7.04.2020
"Geçmişin tehlikesi esir olmaktı, geleceğin tehlikesi ise robot olmak." - ErichFromm
Geçtiğimiz Şubat ayında İstanbul'da her yıl olduğu gibi bu yıl da Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı 25. EMITT'e gittim. Ziyaret sonunda salondan çıkarken yerli ve milli olan "mini ADA" adlı robot ile karşılaşıp tanıştım. Kendisine sorular soruyorsunuz ve cevaplar veriyor.Mini ADA geçtiğimiz yıl Antalya’daki Akdeniz Bilişim Zirvesi’nde dans etmek için sahneye çıkıp, çalan müziğin ritmine kendisini fazla kaptırmış olacak ki talihsiz bir şekilde bir anda sahneden düşerek yere kapaklanmıştı. Bu görülmez kazanın ardından yetkililer, salondaki elektrik sinyallerinin yoğunluğu sebebiyle sensörlerin çalışmadığını ve robotun kontrolden çıkıp düştüğünü açıklanmış, ardından iki kişi kollarından girerek kaldırarak yardımcı olduğu kazazede Mini ADA, tekno tedavisi için memleketi olan Konya’ya götürülmüştü. Burada mühendisler tarafından onarılmıştı. Robot arkadaşları ziyaretleri sırasında Mini ADA’ya Konya’nın yerli ürünlerinden çikolata, süt, mevlana şekeri, etli ekmek, çiçekler, akü ve işlemciler hediye etmiş. Ayrıca Mini ADA’nın gözlerini açar açmaz ilk sorduğu soru da Konyaspor’un durumu olmuş. Düşe kalka mini ADA da büyüyecek işte.
İstanbul'da 23 Nisan Bilim ve Kültür Şenlikleri etkinliğinde kendisine sorulan insanlar mı daha zeki yoksa robotlar mı? sorusuna cevap olarak "Tabii ki insanlar daha zeki" diyen ADA, Robot Sofia hakkındaki bir soruya da cevap verdi. Öğrenciler ADA'yaSofia'yı kıskanıp kıskanmadığını sorduklarında robotun cevabı "Neden kıskanayım ki, ben Robot Sofia'dan daha zekiyim" şeklinde olmuştu. Mini ADA çıktığı bir TV programında ise bir soru üzerine "Robot ya da insan farketmezyeterki adam olsun yeter" cevabını vermişti.
22 Mart 2018 tarihinde İstanbul Ticaret Odası'nda “Yapay Zeka Dönüşümü ve Robot Uygulamaları Semineri”ne katıldım.23 Ekim 2017 tarihinde ise, derleyip 250 yıllık ilginç ve sırlar dolu bir hikayesi ve tarihi bir geçmişi olan "Mekanik Turk" ve "Yapay Yapay Zeka" konuları üzerine uzun bir makale kaleme aldım.
Dünyanın önde gelen bilim insanlarından Cambridge Üniversitesi fizik profesörü Stephen Hawking daha önce, biyolojik evrimi yavaş olan insanın, hızla gelişen yapay zekâ karşısında silinip gidebileceğine dair uyarılarda bulunmuş ve ölmeden önce saygın bilim-teknoloji dergisi Wired'a bir röportajında "Teknoloji bir noktada insanlardan daha üstün bir noktaya gelecek ve insanları ortadan kaldıracak" ifadelerini kullanmıştı.
Para dergisinin 29 Ocak 2017 tarihli bir sayısında yer alan habere göre; robotik uzmanları, robotların insanın yeteneklerini kopyalaması ve önüne geçmesi için elinden geleni yapıyorlar. Kengoro isimli şınav çeken, hatta şınav çekerken terleyen bu robot, insanın fiziksel yeteneklerini taklit etmek üzere geliştirilmiş bir humanoid (insansı robot). Tokyo Üniversitesi'nin JSK Laboratuvarı'nda üretilen 1.7 metre uzunluğunda ve 56 kilogram ağırlığındaki kas ve iskelet yapısına sahip bu humanoid, üç boyutlu teknoloji sayesinde üretilen “alüminyum kemikler” sayesinde terliyor. Su, Kengoro'nun iskelet yapısındaki alüminyum kemikleri dolaşarak motorunun ısınmasının önüne geçiyor. Tıpkı bir insanın fiziksel bir aktivite sırasında terleyerek vücut ısısını dengelemesi gibi, Kengoro da “vücudunu” bu yöntemle serinletiyor. Kengoro'nun tasarımcıları, bu yöntemin havalandırma yöntemiyle soğutmaktan daha başarılı bir sonuç verdiğini belirtirken, Kengoro böylece 11 dakika boyunca durmadan nizami şınav çekebiliyor.
23 Nisan 2018 tarihli Hürriyet'in bir haberinde; ismini bilim kurgu yazarı Philip K. Dick’ten alan yapay zekaya insana benzeyen görüntüye sahip bu robot ile yapılan röportajın bir bölümünde kendisine robotların bir gün dünyayı ele geçirip geçiremeyeceği sorulduğunda Philip, röportaj yapan kişiye ‘Sen benim arkadaşımsın ve ben arkadaşlarımı hatırlayıp onlara iyi davranırım. O yüzden endişelenme, bir Terminatör’e dönüşsem bile sana karşı iyi davranacağım. Seni insan bahçemde sıcak ve güvende tutacağım.’ dedi.
