciptir. Bir yandan da merak edip sormuş:
-Peki sebebin ne imiş bakalım bre adam.
- Sebebini bir tek Padişahımıza söylerim. * * * Adam karga tulumba saraya götürülüp Padişahın huzuruna çıkarılmış. Padişah merakla sormuş: - De bakalım. Bu nasıl iştir ki, hem çeşme yaparsın, hem de Müslümana haram yazarsın?
- Delilim vardır efendimiz, lâkin ispat ister.
- Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?
- O zaman boynum kıldan incedir .
- Eeee?
- Sultanım, herhangi bir havradan bir hahamı tutuklatın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak? Zaptiyeler, bir hahamı yakalayıp götürmüşler. Olayı duyan bütün Museviler hemen sarayın kapısına akın edip, bağırıp çağırmaya başlamışlar: - Hahamımız masumdur, ne gerekirse deyin yapalım, isterseniz ağırlığınca altın ödeyelim.
Bir hafta geçince haham serbest bırakılmış.
Adam, Padişahın huzurunda diz vurmuş: - Efendimiz, bu defa aynı işi, herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız. Zaptiyeler, aynı şekilde bir papazı derdest edip yaka paça götürmüşler. Bu sefer, olayı öğrenen bütün Hristiyanlar sarayın kapısına yığılmışlar: - Papazımız masumdur, onu bırakın bizi alın. Bir hafta sonra papaz da serbest bırakılmış.
Adam, yeniden Padişahın huzuruna çıkmış: - Son bir isteğim daha var zat-ı alinizden. Payitahtımızın en sevilen, en sözü dinlenilen, en itimat edilen âlimini aldırınız camiden. Zaptiyeler, bu kez Ulu Câminin yaşlı imamını tam da Cuma hutbesinin ortasında alıp, yaka-paça götürmüşler. Bir Allahın kulu çıkıp da,Ne yapıyorsunuz, hiç olmazsa namaz bitene kadar bekleseydinizdiye tek kelâm etmemiş.
Aradan bir hafta geçmiş, Nerede bu imam, nicedir hali?diye ne gelen olmuş ne de giden. * * *
Yaşlı imamın yerine aptal ve ne konuştuğunu bilmeyen cahil bir kişi tâyin edilmiş, ama ahali halinden gayet memnunmuş.
Derken, yaşlı imam hakkında söylentiler dolaşmaya başlamış: - Tüüüh, biz de onu yıllarca adam zannetmiş, hoca bellemiştik.
- Kimbilir ne halt etti de öyle yaka-paça tutup camiden götürdüler.
- Vaah vaaah, acırım arkasında kıldığım onca namazlara.
- Sorma kardeş, sorma... Kadının aracılığı ile olup bitenleri takip eden Padişah, bir hafta sonra adamı huzuruna almış: - Peki, ne olacak şimdi?
- Hocadan özür dileyip helallik alın efendim. Padişah, huzuruna çıkarılan yaşlı hocanın elini öpüp helallik almaya çalışırken, adam sormuş: - Ey ulu hünkarım, şimdi siz irade buyurunuz lûtfen, böyle Müslümanlara su helâl edilir mi?
Padişah acı acı gülümsemiş: - Ne suyu breee!.. Hava bile haram, hava bile!..