Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
10.11.2024

1.08.2021

 FINDIĞI 3 DOLARA  MAL ETMEK, NE DEMEK?

Amerika’nın randımanını 50’ye yaklaştırırken, kilosunu 1 dolara (yaklaşık 9 TL’ye) mal eyle fındığın Türkiye’deki maliyetini 26 TL’ye (3 dolara) kadar çıkaranların hesabını anlamakta, aklı ile alay etmeyen insanların sıkıntı çekmemesi mümkün müdür? Hele

Yani, demek istiyorum ki, ortada bir kilosu için 26, hatta 30 liranın üzerinde para harcanmış bir fındık söz konusu değil.

Şayet denildiği kadar harcanmış, emek verilmiş olunsa idi, Tarım ve Orman Bakanlığı Komisyonu tarafından yapılan tahminlerde genel ortalamanın Doğu Karadeniz’de 100 kilonun çok altında, hatta bazı yerlerde 50-60 kilo olduğu gerçeği ile karşılaşmak olur mu idi?

Yani, bakımı budamaya yapıldı. Hastalık ve zararlılara karşı mücadele edildi. Kuraklık da bahçeler sulandı.

Kısacası toplamadan toplamaya değil de, fındık bahçesine yılda 130-140 GÜN girilerek emek verildi. Kiloda maliyeti 26 lirayı bulacak kadar harcama yapıldı ama, verim de, kalitede artmadı, rekolte düşük oldu!

Öyle mi?

Sonra da az olmanın mazereti için “Allah vermedi” olacak he mi?

Öyle değil! Hiç ama hiç öyle değil!

Kul emek vermedi. Allah da neyi hak ediyor ise onu verdi.

Fındığa emek verme harcamayı da tüm insan işlerinde olduğu gibi; “tedbir-tevekkül” ikilemine, yani “Sen gerekeni yap, sonra Allah’a bırak”  doğrusu ile harekete bırakmak gerektiği bilinmiyor mu?

Bilmeyenler hatırlatalım.

Cenab-ı Allah, Nisa Suresi 79’uncu Ayet de öyle buyuruyor: “Sana gelen iyilik Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise senden, nefsindendir.”

Yani, yok öyle işler yolunda gidince kerameti kendinde görmek, gitmeyince de faturayı başka yerlere kesmek!

Hele hele, hiç birini yapmadan, tek kuruş harcamadan, emek vermeden önüne kağıt alıp, masa başında hesap yaparak maliyeti arttırmak…

 

AZ OLUNCA MUBAH, ÇOK OLUNCA GÜNAH!

Sürekli tekrarlıyorum: “En kötü gerçek, en güzel yalandan iyidir.”

Ama birileri, “Gerçek benim işime gelmiyor, benim düşüncelerime ve hedeflerime hizmet etmiyor ise asla yalandan iyi olamaz”ın peşine takılıp gidiyorlar!

Bunun için de başkalarına haram kıldıklarını, kendilerine helâl sayıyorlar.

Örneğin, son günlerin gündemdeki konusu fındık rekoltesi tartışmalarında olduğu gibi!

Nasıl mı?

Mesela fındıkta rekolteyi yüksek göstermenin fiyatı düşürmek için uygulanan suni bir oyun olduğunu söyleyenler var.

Ama kendilerinin de rekolteyi düşük gösterip, fiyatı yükseltmenin peşinde olduklarının galiba farkında değiller!

Yani, diyelim ki her iki şekilde de ortada bir aldatmacaya teşebbüs olayı var!

Ancak birileri bu işin mantığını “aldatma benim hedeflerime hizmet edince mubah” demeye getiriyorlar.

Bir anlamda riyakârlığa benzeyen böylesi durumda her halükârda gerçek inkâr edilmiş olmuyor mu?

Haa! “Ben edersem iyi, başkası yaparsa kötü” deyip de; “Az olursa mubah, çok olursa günah mı sayacağız!”

 

 

ETİKETLER; Karadeniz Ekonomi