5.10.2020
İlk olarak 1918 yılında kurulan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti, 1920 yılında Kızıl Ordu’nun işgali ile Sovyetler Birliği egemenliğine geçmiş ve 1991 yılında Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla yeniden bağımsızlığını ilan ederek Azerbaycan Cumhuriyeti ola
İlk olarak 1918 yılında kurulan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti, 1920 yılında Kızıl Ordu’nun işgali ile Sovyetler Birliği egemenliğine geçmiş ve 1991 yılında Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla yeniden bağımsızlığını ilan ederek Azerbaycan Cumhuriyeti olarak kurulmuştur. Uzun yıllar Sovyetler Birliğinin egemenliğinde ve etkisinde kalmasına rağmen özünü yitirmemiş ve bir Türk devleti kimliğini her dönemde korumuştur. Karabağ savaşı sırasında Dağlık Karabağ toprakları Ermeniler tarafından işgal edilmiş, ancak geçen 30 yıllık süreçte işgal altındaki Dağlık Karabağ bölgesi Azerbaycan toprakları olarak kalmıştır. Ermeni işgali uluslararası hukuk ve diplomatik olarak hiçbir zaman kabul görmemiştir. İşte bugünlerde Azerbaycan ve Ermenistan arasında süren savaş, 30 yıldır hiçbir çözüm üretmeyen uluslararası oluşumlara rağmen sabırla bekleyen Azerbaycan’ın kendi topraklarını Ermeni işgalinden temizleme harekâtıdır ve en büyük hakkıdır.
Peki neden 30 yıl beklendi?
Azerbaycan sınırları içinde kalan Dağlık Karabağ Bölgesi, Ermenistan tarafından 30 yıldır işgal altındadır ve 1 milyona yakın Azerbaycan Türkü vatanlarına hasrettir. Üstelik bu işgal çok büyük katliamlar ve işkenceler ve acılara rağmen tüm dünyanın gözü önünde olmuştur. Oluşturulan uluslararası AGİT, Minsk grubu ise hiçbir adım atmamıştır. Zaman zaman Ermenistan’ın tacizlerine ve saldırılarına da maruz kalsa Azerbaycan sabır göstermeye devam etmiştir. Ta ki; son saldırılara kadar. Yıllarca Sovyetler Birliği egemenliğinde ve baskısı altında kalan Azerbaycan Devleti, 1991 yılında tekrar bağımsızlığını elde ettiğinde devlet yönetimi başta olmak üzere, eğitimli düzenli ordu ve silah teçhizatı bakımından büyük yokluklar içindeydi. Bu süreçte Tek Millet, İki Devlet anlayışıyla hep kardeşçe kucaklaştıkları Türkiye ile ilişkilerini geliştirerek, aldığı desteklerle ve yaptığı işbirlikleri ile tüm eksikliklerini gidererek güçlü bir devlet yapısına ve eğitimli, donanımlı bir düzenli ordu seviyesine geçiş yapmıştır. Özellikle Türkiye’nin silah ve savunma sanayisinde son yıllarda gerçekleştirdiği millileşme ve yerli atılımlar bunda çok etkili oldu. Zaten bunun sonuçlarını devam eden savaşta da çok iyi görüyoruz. Bu savaşta Azerbaycan’ın bu denli başarılı olması ve hızla sonuca gitmesi ise başta Ermenistan olmak üzere bölge ülkelerini ve dünyayı şaşırtmış ve telaşlandırmıştır.
Türkiye ve Azerbaycan bölgenin yeni enerji üssü olmuştur!
İşte bu şaşkınlığın ve telaşın en büyük nedeni Türkiye ve Azerbaycan devletlerinin tek millet ve kardeşlik anlayışı ile yakınlaşması ve her geçen gün artan işbirliği projeleriyle bölgede etkin bir güç haline dönüşmeleridir. Azerbaycan ve Türkiye bölgede bir enerji üretim üssü ve köprüsü haline gelmiştir. Azerbaycan, zengin petrol ve Doğalgaz kaynaklarını Türkiye ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya iletirken, Türkiye’de Karadeniz’de ilk doğalgaz kaynağını bularak ve hem Karadeniz’de hem Doğu Akdeniz’de sürdürdüğü potansiyel arayışlarıyla bölgenin yakın gelecekteki en büyük petrol ve doğalgaz üreticilerinden biri olacaktır. Bu gelişmeler ekonomik olarak da büyük bir güç oluşturacaktır. İşte bu iki kardeş devletin birlikteliği dünyayı korkutmuş ve Ermenistan’ı maşa olarak kullanarak yoklama yapmak istemişlerdir. Batıda Yunanistan kozunu ileri sürenler şimdide Doğu’da Azerbaycan üzerinden Ermenileri devreye sokarak, oluşan gücün boyutlarını test ediyorlar. Sonuçlar ise daha şimdiden tahmin ettiklerinin çok ötesinde çıkmıştır… Artık ne Türkiye eski Türkiye’dir, ne de Azerbaycan yalnızdır…