11.07.2021
İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’a ait olan bu ifade aynı zamanda sayın başkanın kobilere ilişkin tespitinin bir yansıması olarak algılanmalıdır. İlk 500 kadar önem taşıyan bir referans liste olan ikinci 500 sanayi kuruluşu sıra
Kobilere daha fazla finansman desteği verilerek tamamının ihracata yönelmesini sağlamanın ülkemiz ekonomisini güçlü kılacağı gerçeğini bilerek özellikle özel sektörün bu başarısını uygun finansman destekleriyle ödüllendirmek gerekiyor. İSO başkanı Bahçıvan da "KOBİ’lerimizin ortaya koyduğu güçlü potansiyel daha fazla teşvik edilmeli" açıklamasıyla bu duyarlılığı yeni dönemde de gözler önüne sermiştir. İSO ikinci 500’de özellikle finansal açıdan daha fazla iyileşmeye ihtiyacı olan birçok gösterge olduğunu belirten Bahçıvan, “dönen ve duran varlıkların dağılımı, kaynak yapısı, net döviz pozisyonu, halka açılma eğilimleri, AR-GE yapabilme istek ve kabiliyetleri gibi… Son olarak, İSO ikinci 500 verileri, Türk sanayisinin uygun finansman koşulları bulduğu zaman sağlıklı büyüme yolunda üretimin gücüne güç katmaya hazır olduğunu ortaya koymuştur. Ülkemiz ekonomisinin gerçeklerini görerek. “Karadeniz Bölgesi potansiyelini kullanamıyor” sözünü her yıl ilk 500 ve ikinci 500 sanayi kuruluşu açıklandığında tekrar tekrar hatırlatıyor ve hatırlatıyorum. Bu yıl da bölgemizden toplamda 30 firma ikinci 500 içinde yer alma başarısını göstermiş. Hatta geçen yıldan iki işletme daha fazlasıyla… Her zaman söylüyoruz… Doğusundan batısına bir uçtan diğerine tüm Karadeniz’de bu kadar firma referans listelere girerken sadece Gaziantep’ten 70 firmanın yer almasını kıskanmıyor da değiliz. Yani biz de bölgenin dinamiklerini harekete geçirerek, alt yapıları sağlam OSB’lerin sayısını artırarak yatırım ve istihdama yönelik yeni başarı hikâyelerine yelken açmalıyız.
Bir başarı hikâyesi de Ulubey’den
Söz başarı hikâyelerinden açılmışken Ordu merkeze yakınlığından kaynaklı yatırım ve istihdama yönelik dezavantajlı konumunu gidermeye kararlı olan Ulubey ilçesi belediye başkanı İsa Türkcan için de bir paragraf açmak istedik. İç sayfalarda okuyacaksınız. Ordu şehir merkezine 20 kilometre mesafede olmasının en büyük dezavantajı göç ve düşük profilli yatırım olan Ulubey ilçesi belediye başkanlığında ikinci dönemini yürüten Türkcan, kalfalık dönemi olarak adlandırdığı ikinci döneminde önce ilçede yaşayan gençlere iki fabrika ile iş imkânları sağlanmasına katkı sunmuş. Yetinmemiş çağlayanları, kanyonları ve mesire alanlarıyla ilçenin saklı güzelliklerini gün ışığına çıkarmış. Haliyle bir alkıştan fazlasını hak etmiş.
Kamuda tasarruf genelgesi
Karadeniz Ekonomi Dijital Platformları’nda yayınlanan Analiz programına katılan usta ekonomi gazetecisi Şeref Oğuz, -içeriği pek hoş olmasa da- gerçeklerin yansıtıldığı keyifli bir programa imza attı. Türk ekonomisi üzerine birden fazla manşet verdi. Faizlerin neden yükselemeyeceğini, gerçek enflasyon ile manşet enflasyon arasındaki tutarsızlıkları ve kamuda tasarrufa ilişkin farklı bir bakış açısını ustalıkla anlattı. Programa dair en çok aklımızda kalan kamu tasarruf genelgesine getirdiği yorum oldu ki bu söyleşinin detaylarını önümüzdeki hafta sayfalarımıza taşıyacağız.
Tarsim bu sorulara cevap vermelidir
Fındıkta yeni sezon hazırlıkları sürerken Tarsim kaynaklı yüzde 60 ile yüzde 90 arasında zarar açıklamaları yapıldı. TARSİM eksperlerinin girdikleri bahçelerde üreticinin mağdur olmasını önlediklerine yönelik açıklamalar da kamuoyuna yansıdı. Biz de kamuoyunun bilgilendirme adına Tarsim yetkililerinden şu sorulara cevap vermesini bekliyoruz.
Sorular
-.Sezon öncesi yüzde 90’lara varan oranlarda zarar oluştuğunu söylediğiniz fındık üreticilerinin bölgesel dağılımı nedir?
-Oluşan zararlar karşılığında bu üreticilere kaç lira ödeme yaptınız?
-Poliçe kesmek için algı yaratıldığı yönünde iddialar var. Bu konunun gerçeklik payı nedir?
Kamuoyu bu soruların cevabını bekliyor. Sezon içinde yapılan açıklamalara baktığımızda özellikle Google arama motoruna Tarsim yazdığımızda çok sayıda tepki içerikli haber görmekteyiz. Yine Tarsim’e yönelik ortak tepkilere baktığımızda bölgesel olarak da ziraat odası başkanlarından tepki açıklamalarını da görmekteyiz. Bakın; Türkiye Ziraat Odaları (TZOB) Yönetim Kurulu Üyesi Arslan Soydan bu konuda neler söylemiş: “Bu yıl TARSİM’e yapılan zarar başvurusu sayısı yüksek oldu. Ordu ve Giresun’dan yaklaşık 40 bin başvuru var. Don zararının ortadan kalkmaması için belli bir süre içinde tespit yapılması önemli. Bize de bu konuda artan oranda şikâyetler geliyor. Biz bunları TARSİM Bölge Müdürlüğü’ne illettik. Onlar da bize ekip sayısını 220’ye kadar çıkardıklarını bildirdiler.”
Yapılan tespitlerle üreticinin mağduriyetlerinin karşılanacağı yönünde açıklamalar gördük. Ziraat Odası Başkanları, mağdur üreticilerin Tarsim’i mahkemeye vermesine yönelik açıklamalar bile yaptı. Şimdi Tarsim’e düşen, yaptıkları araştırmalarda fındık üreticisinin hangi bölgelerde kademeli olarak yüzde 90’lara varan oranlarda zarar gördüğü açıklamalarıdır. Eğer bu tespit doğruysa fındık üreticisine bu zararlar karşılığında ne kadar ödeme yapıldı. Biz tüm üreticiler bahçelerine Tarsim sigortası yaptırsın derken ortada cevapsız soruların kalmasını kabul etmek mümkün değildir.