Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
10.11.2024

1.11.2020

Karadeniz’in yaylalarını korumak

Taş ocakları güzelim Kocadağ’ın bağrına saplanmış bir hançer gibi duruyor.

Taş ocakları güzelim Kocadağ’ın bağrına saplanmış bir hançer gibi duruyor.

Samsun’un sırtlarında ‘’bu şehri ben koruyorum’’ dercesine duran Kocağ’da açılan taş ocakları, bu mağrur dağın karizmasında da bir kara delik oluşturmuştu.

Bundan ders almamış olacağız ki, Kavak’ın doğasını bozacak taş ocakları açılıyor şimdi.

Kavak dağlarında açılan taş ocaklarına yöre halkının tepkisini içeren haber, FOX’un Çalar Saat Programında yayınlanmıştı.

Doğan’ın bozulmasına halk tepki gösteriyor ama bu şehirde ve hatta bu ülkede ‘’ben yaparım olur’’ anlayışı öylesine güçlü ki, gösterilen tepkiler falan bu paragözlerin hırslarını yenemiyor maalesef.

Şimdilerde bölgeyi bir başka büyük tehlike bekliyor.

O da adına ‘’Yeşil Yol’’ denilen projedir.

Dün Sabah, Coşkun Aral tarafından kurulan ve Digitürk’te yayınlanan ama Digitürk’e TMSF tarafından el konulmasının ardından Katarlılara satılan ve dolayısıyla Aral’ın kontrolünden çıkarak Katarlı grubun kontrolüne geçen İz Tv’de yayınlanan bir gezi programında Karadeniz’in yaylaları konu ediliyordu.

‘’Karadeniz Trans Ekibi’’ adlı doğasever bir grup tarafından hazırlanan program Tekkeköy yakınlarındaki Kabaceviz Şelalelerinden başlayıp, Gürcistan sınırında sonra erecek şekilde planlanmıştı.

Kabaceviz şelaleleri, bizim sahibi olduğumuz çok bilinmeyen bir güzelliğimiz.

Henüz bakir bir bölge yani.

Şehre sadece 39 km. uzaklıkta ama doğal ortamının korunması amacıyla piknik alanları falan kurulmadığı için Samsun halkının bile itibar göstermediği bir doğa harikası.

Karadeniz Trans Ekibi Sözcüsü  Serdar Şimşek’in sorularını cevaplayan Samsun Off Road Kulübü üyesi olmasının yanı sıra, Canik Belediyesi Arama Kurtarma Ekibi Amiri de olan Okan Çakır, belediyede görev yaptığı için mi bilinmez, doğaseverlerin tümü tarafından, yörenin doğal dokusunu bozacağına inanılan yeşil yol için  ‘’proje aslında bölgesindeki köylerin gelişmesi için çok önemli’’ diyor ama aslında bir doğa tutkunu olması nedeniyle olsa gerek ‘’tek korkumuz yeşil yolun asfalt şeklini almasıdır’’ demeyi de ihmal etmiyor.

Karadeniz Trans Ekibi ‘Saklı Cennet’ olarak bilinen Ayvacık’ın güzelliklerini ekrana yansıttıktan sonra Ordu sınırına geçti.

Karadeniz’in her yeri gibi Ordu‘da müthiş bir güzellik barındırıyor.

Ekip önce Aybastı Kent Ormanı’na uğruyor, oradan da öne Perşembe yaylası ve, daha sonra da Gölköy’deki Ulugöl’ün bulunduğu alana geçerek o bölgenin güzelliklerini gözlerimizin önüne serdi.

Perşembe yaylasında ekibe, Ordu Gezen Bilir Off Road Ekibinden Muammer Çelebi rehberlik yaptı.

Programda yaylaların sergilediği güzelliklerinin yanı sıra, Çambaşı’ndaki mendereslerin uzunluk bakımından dünyada ikinci sırda olmasını öğrenmek, bir yöre insanı olarak ruhumu okşamadı değil hani.

Ordulu doğasever Muammer Çelebi’nin, mendereslerin bulunduğu Perşembe yaylasından da geçecek olan yeşil yol için söylediği ‘’Yeşil yol, mesafeyi kısaltacaktır belki ama doğayı bozacaktır. Doğa bozulduktan sonra doğa olmaktan çıkar’’ şeklindeki sözler,i hepimizin kulaklarına küpe olacak özellikteydi.

Muammer Çelebi’nin söyledikleri önemli elbette ama kendisini Çambaşı Çaycısı olarak tanıtan Serdar Şimşek’in söylediği ‘’Yayla denince akla ne geliyor. İnsanlar önce bunu anlamalı.’’ şeklindeki söz, programda anlatılmak istenenlerin bir özeti gibiydi.

35 yıldır Çambaşı yaylasında çaycılığın yanı sıra, rehberlik de yaptığını da belirten Serdar Şimşek, Çambaşı barajının geçilmez kanyonu olarak bilinen ablak taş kayalıkları denilen yerdeki şelalenin olduğu alanda yapılmasının ardından endemik bitkilerin ve kırmızı benekli alabalığın yok olduğunu söylemesi, yeşil yol ile gelecek tehlikenin bir habercisi gibiydi.

Karadeniz yaylaları sadece yörenin bir zenginliği değildir.

Yaylalar, mili servetimizdir aslında.

Yeşil yol projesinin gündeme geldiği günlerde, İzmir doğumlu gelin kızıma bölgenin güzelliklerini göstermek amacıyla aile bireyleri olarak çıktığımız Karadeniz turu sırasında uğradığımız Ayder’deki bir çay evi işletmesine ‘’Yeşil yol için ne düşünüyorsun?’’ diye sormuştum.

O işletmeci ‘’proje bana zenginlik kazandıracak’’ diye yanıtlamıştı bu sorumu ancak, hani İsa Peygamber çarmıha gerilmek üzereyken ‘’onlar ne yaptığını bilmiyorlar’’ demişti ya.

Yeşil yolu savunanlar da böyle söyleyebiliriz aslında.

Ayder’deki o işletmeci ve onun gibi düşünen diğerleri de şunu iyi bilmeli, dört bir yandan yaylalara gelenler, şehrin kalabalıklarından kaçıyorlar, yaylaları şehrin kalabalıklarına benzetirsek, bir daha yaylalara adım atarlar mı acaba...

Şimdi sahip olduklarını da daha sonra kaybedecekler yani.

Menderes ne demek:

Menderes: bir akarsuyun, az eğimli koyak tabanlarında ve ova düzlüklerinde oluşturduğu S harfine benzer kıvrım.

ETİKETLER; Karadeniz Ekonomi