18.07.2021
Geçen hafta Küba ve Kore’deki gıda sıkıntınsın ‘’gıda azlığı‘’dan değil, kendini yönetici olarak niteleyen politik otoritelerinin dağıtım ve gıda satışını, merkezi ve tek elden denetlemek ve bu arada kontrolü yitirmeme isteğinden kaynaklandığını sav
Bu hafta Küba halkı 1959’dan bu yana ilk kez ‘’yetti gari’’ diyerek sokağa döküldü, dostum Dr. Aykut Üretici bu konuyla ilgili benimle bir bilgi paylaşımı yaptı.
Küba’da halk ‘’açız‘’ diyor... Rejimin sorumsuz sorumluları Küba halkı için ‘’ CIA ‘nın ders notlarını çalışıp, sokağa dökülen karşı devrimciler‘’ ifadesini kullanıyor.
Aslında, 11 milyon nüfuslu Küba doyuracak dek gıda maddesi üretiyor ( Hiçbir ada ülkesi kendi kendine yeterli olacak tarımsal üretim yapamaz.) Rejim vatandaşlar arasında ‘’ takas’’a bile izin verse, bu rahatlama getirecek.
Yurttaşına güvensizlik, her şeyi ‘’merkezi elin‘’ sihrinden ummak,konuyu karar veren bir yarı-ilah düzeyindeki başefendiye bağlamak, işte bu, çıkmazın kendisi...
Konu, ekonomik değil, politik.
X
Soruyu bu kez tersinden sormak isterim :
- Ekonomik yaşamda yasağa yer var mı ?
Var !
Ama bu, Osmanlı’nın ‘’ fiyatlara üst sınır koymak‘’ anlamına gelen ‘’ narh ‘’ uygulamasından farklı olarak ‘’düzenleme‘’ (regülasyon) olarak ifadesini buluyor.Ekonomik yaşamda ‘’otomatik bir denge‘’ olmadığını, arzın talebe kavuşması gerektiğini önce L. Walras ( 1834-1910 ) sonra A. Marshall ( 1842-1924 ), ilki matematiksel, ikinci isimse geometrik olarak kanıtlar. Marshall ‘ın kullandığı çok anlamlı bir deyim vardır : Rant benzeri ( quasi rent )...
Eğer eldeki arz yetersizse, bu olay ‘’kıtlık hali‘’ yaratacak, bu da bir ‘’ rant benzerini ‘’ ortaya çıkaracaktır.
Şimdi bir mal değil, ama bir kamusal alanı düzenleme örneği üstünden,olayı tartışmak istiyorum.
Devlet protokolünde 4. sırada olan Paris’in ilk kadın Belediye Başkanı ve kenti 2014‘den bu yana 2 dönemdir yöneten Anne Hidalgo ( doğ.1959 ) radikal bir kararla bu yılın 1 Ağustos’undan sonra kent içinde 30 km / h sınırlaması getirdi. Bununla kalmadı, park alanları sayısını 140 binden 60 bine düşürdü.Motosiklet vb. için park parası ödeme zorunluluğu getirdi.
Gerekçesi, gürültü kirliliğini önlemek ve iklimsel değişime uygun tavır takınmak.
Kararlar ‘’Ey araba sahipleri, kente girmeyin, bunu yaparsanız, ben de bu araba kullanma sevdanızı cehheneme çeviririm ‘’ anlamını taşıyor.
Bu karar dünyada bir ilk... (Londra uygulaması bir harç uygulamasıdır, İstanbul ve İzmir’deki tek –çift plaka işi kısa süreli bir yasaklamadır. )
Paris’e dönelim: Paris, benzer çaptaki Avrupa kentlerine göre, örneğin Berlin, nüfusu nisbi anlamda az,2,1 milyon. Buna karşılık alanı küçük, 105 km2 ve nüfus yoğunluğu km2’ye 21,000 insan. Dahası, kent bir çanak içinde ve kışın hava kirliliği üst düzeye çıkıyor.
Sosyalist Parti mensubu olarak – kendisi büyük Fransa kentleri içinde tek belediye başkanı -Bn. Hidalgo bütün bu olgular olmasaydı da kanımca bu ‘’ Km Sınırlaması ‘’nı yürürlüğe koyardı.Savı şu : Kentler, fosil yakan arabaların değil, yurttaşındır ve onların olmalıdır...
Elini güçlü kılan, Avrupa’da ikinci büyük olan Paris Metrosu, günde 5,2 milyon insan taşıyor. Kitle ulaştırma araçları yeterli.
Bayan Hidalgo,bu arada bulvar ve caddeleri de daralttı ,bunları ‘’bisiklet yolu’’ olarak tahsis etti.
X
Yeni sahne açan Özgür Sanat Tiyatro‘sunun ilk oyunu Dario Fo‘nun(1926-2016) ‘’Üç Ayna’’sını seyrettikten sonra, gece boyu Nobel Edebiyat Ödüllü (1997)Fo’nun eserlerini karıştırdım, sesinden yorumlarını dinledim. Not almışım, bir yerde şöyle diyordu :
-Yaşam üstünde yeni müdahale araçları yaratmalıyız...Bu yerine göre bir uygulamayı tümüyle tersine çevirmek de olabilir.
Yaşam konforumuza dokunmadan yokolan dünyamıza tavır alacağımızı zannetmek gerçekten safdillilik olur.. (km/17.7)