Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
10.11.2024

17.05.2020

TMO fındık piyasasında ne amaçlıyor?

TMO Mayıs ayı fındık satış fiyatını 24.-TL’ye çektiği için yapılan eleştirilere 11 Mayıs 2020 tarihli bir basın açıklaması ile cevap verdi.

Yapılan açıklamada, sezon öncesi ilan edilen alım fiyatlarının, piyasa fiyatlarının belirli bir düzeyin altına düşmesini önlemek için belirlenen referans fiyatlar olduğu, TMO’nun kooperatif, birlik veya üretici örgütü değil, kendine ait sermayesiyle alım, satış, ithalat ve ihracat faaliyetleri yürüterek üretici ve tüketici arasında denge sağlayan, piyasaları düzenleyen bir İktisadi Devlet Teşekkülü olduğu ve bağlı bulunduğu kanun gereği, kar payı ödeme veya zarar edildiğinde zararın üreticiden tahsil edilmesinin söz konusu olmadığı deklare edilmiş.

İşin aslı bu basın açıklaması herkese had bildiriyor gibi geldi. Ben fındığı alırım, satarım, ihraç ederim, ithal ederim, kar ederim, zarar ederim minvalinde bir açıklama gibi… Zannederim Devlet büyüklerimizin bu açıklamadan haberleri yok…

Öyle ya bizim bildiğimiz, ülkemiz ihracata dayalı bir ekonomik kalkınma modeli izlemekte, yetkililer tarafından her fırsatta ifade edildiği gibi de serbest piyasa kuralları geçerli bulunmaktadır.

Tabiidir ki serbest piyasa kurallarının kötüye kullanılması halinde devlet, “devlet yüzünü” gösterip manüple edilmiş serbest piyasanın gerçek serbest piyasa normlarına dönmesini sağlamak için gerekli düzenlemeleri yapar, fahiş kar etmeyi amaçlayan kötü niyetliler hariç, hiç kimse de çıkıp devletin bu düzenlemelerine itiraz etmez. En basitinden pandemi nedeniyle zorunlu tüketim maddesi haline gelen ve eskiden 1 TL olan cerrahi maskenin 4 TL’ye satılmaya başlanması üzerine alınan önlemler. Yani devlet üreticisini koruduğu gibi tüketicisini de korumayı bir görev addeder.

Gelelim fındık konusuna...

Serbest piyasa kurallarının geçerli olduğu bir dönemde TMO’nun fındık piyasasına, piyasa fiyatlarının belirli bir düzeyin altına düşmesini önlemek için referans fiyat belirlenmesi dışındaki saiklerle girmek istemesi halinde bunun tek şartı vardır. O da arzda sıkıntı olması nedeniyle aldığı fındıkları piyasaya sunmasıdır…

 Aksi takdirde satın aldığı fındıkları yağ yapıp zarar etmek zorunda kalır ki, geçmişte yaşanan çok acı tecrübeler maalesef hala hafızalarımızdaki tazeliğini korumaktadır. Tabiidir ki TMO’nun elindeki fındıkları piyasaya sürmesi halinde zarar etmemeyi amaçlaması da tartışma götürmeyecek ayrı bir realitedir.

Ancak fındık; ürettiğimiz kadarını kendi ülkemizde tüketebildiğimiz bir emtia olmadığı,  daha doğrusu % 90’a yakın kısmının ihraç edildiği ve ekonomisini ihracata dayalı bir kalkınma modeli üzerine inşa etmiş ülkemizin ihracatına sağladığı net döviz girdisi gibi hususlar göz önünde bulundurulduğunda, iddialı bir şekilde söylenmelidir ki; TMO satış yaparken ihracatımızın geleceğine etkilerini de hesaplamak zorundadır.

Bilindiği gibi Tarım Bakanlığı’nın 2019 ürünü fındık rekoltesi tahmini 776.000 ton/kabukludur. Yani Tarım Bakanlığı’nın bugüne kadar ilan ettiği en yüksek rekoltelerden birisidir ki, Tarım Bakanlığı tahminlerinin alan büyüklüğü vs gibi nedenlerle gerçek rekolteden düşük çıktığı da ayrıca bilinen bir husustur. Her şeyden önce bu kadar yüksek bir rekoltenin olduğu yılda TMO’nun 16.50 TL fiyat açıklaması, hiç unutulmamalıdır ki,  rekor üstüne rekor kıran ve en son 320.000 ton/iç (640.000 ton/kabuklu) miktarına ulaşan ihracatımız ve ihracatçılarımız sayesinde olmaktadır. Zira üreticilere yönelik sürdürülebilir fiyat artışını beraberinde getirecek yegane etken, miktar bazında devamlılık arzeden ihracat artışından başka bir şey olamaz... Dikkatlerimizden kaçırmamalıyız ki, TMO hemen hemen bugünkü ile aynı rekolte miktarına sahip olduğumuz 2008 yılında, rekoltenin yaklaşık % 50’sine denk gelen 368.000 ton/kabuklu fındık almak zorunda kalmış ve fiyatlarda önemli bir artış sağlayamamış iken, üretici bu yıl sadece 80.000 ton/kabuklu  fındığı TMO’ya vermiş, yağlığa gidip zarar oluşmadan da, sektörün talebi üzerine bu fındıklar TMO tarafından peyderpey satışa çıkarılmıştır.