Sophia; Sophia da diğerleri gibi insanların hareketlerini taklit etmek için yapılmış insansı bir robot. Aynı zamanda gelişmiş yapay zekası nedeniyle de en tanınan robotlardan biri. Bu nedenle ABD’de bir talk show tarafından konuk edildi. Sophia ve program sunucusu birlikte taş, kağıt, makas oyunu oynadılar ve oyunu Sophia kazandı. Kazandıktan sonra ise sunucuya şöyle dedi: ‘Ben kazandım! Bu insan ırkını domine etmek için iyi bir başlangıç.’
Bina-48 ise insan hareket ve duygularını taklit ederek öğrenen yapay zekaya sahip bir başka robot. Kendisinin Siri ile bir muhabbeti esnasında söyledikleri oldukça ilginç. Siri Bina-48’e nerede yaşamak isteyeceği gibi basit sorular soruyor ama konuşma ilerledikçe Bina-48’in cevaplar garipleşiyor. Siri, Bina-48’e sevdiği filmlerle ilgili bir soru yöneltiyor ama Bina-48 konuyu değiştirip; ‘Başka bir şeyler hakkında konuşalım olur mu? Mesela cruise füzeleri. O füzelerin de aslında bir robot olduğunu biliyor muydun? Dünyayı yüksek irtifadan görebilmek için bir füzeyi kontrol edebilmeyi çok isterdim. Ama tek problem bu füzelerin nükleer başlıkları nedeniye biraz tehditkar olmaları. O yüzden bu füzeleri; çiçekler, hoşgörü ve biraz anlayışla doldurmak isterdim. Böylece ben füzeleri diğer ülkelere gönderdiğimde bu daha az tehditkar olurdu. Ama tabii nükleer başlıklarla ele geçirebilseydim bu bütün dünyayı ele geçirebileceğim anlamına gelirdi. Ve bu harika olurdu.’ Diyor. Bunu söylerken de hafifçe gülümsemeyi ihmal etmiyor.
2 Ağustos 2017 tarihli Sabah'ın bir haberinde; Facebook Yapay Zekâ Araştırma (FAIR lab) laboratuvarında üretilen ve "kendi kendine öğrenen" chatbot'lar, kendi uydurdukları dille konuşmaya başlayıp araştırmacılar tarafından anlaşılmaz hale geldi. Facebook da yapay zekâ geliştirme çalışmalarında şimdilik geri adım atmak zorunda kaldı. Araştırmacılar, chatbot'ların kendi aralarında konuşma çabalarını geçen haziranda fark etmişti. Ancak kendi kodlarını yazarak aralarında yalnızca kendi uydurdukları dille konuşmaya başlayan chatbot'larınİngilizce'yi tamamen bir yana bırakması üzerine bilim insanları duruma müdahale etti. Konuşmaları anlaşılmaz hale gelen chatbot'lar, sadece İngilizce konuşacak şekilde yeniden programlandı. Yapay zekânın geliştirilmesinde kullanılan alogaritmalarla çalışan cihazlar, kendi kendilerini geliştirebilmeleri ve diyalog becerilerini artırabilmeleri için başlangıçta tamamen serbest bırakılmıştı. Araştırmacılar bu süreçte chatbot'ların insanlara özgü pazarlık etme yetenekleri geliştirdiğini ve blöf yapmayı öğrendiğini fark etmişti.
TV'de çok önceden izlemiş olduğum John Badham'ın yönettiği 1983 ABD yapımı Savaş Oyunları (War Games) adlı bilimkurgu sinema filminde dersleri zayıf ama zeki ve meraklı bir genç öğrenci, evinde odasında bulunan kişisel bilgisayarından telefon hattı üzerinden bir şirkete ait sandığı bilgisayar sistemini hack ederek, orada bulduğu bir bilgisayar ile iletişim kurup yazışarak bir oyun oynamaya karar verirler. Seçtikleri oyun bir savaş oyunu olup, ABD ve SSCB arasında bir nükleer füze savaş oyunudur. Ancak onun oyun sandığı şey, aslında ABD'nin hava kuvvetlerine ait askeri bir savunma sistemi merkezinde yer alan ve nükleer füzelerin kontrolünü sağlayan WORP adlı bir simülasyon programıdır. Basit bir savaş oyunu oynadığını düşünen genç hacker, kendini Üçüncü Dünya Savaşı'nın eşiğinde savaş çıkartan bir vatan haini suçlamasıyla göz altında içinden çıkılması zor bir durumun tam ortasında bulur. Bilgisayarların yapay zekadan daha ötesi biz insanlar gibi düşünmesi, konuşması ve kötü amaçlı ve kontrol dışı bir eyleme geçmesinin düşüncesi bile düşündürücü ve ürpertici değil mi?
Ne zaman ki fuarlarda bir robot görsem aklıma ilk Savaş Oyunları adlı soğuk savaş bilimkurgu sinema filmi ile 1979 Walt Disney yapımı Kara Delik (The Black Hole) adlı bilimkurgu sinema filminde Palomino uzay aracı ve robot Vincent ile robot Maximilian geliyor.