2019 fındık sezonuna herkesimin büyük ölçüde mutlu olduğu bir haberle başlangıç yapıldı. Sektör temsilcilerinden bu mutluluğun kalıcı olmasının ve sezonun verimliliğinin sağlanmasının tek şartının TMO’nun fındık alımlarında izleyeceği politikanın akıcı ve düzenli olması gerektiği açıklamaları yükselmeye başladı. Fındık hasadı öncesi Ferrero iyi tarım uygulamaları için her yıl olduğu gibi bu yılda Ordu’ya gelen Ferrero Fındık Türkiye Genel Müdürü Bamsi Akın’la yaptığımız röportajda Bamsi Bey belirsizliğin ortadan kalkmasını fındık sezonu öncesi olumlu karşıladıkları söyledi. Karadeniz Ekonomi Gazetesi olarak ihracatçı, sanayici ve üreticiyle yaptığımız sektör görüşlerinde de TMO’nun izleyeceği politikaların akıcı ve düzenli olması şartı gündeme getirildi. Evet 2019 fındık sezonu öncesi tüm kesimler yapılan güzel işleri gördü. Ancak fındıkta kalıcı çözüm sağlamak adına dünyanın en fazla fındığını üreten Ordu-Giresun fındık üreticisine daha fazla alan bazlı destek vermek ve ülke genelinde lisanslı depoları hayata geçirmek gerek. Bu haftaki Karadeniz Sohbetlerinde Sanayici ve İş Adamı  Şenocak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Cem Şenocak da  bu gerçeğin altını çizdi. 2012 yılında kırılan 300 bin ton iç fındık rekor ihracat seviyesini 2019 fındık sezonunda Karadeniz Fındık ve Mamülleri İhracatçı Birliği Başkanı Edip Sevinç’in söylemiş olduğu gibi kırabiliriz. Ülke olarak verimliliğe ve kaliteye önem verip rekolte ve fiyat istikrarını sağlayıp altyapı eksikliklerini giderirsek Türk fındık sektörü adına her şey çok daha güzel olacak.

Ülke Ekonomisi İçin Yeni Bir Kalkınma Planı

Ünlü Ekonomist Meliha Okur’la yaptığımız röportajda söylemiş olduğu gibi ülkemizin  günlük pansumanlara değil kalıcı çözümlere yani yeni bir kalkınma planına acilen ihtiyacı var. Üreten kesimin üzerindeki ağır maliyetler mutlaka Hükümet tarafından kaldırılmalıdır. 2018’de ekonomide yaşanan sıkıntıların karlılığa yansıması çok ciddi boyutlarda oldu. Yıl boyunca özellikle döviz artışlarından kaynaklı maliyet artışıyla karşı karşıya olan şirketler, aynı süreçte talebin de düşüşe geçmesi nedeniyle artan maliyetleri fiyatlarına yansıtmakta zorlandı. Neredeyse tüm sektörlerde alacak tahsilinde de sıkıntı yaşanması şirketlerin kârdan taviz vermesine neden oldu. Ülke olarak üreten kesimin rahatlaması için özel bankaların faizleri düşüreceği şartları oluşturmaya başlamalıyız. Böylelikle ülkemizde yeniden yatırım iklimini tahsis etmeliyiz.