13.01.2019
Reel sektör ve KOBİlerin ve işletmelerin krediye ulaşmalarını kolaylaştırmaya çalışılan bir dönemin yaşandığını açıkça görmekteyiz.
Ancak uygulamalarda ciddi sıkıntılar olduğunu iş dünyası ve reel sektör temsilcilerinden duymaktayız. Hükümet aldığı kararların sahada uygulanıp olmadığını mutlaka denetlemelidir. Çünkü bu denetleme olmayınca yapılan işlemler söylemden eyleme geçmiş olmuyor.
Ekonomi yönetimi reel sektörün temsilcilerinden gelen sese kulak veriyorlar. Ancak bu sürece bankalarımız da ayak uydurmalıdır. İş dünyası ve sanayiciler geçtiğimiz hafta içinde TOBB ve Bankalar birliği organizasyonu ile Samsunda bir araya gelip, beklentilerini banka genel müdürlerine ilettiler.
Sanayiciler, Kobiler bankalarımızın önce kendilerini düşünmekten vazgeçmeleri gerektiğini, önnce de can, sonra da can' diyen yaklaşıma önlem alınmasını istiyor. Yüksek faizin altında ezilen reel sektör başta olmak üzere Kobiler can suyu bekliyor. Ülkemiz de 2 milyon kobi olduğunu düşünürsek sadece 40 bin KOBİyi kapsayan yeni kobi kredilerinden ihtiyacı olanların faydalanmasını sağlamlayız.
İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası başkanının verdiği şu örneği hatırlatmak istiyorum: Türk Lirası olarak kredi faizi iniyor, ama toplam kredilerin yaklaşık yüzde 40'ını, ticari kredilerin neredeyse yüzde 50sini oluşturan döviz kredi faizleri, nedense bir türlü aşağıya gelmiyor. Biz iş dünyası olarak bunu anlamakta zorlanıyoruz. Aklımıza gelen tek açıklama, herhalde unuttular. Bankalara hatırlatalım istedik.
Bakınız; dolar cinsinden mevduata bankaların verdiği faiz yaklaşık yüzde 5. Oysa dolar kredisi faizi yüzde 10 13 aralığında. Yani arada büyük bir makas, büyük bir açıklık hala devam ediyor.
Bankalarımızı acilen bu yönde adım atmaya çağırıyoruz. Çünkü bu ihracatçı için de büyük engel. Fonlama maliyetlerinin bu noktada yüksek seviyede seyretmesi, ihracatçının da uluslararası arenada rekabet gücünü ciddi manada azaltıyor. Onların rakipleri çok daha düşük faizle döviz kredisi kullanıyor.
Evet, sonuç olarak öncelik üreten reel sektörün rahatlatılması olmalı.
Hükümet ve ekonomi yönetimi üreten kesimi korumaya almalı ve yüksek faiz baskısından bir an önce kurtarmalıdır. Çünkü herkes krizden kurtulmak için artık üretim ekonomisine dönülmesi gerektiğini çok iyi anlıyor..