Üreticinin elindeki ürünün bittiği TMO Basın Açıklamasında da teyit edildiğine göre şimdi irdelenmesi gereken; yapılacak satışlar için belirlenen fiyatların ihracatımızın artış trendini nasıl etkileyeceğidir. Zira içinde bulunduğumuz aylarda oluşan fiyatların gelecek sezon fiyatlarını da etkilediği bilinen bir gerçektir.

 Çok önemli bir diğer husus, son yıllarda türeyen ve gerçek işi fındık sanayici-ihracatçılığı olmayan ancak fahiş karlar elde etmek için fındık stoklayan malum kesim, açıklanan bu fiyatlarla cesaretlenecek mi yoksa bu spekülatif davranışın tehlikesini idrak edip bu tür alımlardan cayacak mı?  Zira bu kesim eğer 21 TL’den fındık tedarik edebildiyse TMO’nun fiyatları 24 TL’ye çekmiş olması nedeniyle bu ticaretten de hatırı sayılır bir kar elde etme şansına sahip durumdadır!… Kaldı ki daha önce çok daha ucuza aldıkları fındıkların değeri bir anda 21 TL’ye fırladığı için zaten büyük kar elde etmişlerken!. Bu kesimin fındıktan uzaklaşması kalıcı olarak sağlanamadığı takdirde fındık her daim speküle edilen bir ürün olacak, tabiri caiz ise “spekülasyon amaçlı fındık stokçuluğu” bir meslek olacak ve gerçek fındık sanayici-ihracatçısı olan sektör temsilcileri devamlı bir tehdit altında bulunacaklardır.

Halbuki TMO, basın açıklamasında da belirttiği gibi; satış fiyatlarını alım, muhafaza ve finansal maliyetler gibi operasyonel giderlerini göz önünde tutarak belirleme imkan ve tecrübesine sahip olduğuna göre, üreticiden satın aldığı fındığın hangi tarihte piyasaya sunulmasına ihtiyaç duyulursa duyulsun o tarihte satış fiyatının ne olması gerektiğini de öngörebilecek durumdadır. Dolayısıyla gerek spekülatörlerin önünü kesmek gerekse dünyada fındığı ürünlerinde kullanıp tüketim artışı sağlayan stratejik ortaklarımızın projeksiyon yapmalarına imkan sağlamak amacıyla, alımlara başladığında ileriye yönelik muhtemel satış fiyatlarını da açıklayarak hem spekülasyon amacında olanların önünü kesecek hem de fiyat istikrarsızlığına engel olarak tüketimin artması için çok önemli bir görevi ifa etmiş olacaktır.

Fındık 2020 Mart ayında piyasalarda 20.-TL civarında işlem görürken 20,50-21 TL fiyat açıklayan TMO, 11 Mayıs 2020 tarihli açıklamasında da ifade ettikleri gibi “üreticinin elindeki ürünün bittiğini” bildikleri halde fiyatı neden 24 TL’ye yükseltmiştir? Serbest piyasa kurallarının teşvik edildiği ve ihracata dayalı bir büyüme modeli uygulanan ülkemizde, bir devlet kuruluşu olan TMO’nun fındık piyasalarında bulunma gerekçesi piyasayı regüle etmek değil, kâr amacı gütmek olarak revize mi edilmiştir? TMO, ülkemize milyarca dolar net döviz girdisi sağlayan ve Karadeniz Bölgesi’nde yaklaşık 25-30.000’e yakın kişiye istihdam sağlayan ihracatçı/sanayiciye rakip mi olmak istemektedir?

Devlet büyüklerimizin söylediklerinin tersine, artık serbest piyasa düzeni terk edilecek ve TMO kar gayesiyle fındık piyasasına müdahil olacak ise, fındık ihracatçısı ve sanayicisi bunu bilmelidir, zira basın açıklamasında da belirtildiği gibi, TMO kooperatif, birlik veya üretici örgütü değil, bir İktisadi Devlet Teşekkülü’dür ve doğal olarak onunla hiçbir özel sektör şirketi veya kuruluşunun rekabet edebilme şansı yoktur.

Hal böyle olmakla birlikte TMO yetkililerinin, tüm başarıları kendilerinin yarattığı bir ruh hali ile en modern makine, ekipman ve teknolojisi ile dünyada ün yapmış ve ihracatın bu seviyelere gelmesini sağlamış Türk Fındık İhracatçısı ve Sanayicisini yok sayan zihniyeti de gayet üzüntü vericidir.

 Günlük düşünme lüksü bulunmayan Türk Fındık Sektörü, sürdürülebilir bir şekilde hem miktar hem de fiyat olarak artış trendine girmiş olan fındık ihracatımızın geleceği açısından, fiyatların son dönemde badem fiyatlarını katlamış olması dolayısıyla büyük tedirginlik duymakta, dünya kuruyemiş piyasalarına kıyasla karşılığı olmayan bu fiyatların ihracatımızda azalmaya sebep olması halinde, hem fiyatlarda meydana gelebilecek düşüşlerin devletin daha fazla fındık almak zorunda kalmasına dolayısıyla tekrar yağlığa fındık verilmesi dönemlerine geri dönülmesine hem de istihdamın azalmasına neden olacağından endişe duymaktadır.

 

Yazarın Diğer Yazıları