Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
10.11.2024

17.10.2020

Esnaf sicil affı bekliyor

Her Anadolu gezimizde adeta evimiz olarak gördüğümüz Ticaret ve Sanayi Odaları’nı mutlaka ziyaret ediyoruz ve başkanların gündeme ilişkin düşüncelerini sayfalarımıza yansıtıyoruz.

Her Anadolu gezimizde adeta evimiz olarak gördüğümüz Ticaret ve Sanayi Odaları’nı mutlaka ziyaret ediyoruz ve başkanların gündeme ilişkin düşüncelerini sayfalarımıza yansıtıyoruz. Son aylarda başkanlar özellikle küçük esnaf için sicil affı gerekliliği yüksek sesle dillendirilir oldu. Son olarak Karadeniz Ekonomi programına konuk aldığımız Ordu Ticaret ve Sanayi Odası (OTSO) Başkanı Servet Şahin de benzer uyarılarda bulundu ve acilen esnafların ayakta kalması için sicil affı çıkması gerektiğine vurgu yaptı. İş insanları için yeniden sigorta ve vergi ertelenmesine yanı sıra yapılandırmaya ihtiyaç olduğunu TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’na ve Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank’a rapor olarak sunduklarını belirten Servet başkan, yakın zamanda bir müjdenin geleceğinden emin görünüyordu. Aslında Şahin’in daha farklı beklentileri de var. Yeni nefes kredilerine ihtiyaç olduğunu, koronavirüs salgını dolayısıyla özellikle küçük esnafın zor durumda olduğunu dolayısıyla devletten ek destek beklentileri var.

Yukarıda da belirttiğim gibi bu beklenti sadece Ordu için değil bölgedeki hemen tüm iller için geçerli. Özel bankaların esnafın kredi başvurularına geçmiş dönem sicillerini önlerine koyup kredi vermemesi önemli bir sorun haline gelmiştir. Esnaflar arasındaki ödeme sürecini düzenleyen ve esnafımıza önemli bir nefes olan çek karnesi talepleri acilen giderilmeli, geniş kapsamlı getirilmesi gereken sicil affı, özel-kamu ve Merkez Bankası kayıtlarının temizlenmesiyle olursa hem esnaf hem de piyasalar derin bir nefes alacaktır. Hatta Dünya Sağlık Örgütü’nün 'mücbir sebep' açıklaması bu mağduriyetlerin giderilmesinde önemli bir yer tutacaktır. İlk ertelemeye neden olan COVID- 19’a bağlı mücbir sebep halen devam ettiği için, kamu yönetiminin bu erteleme istemine destek olmasının “doğru ve yerinde” olacağını düşünüyorum.

İhracata yönelik ççalışan sektörlerin ve kurumların durumlarının daha iyi olduğunu vurgulayan TSO başkanları, iç piyasaya çalışanların durumlarının ise kötü olduğunun altını çiziyor. Bu konudaki görüşleri şöyle özetlemek mümkün: “Mali tablolarımız da, istihdam verilerimiz de bu yılı zor kapatacağımızı ortaya koyuyor. Toparlanmakta olan üretim sektörünün bile ekim ayına ertelenen vergi sigorta primlerini ödeyebilecek durumları yok. Bu yüzden ödemelerde yeni bir erteleme ile soluklanma istiyoruz. Kısa çalışma ödeneğinin de en az yılbaşına kadar sürmesini talep ediyoruz.”

Bu arada bir oda başkanının bana “TÜİK’in Temmuz ayında yüzde 13.4 olarak açıkladığı işsizlik rakamının kısa çalışma ödeneğinin sürmesi ya da istihdamla ilgili farklı desteklerle devletin bu alanda istihdamı desteklemesinin zorunluluğunu gösteriyor” sözlerini de önemsiyorum.

Durum böyle olunca yeni bir ertelemeye ilke olarak karşı olan Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın katı tutumunda yumuşayabileceğini ve ay sonunda “erteleme” kararını açıklayacağına inanmak istiyorum. İşin gereği bunu gösteriyor. Sonuç olarak haftalardır yazdığımız gibi verilen kredilerin geri ödemesinin zamanı geldi. Ancak pandemi devam ediyor. Etkileri de iş dünyasını mağdur, esnafı da zor durumda bırakıyor.

