Desteğin, daha TÜRKÇESİ paranın çoğunu üretene değil de, yan gelip yatana verildiği, Türkiye’den başka bir ülke var mıdır?

Bilen varsa beri gelsin! Cevabı versin.

Durun! Yetmedi!

Hem de, bu üretimin tamamına yakınının ihracat denilerek yurt dışına yapıldığı bir ürün de, TÜRKÇESİ fındıkta olsun.

Dahası, bu öyle az buz değil, TÜRKÇESİ 2 Milyar dolara yakın döviz sağlayan bir üründen olsun.

Hatta,“anamın ak sütü gibi helâl”;TÜRKÇESİ 5 kuruş dahi ithal girdisi olmadan dolarları, avroları, dövizleri kazandırsın.

İşte böylesine bir üründe devlet, “üretimi değil, üreticiyi destekliyorum” diyerek, TÜRKÇESİ“yan gelip yatanlara paraları veriyorum” diye haykırarak hazinenin bol kesesinden savurup duruyor.

Hem de onca senedir, TÜRKÇESİ 10 yıldır bunu yapıyor.

Öyle yapıyor ki, üretim, TÜRKÇESİ fındık artmıyor, aksine ortalama hesabı ile her geçen yıl azalıyor.

TÜRKÇESİ, böyle bir ülkede, böyle bir devlet, kağıt üstünde üretimi arttırmak için kayıt altına aldığı bir işin sonuçlarının gerçekte tam tersi şekliyle tezahür ettiğini görmüyor!

Yok yok görüyor, TÜRKÇESİ“bal gibi de biliyor” ama icraatı yanlış yapmaktan her ne hikmetse geri durmuyor, kalmıyor!

TÜRKÇESİ,“binmişiz bir alamete gidiyoruz kıyamete” şekliyle Türkiye, dünyada tek söz sahibi olduğu fındıkta, dünya da adeta kendi kuyusunu kazıyor.

Türkiye’de ise kendini ziraatçı sayan, TÜRKÇESİ ziraat ve oda işlerinden geçimini sağlamaktan başka amelleri bulunmayanlar da, çok uzakta değil, yakın bir gelecekte kuyunun dibinde kalacaklarını görmüyorlar!

Ama,“kör görmez uydurur” misali, TÜRKÇESİ Ayet de buyurulduğu gibi; “…gözleri var görmez, kulakları var duymaz, kalpleri var anlamazlar” şekliyle bu dünyada yaşayıp gidiyorlar!

İyi de bunun bir de ötesi, TÜRKÇESİ Ahreti de yok mu?