17.11.2019
Fındık işi, hele hele ticareti hiç ama hiç kolay değildir. Kolay olmadığı kadar da vazgeçilemezdir.
Fındığa, ille de ticaretine bulaşanlar adeta kâr-zarar hesabı yapamayan, tedavisi mümkün olmayan hastalığa yakalanmış gibidirler. Zaten bu hastalığa yakalanıp iflah olmayanlarla ilgili o kadar çok hikâye vardır ki!
Geçmişte fındık ticareti ile iştigal edenler arasında hatırı sayılır sayıda Rum kökenli tüccarlar vardı. Bunlardan Trifonidis'in sektörde "manifesto" olarak da nitelenen 12 maddelik tespitleri vardı.
Trifonidis, fındık ticaretinde irili ufaklı bir çok, ancak bunlardan 2’sinde büyük çaplı iflas yaşamış bir tüccardır. Fındık ticareti öylesine canını yakmıştır ki, Yunanistan'a göç etmeden önce 1964 yılında 12 maddelik bu manifestoyu kaleme almıştır.
İşte Trifonidis'in, "anlayana sivrisinek saz" hesabıyla ders alınması gereken Fındık Ticareti Manifestosu:
1. Fındık dinsizdir.
2. Fındık imansızdır.
3. Fındık nikâhsızdır.
4. Fındık kitapsızdır.
5. Fındık namussuzdur.
6. ‘Fındık işini iyi bilirim de, yaparım da’ diyen delidir.
7. ‘Fındık işinin ilerisini görürüm de, yaparım’ diyen zırdelidir.
8. Fındığı elinde tutup satmayacak olursan, yanlış yapmış olursun.
9. Fındık paran kadar mal alırsan ve hesaplı gidersen zarar etmezsin.
10. Fındıktan korkmayan Allah’tan da korkmaz.
11. Fındık hakkında konuşurken başkalarını dinle fakat tatbik etme.
12. Fındığın alış ve satışında fazla ısrar edersen, evvela malına, sonra da canına mal olur.
İÇERİYİ UNUTTUK!
Her suçu, her yanlışı, her garabeti “kendi dışında arayanlar” yüzünden, içeride olup bitenleri ben diyeyim “unuttuk”, siz söyleyin “göz ardı eyledik!”
Her musibeti “dış güçlere” bağlamaktan, ciro etmekten içeride kendi kendimize “ayak bağı olduğumuzu” görmez hale geldik.
Oysa, Hünkâr Hacı Bektaş Veli asırlar öncesinden; “Her ne arar isen kendin de ara” diyerek şiir tadında uyarmamış mı?
Cenab-ı Allah, Kur’an’ı Kerim de, “Başınıza gelen kötülükler sizdendir” diye buyurmamış mı?
PARALAR NE OLDU?
Birincisi; zar zor ele geçen paralar betonlara gömüldü.
İkincisi; gerçek kazanç demek olan üretime öncelik verilmedi.
Üçüncüsü;bırakın kendi paramızdan tasarruf etmeyi, gavurlardan alınan dövizler bile çarçur edildi.
Sonuç; sonuç ortada değil mi?