7.06.2020
Nüfusun yaklaşık yüzde 15’i kırsaldan son 20 yılda göçüyor.
20 sene öncesine gidelim şimdi; Türkiye’nin demografik yapısına bakalım: nüfus 63 milyon; nüfusun yaklaşık 22 milyonu kırsalda yani nüfusun yaklaşık yüzde 35’i; dünya tarım ülkeleri ortalamasının çok üzerinde bir rakam; bu rakam 2012 yılına kadar yüzde 23’lere kadar düşüyor; 2013 yılında kırsaldan büyük bir göç dalgası başlıyor. 18 milyon olan kutsal! nüfus resmî olarak 6630 sayılı kanun sonrasında 14 ilin büyükşehir olması ile birlikte bir anda resmî olarak 8-9 milyon bandına geriliyor. 2019 yılı sonunda Türkiye nüfusu son 20 yılda 20 milyon kişi artarken; son istatistiklere göre 18 milyonun üzerindeki kırsal nüfus (ki nüfusun yüzde 21’i) resmî olarak yüzde 6.3 üne yani 8-9 milyon bandına kadar düşüyor. Özetle nüfusun yaklaşık yüzde 15’i kırsaldan son 20 yılda göçüyor.
Biz tarım toplumuyduk nereden nereye geldiğimizin en çarpıcı örneği; bu bilgiler ışığında tabloyu inceleyip yazıya devam edelim.
Bir de bunun üstüne tarımdaki trajik durum eklenince iş çığrından çıkıyor;
* Çiftçinin yüzde 40’ı her sene aynı ürünü ekiyor!
* Yüzde 60’ı ziraat mühendisi ile çalışmıyor!
* Yarısı bir kooperatife üye değil!
* 1850 yılında Amerika’da hayata geçirilen ülkemizde de uygulanmaya çalışılan Lisanslı depoculuğun uygulamasını ve verilen devlet desteklerini hala duymayan üretici var.
* Çiftçilerin Yüzde 66’sının akıllı telefonu var!
* Yüzde 67’si tarlaya yatırım yapamadı!
* Üretim maliyetleri arttı; üretim artık karlı olmaktan çıktı.
* Türkiye’nin özellikle son 6 yıldır ki yukarıdaki kırsal nüfusla bağlantılı; tarımsal ürün ihracatı artmıyor. Çünkü ürün yok; yaş meyve sebzeden; bunların mamüllerine; kuru meyveden; fındığa hep aynı...
* Son olarak da daha önceki yazılarımda dile getirdiğim gibi tarımsal hammadde ve tüketim ürünleri ithalatı zirve yapmış durumda.
Peki ülke olarak nerede hata yaptık; kimin umurundadır bunlar bilmem ama benim umurumda ancak müdahale açıklamalar ile anı kurtaran açıklamalar ile değil fiziken yapılmazsa son şansımızı da kaçıracağız.
Bu veriler ışığında; kırsal nüfus ve tarımın ruhunu bu sancılı süreçten sonrada rahatlatamazsak başka bir çözüm gözükmüyor.