Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
10.11.2024

10.10.2021

Üretici de Sanayici de Girdi Maliyetlerinin Altında Eziliyor

Dolara bağımlı bir ekonomi olmanın bedelini ağır ödeyen ülkemizde üretim ekonomisine geçmek zorunda olduğumuz gerçeğini her hafta hatırlatmayı bir görev biliyoruz. Ekonomideki en küçük bir dalgalanmada üreticimiz de sanayicimiz de yüksek girdi maliyetleri

Yüksek faiz ve enflasyon ile oynak döviz kurunun sanayiciye yansıyan bedeli her geçen gün büyümeye devam ediyor. Ve tabi ki bedelleri de aynı ağırlıkta… Dolayısıyla dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz ve tüm kesimler yaşanan sıkıntılardan kurtulmak için yeni ekonomik paketlerin açıklanmasını dört gözle bekliyor. Dünyanın en büyük 10 ekonomisi içine girmek hedefiyle kurguladığımız 2023 vizyonunda geldiğimiz son nokta ne yazık ki büyük bir kırılganlık oldu ki dünyanın en kırılgan 5 ekonomisinden biri olduk. Artık 2021 yılının son çeyreğine girmek üzereyiz. Ama önümüzdeki olumsuz tablonun dışına çıkamadık. İstenilen ölçülerde büyüme ve istihdam alanları yaratma, tasarrufları artırma ve ulusal gelirde orta gelir tuzağından kurtulma gibi hamleleri atamadık. Diğer yandan da AR-GE ve inovasyona dayalı bir üretim modeline geçerek yüksek teknolojiyi kullanmak, ucuz işçilik yerine nitelikli işçilik modeline dayalı bir üretim modeli oluşturmak, yüksek ürünler pazarlayarak ihracat gücümüzü artırmak için söylenegelen yapısal reformları eyleme geçirmeliyiz.

Yukarıda bahsettiğimiz olumsuz tabloda sanayinin ulusal gelir içindeki payı da giderek küçülmektedir. Milli gelir içindeki sanayinin ve tarımın payı azaldıkça hizmet üretimine dayalı bir büyüme oluştuğunu görmekteyiz. Ülkemizin makas değiştirip büyüyen ve gelişen bir ekonomi haline gelmesi için atılması gereken adımlarda Organize Sanayi Bölgeleri’nin önemine değinmeden geçemeyeceğiz.

Sanayici üretim yerine ithalat, inşaat ve hizmet sektörüne yöneliyor

Organize Sanayi Bölgeleri’nde durum nedir? diye baktığımızda reel sektördeki sanayicinin çok önemli bedeller ödediğini gözlemlemekteyiz. Doğalgaz ve elektrik fiyatlarına gelen zamlar sanayicinin belini bükmeye devam ediyor. Hal böyle olunca son yıllarda önemli bedeller ödeyen sanayici üretim yerine ithalat, inşaat ve hizmet sektörüne yatırım yapmaya başladı. Yatırım ortamının sağlanmaması, bankalarda faiz oranlarının cazibesi ülke ekonomisinin aleyhine bir tablo olarak önümüzde durmaktadır. Üretim ekonomisine geçerek yatırım ortamının sağlanması gerekmektedir.

OSB kanun taslağına haklı tepkiler

OSB kanun taslağına tepkiler gelmeye devam ediyor. Anadolu iş dünyasını yakından bilen önemli bir isim olan Dünya Gazetesi başyazarı değerli büyüğümüz Osman Arolat’ın bu konuda yazdıklarını iyi okumak gerekiyor. Kısaca hatırlayalım; “yaşanan sorunlar, bürokratların Ankara’da masa başında alacakları kararlarla değil, alanda üretim yapan sanayicilerle işbirlikleri ile yapılarak çözülmelidir.”

Bir başka örnek de Bursa’dan… Bursa Organize Bölgeleri Birliği’nin ardından, Nilüfer OSB Başkanı Erol Gülmez’in tepkisi de dikkat çekici. Araştırdığım da gördüm ki yasa tasarısına 20 büyük OSB’nin itirazları var. Bu durumda bu yasa tasarısının demokratik bir öz taşımadığını söylemeliyiz. Bakınız, Nilüfer OSB Başkanı Gülmez ne diyor: “Bu yasa tasarısı geçerse Türkiye’deki tüm OSB’lerin yöneticileri istifa etsin önerisinde bulundum. Yasa bu şekilde geçerse, mülki amirler elimizi kolumuzu bağlayacak değil ama hizmet hızımızı yavaşlatacak. İtirazımızı yüksek sesle yapıyoruz.”            

BUSİAD Başkanı Ergün Hadi Türkay da eleştirilerini daha da odaklayarak ”Bu düzenleme sorunlara hızlı çözüm arayan sanayicinin rekabet gücünü azaltacak, çalışma azmini zayıflatacak bir anlayışa yol açacaktır. Bürokrasi ile mücadele eden bir iktidarın hataya düşmemesini bekliyoruz. Sanayide bürokrasi damar tıkanıklığı gibidir, sorunlara neden olur” diyerek, iktidarın hatada ısrar etmemesini öneriyor. Türkay‘ın bu eleştirisine de aynen katılıyorum... OSB’lerde üretime bağlı olmayan arazilerin fiyat artışıyla ranta açılmak istenmesi başta olmak üzere birçok sorun olduğunu biliyorum. Ancak bunlar, Ankara’da masa başında bürokratların alacakları kararlarla değil, alanda üretim yapan sanayicilerle işbirliği yapılarak çözülmeli. OSB’ler 55 yıllık dönemde sorunlar yaşasalar ve yanlışlar yapsalar da, ülkemiz ekonomisine önemli katkılar yapmış, büyümemizin odağında yer almış kuruluşlardır.        Unutulmaması gereken budur! Bu tespitlere kulak verilmelidir. Zira ülke ihracatını çok önemli noktaya getiren üreten reel sektör temsilcilerinin sesidir. Yetkililer bu yanlıştan zaman varken dönmelidir. OSB’ler sanayicilere bırakılmalıdır.

Ve Fatsa OSB’den bir başka başarı öyküsü

Fatsa OSB’de iki genç girişimcinin dünyaya parmak ısırtan başarılarını sayfalarımıza taşıdık. Babadan girişimci olan yüksek inşaat mühendisi ve mimar iki genç Uğur Yıldız ve Doğan Kılıç, dünyada bir ilk plan yeni nesil polimer inşaat kalıbı ile daha şimdiden 10’a yakın ülkeye ihracat yapmayı başardılar. Altyapı ve fizibilite çalışmaları ile geçen iki yıl ve ardından pandemiyle geçen zorlu bir süreçten yüz akıyla çıkan Uğur Yılmaz ile Doğan Kılıç, inovatif yaklaşımlarını tüm dünyaya yaymak için önce Çin’de bir ofis kurdular. Şimdi de Hollanda’da bir ofisin hazırlıklarını tamamlamak üzereler. Önümüzdeki 5 yıllık planlamalarında ise Fatsa’da iki, Gebze ve Kayseri’de birer olmak üzere kuracakları 5 fabrikada üretim yapmak var. Yolları açık olsun…

HAFTANIN SÖZÜ

Paranızı paranın alabileceği şeylere harcayın. Zamanınızı ise parayla satın alamayacağınız şeylere…

 

ETİKETLER; Karadeniz Ekonomi