28.02.2021
Koronavirüs salgını tüm dünyada ve ülkemizde hız kesmeden, hatta mutasyon geçirerek artıyor. İnsanlar bir taraftan canlarıyla uğraşırken diğer taraftan da salgının ve her geçen gün zorlaşan koşulların getirdiği yükle ekonomik yaşam mücadelesi veriyor.
Koronavirüs salgını tüm dünyada ve ülkemizde hız kesmeden, hatta mutasyon geçirerek artıyor. İnsanlar bir taraftan canlarıyla uğraşırken diğer taraftan da salgının ve her geçen gün zorlaşan koşulların getirdiği yükle ekonomik yaşam mücadelesi veriyor.
Küresel ölçekteki bu salgının, sağlıktan sonra sebep olacağı en büyük krizin ekonomik alanda olması kaçınılmazdı. İşte başta ülkemiz olmak üzere tüm dünya korunma tedbirlerinden sonra, ilk sırada ekonomik tedbirleri gündemine aldı. Süreçte devam eden izolasyon/karantina durumu üretim başta olmak üzere tüm ekonomiyi etkiledi. Devletlerin ciddi anlamda açıkladıkları ekonomik tedbir paketleri, salgın bittiğinde insanlığın en az zararla hayatlarına devam edebilmeleri için alınmış önemli ve doğru kararlardır.
Ancak, tüm insanlığı tehdit eden ve yaşananları fırsata çevirmek isteyenlerde her zaman olduğu gibi yine görev başında. Küresel anlamda üretilen birçok komplo teorisi, hastalık/salgın ekonomisi başta büyük ilaç firmalarının büyük kazançlarını gündeme getirirken ve tartışmaya açarken, gerçek hayatta ve daha küçük ölçekte girişimcileri de çoktan harekete geçirdi bile. Örneğin, ülkemizde geleneksel kişisel hijyenin en temel unsurlarından olan ve küçümsenen 80 derece kolonya tüketimi hızla artınca fırsatçılarda boş durmadı. 10 liralık kolonyaların fahiş fiyatlarla 100-150 liralara kadar ve yok satıldığı haberleri medyada yer aldı. 50 kuruşluk maskeler 50 liradan satıldı. Bu durumu gören bazı sözüm ona girişimcilerde daha kötü günlerin geleceğini öngörerek stokçuluk yapmaya ve fahiş fiyatlarla satış yapacakları günleri beklemeye başladılar. Bunun adına da masumane girişimcilik diyerek vicdanlarını rahatlattılar. Sürecin oturması ve tedarik zincirlerinin işlemesiyle bu girişimleri boşa çıktı. Yine üretimde ve tedarikte bir sıkıntı olmamasına rağmen başta gıda ve temel tüketim ürünlerinde fahiş fiyat artışları söz konusu. Kişisel stokçuluk yönelimleri de bunu desteklemektedir. Ancak durumu fırsata çevirerek haksız ve orantısız kazanç elde etme yöntemleri olarak karşımıza çıkan bu durum da asla girişimcilik değil düpedüz fırsatçılık/alçaklıktır. Nedense dolar/döviz/altın fiyatlarındaki yükselişler daha çok gıda ve temel tüketim ürünlerindeki fiyat artışlarına bahane olarak gösterilse de düşüşler bir türlü yansıtılmıyor.
Bu günlerde geçecek ve insanlık her zaman olduğu gibi yoluna devam edecektir. Yapılması gereken durumu fırsata çevirmek değil, alınan tedbir ve önlemlere uymak ve herkesin en temel hakkı olan hayat hakkına saygı duymaktır. Unutulmamalıdır ki; fırsata dönüştürmek istediğiniz durum herkes için geçerlidir ve size de gelebilir. İşte o zaman haksız kazandığınız para da sizi kurtaramaz…
Önceliğimiz fırsatçılık değil, maske, mesafe ve temizlik olmalıdır…