Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
10.11.2024

11.02.2019

İHRACATTA YÜZDE 20 KAYBETMEK NE DEMEK?

Gerçek manada kalkınmanın, hakikaten dünyanın gelişmiş 10 ekonomisi arasına girmenin ve de ülke olarak kazancını arttırmanın tek yolu dış ticarette ihracatınızı arttırmaktan geçer.

Betonu yollara, tünellere, saraylara, apartmanlara, sitelere, villalara dökerek, kendi kendimize beton ekonomisi oluşturmaktan geçmez.

Geçmediği de Türk ekonomisinin adeta “duvara toslaması” ile anlaşılmaya başlanmıştır. Gerçi halâ anlamamakta direnenler yok değil! Ama; “günü kurtarmak” hesabına ve hedefine odaklanmış bu direnç yarın çok daha büyük krizlere, sıkıntılara sebebiyet verecektir. Bunu iyi anlamak lazım!

*

O ki anlamaktan dem vurduk, “en kötü gerçek en güzel yalandan iyidir” diyerek, 2017 yılında 1 milyar 194 milyon dolarlık ihracatın gerçekleştirildiği Trabzon’da bu rakamın geçen yıl, yani 2018’de 952 milyon dolara neden düştüğünü de evirmeden-çevirmeden, ille de kıvırmadan irdelememiz lazım.

Yüzde 20 oranındaki bir azalmaya tekabül eden düşüşün, öncelikle ve özellikle fındık ihracatından kaynaklandığını söylemek için kahin olmaya gerek yok.

İyi de, fındık ihracatında döviz bazındaki azalmanın aynısı miktar olarak gerçekleşmediği de ortadadır. İşte o zaman konuyu “zurnanın zırt” ettiği yere getirip, fındıkta istikrarlı ve sürdürülebilir üretim ile ticaret politikalarının izlenememesinin bu sonuca sebep olduğunu açık açık söylemeliyiz.

*

Yıldan yıla azalma gösteren rekolte ile sürekli artan kalite kaybını önleyerek, daha çok üretip, daha çok satarak kazanmayı tercih edecek yerde, “az olsun, pahalı olsun” mantığı ile hareket eden bir üretici kitlesi yaratılınca, iş daha başında; “balık baştan kokar” misali yanlışa saplanmış demektir. Yanlış başlayan bir işin doğru devam edebilmesi de mümkün olmadığından, özellikle ihracatçının dünyanın dört bir yanına pazarlamak için gösterdiği çabaların tek başına yeterli olmasını da beklemek adeta abesle iştigaldir.

*

Sonuç itibariyle, Trabzon’un büyük oranda fındığa dayalı olarak ihracattan ülke ekonomisine sağladığı katkının bir önceki yıla göre yüzde 20 azalması öyle “Piyasada bunlar da olur” babından mazeretle geçiştirilebilecek ahval değildir. İrdelenmesi, incelenmesi ve de ardından gerekli tedbirlerin alınması ile durdurulması gereken bir düşüştür. Bunlar yapılmaz ise, düşüşün devam etmesi kaçınılmazdır. Onun için hedefi; “Çok çalışıp, çok üretip, çok satıp, çok kazanma” üzerine kurmaktan başka çare de yoktur, yol da yoktur.