“Hangi ekonomi dayanabilir buna?”

Karadeniz Ekonomi Gazetesi olarak ülke ekonomisi üzerine söz söyleyebilecek alanında uzman isimlerle röportajlar yapıyoruz. Bu hafta da önemli bir isim olan usta ekonomi yazarı Meliha Okur’un tespitlerini dikkate almak gerektiğini düşünüyoruz. Meliha hanım, katıldığı Karadeniz Ekonomi Digital Platformları yayınında dolarla ilgili özetle şu ifadeleri kullandı: “Doların yükselişi Türkiye ekonomisine daha çok zarar verecek. Çünkü Türkiye ekonomisi göbekten kura bağlı. 70 yıldır aynı filmi izliyoruz. 1950’den sonra çok partili rejime geçtik, dünya değişti. Dünyaya Marshall yardımları gelirken o dönem bize de gelsin dedik ama ipin ucunu kaçırdık, 1958’de moratoryum dedik. 60’larda biraz palazlanan özel sektör, montajcı olayım dedi. 70’lerde FED altın-dolar eşitliğini kırdı ve borçlanarak büyüyeceğim, doları rezerv para yapıyorum dedi. O gün bugündür biz iflah olmuyoruz. Çünkü 74’te biz de borçlanarak büyümeden pay alalım dedik, sonra bir petrol krizi sardı dünyayı nefes alamaz hale geldik. 80’lerde liberal ekonomiye eklenelim de ihracatçı olalım. Biraz da borç para kalsın dedik. 90’larda çift paralı ekonomiye geçtik. O gün bugündür dolara kavuşmanın heyecanıyla koşup yatırım yapıyoruz. Ancak çift paralı ekonomide sizin üretiminizdeki yatırım, para ve sermaye malı, hammaddenin yüzde 60 ile 90 arasında dışa bağımlı. Türkiye’deki imalat sanayinin tüm üretiminin beynini kur belirliyor. Bizim bu hastalıktan kurtulmamız lazım. Kur 8 lira oldu, hangi ekonomi buna dayanabilir?”

Fındık sohbetleri

Fındık sektöründen tüm kesimlerle düzenli olarak görüşüyoruz. Fındık fiyatları çok iyi ama pazara neden fındık yavaş geliyor? İşte cevaplardan bir kaçı; okulların tam olarak açılmaması, şehir dışından gelen gurbetçilerin virüs nedeniyle geri dönmeyip köylerinde kalmaları ve fındıklarını satmayıp evlerinde saklamaları… Geçen yıl 24 lirayı gören fındık fiyatlarının üretici üzerinde etkisi ve beklentiye girmeleri, işi fındık olmayanların fındık sektörüne para yatırması da ayrı bir durum olarak göze batıyordu.

Meyve veren ağaç taşlanır

Fındık sektöründe emekçi bir isim Yüksel Göl, sezon başında ilk kabuklu fındığını yükleyerek Ticaret ve Sanayi Odası’ndan ekonomiye katkı ödülü aldı. Tabi hiçbir bir başarı ülkemizde cezasız kalmadığı için Yüksel bey de benzer bir durumla karşılaştı. Vergisini veren, sigortasını ödeyen müstahsil makbuzunu düzenli olarak kesen bir fındık taciri olarak vergi dairesinden gelen “hakkınızda şikâyet var” müstahsil makbuzu kesmiyormuşsunuz suçlaması ile gelen memur arkadaşlar son derece nezaketle işlerinin gereğini yaparken suçlamaların asılsız olduğunu tespit etmişler. Tabi ki Yüksel Göl, kısa süreli bir üzüntü yaşasa da devletin denetiminden başarıyla çıkmanın mutluluğunu yaşamış. Biz de her şeyde bir hayır vardır. Meyve veren ağaç taşlanır diyerek konuyu kapatmış olalım.

Haftanın sözü

İş hayatında yenilmezseniz büyük zaferler kazanamazsınız.

ETİKETLER; Karadeniz Ekonomi

Yazarın Diğer Yazıları