28.06.2020
Bu salgın sonrası devletin ekonomiye müdahale edeceği öngörüleri çok yaygınlaştı, doğaldı da...
Bu salgın sonrası devletin ekonomiye müdahale edeceği öngörüleri çok yaygınlaştı, doğaldı da...
Son 4 ay boyunca dünya merkez bankaları 6 Trilyon $’lık varlık alımı yaptı.
FED’in ( ABD ) 7 ve ECB ( AB ) bilançosunun 4 kat büyümesine bakarak, devletin ekonomide yeni bir rol üstlendiğini söyleyebilir miyiz?
Siyasi yürütme organının adil bir maliye politikası uygulamak yerine, ‘’parasal gevşeme ‘’ ( QE ) adlı para politikasıyla ekonomi siyasetini biçimlendirmeye başladığı görülüyor.
QE politikası, 2008 Krizi’nde gelişmiş dünyanın aletiydi. Oysa şimdi aralarında Türkiye’nin de olduğu gelişmekte olan dünyadan 11 ülke QE uyguluyor.
Piyasadan kamu kağıdı satın alınıyor, karşılığında ölçüsüz para basılıyor. Merkez Bankası ‘nın bağımsızlığı söz konusu değil.
Siyasi otortitenin emriyle bu yolla piyasaya para pompalanınca faizler düşürülebiliyor ama yabancı kaynalar çekilince döviz kuru oynuyor.
Sonraki aşamada enflasyonun ölçüsüz yükselmesi kaçınılmaz hale gelecek.
Yakın zamanda ‘’ Acil Borçlanma ‘’ adıyla özel kesim tahvilleri alım hakkı da getirildi. Bununla siyasi otorite, ‘’eş-dost kapitalizmi’’ uygular konuma geldi.
‘’Parasal Gevşeme ‘’toplam talebi harekete geçiren politika olmaktan çok Economist dergisinin tanımlamasıyla bir ‘’parasal macera’’. Çünkü hükümetlerin ölçüsüz harcaması açık bütçe yaratmadan finanse ediliyor.
Fed Başkanı J. Powell ‘’Biz ödünç para veriyoruz, harcayan değiliz. Vergilendirme ve harcama yetkisine sahip Kongre para ve maliye politikası arasındaki seçimi yapmayı unutmasınlar “uyarısını yapıyor.
Yıllar öncesi Churchill ‘’ Ekonomide bu kadar çok paranın basımını, bu kadar az kanıtla ve az kişinin kararıyla gerçekleşiyor” diyordu.
Bu senaryonun tekrar yaşandığı günlere döndük...