Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
10.11.2024

5.05.2019

“Kâr eden üretici”

“Kâr eden üretici” varsa, ‘üretim’ sürdürülebilir…

“Kâr eden üretici” varsa, ‘büyüme’ sürdürülebilir…

Yani…

‘Kâr eden üretici’ sayısı artırıyorsa, en kapsamlı reformu gerçekleştirmişsiniz demektir…

Bankalarımızdaki sorun da bu eksikliğimizdendir…

“Üretip, kâr eden müşteri” sayısı ve işlemi, diğerlerinin verdiği zararı karşılayamamaktadır…

Bankaların ‘sağlam yapısı’ ve ‘sürdürülebilirliği’:

“Zombi, batık, yüzdürülen müşteri” sayısına değil, “Üretip, kâr eden müşteri”, “İhtiyacı esas alarak mal ve hizmet üreten müşteri” sayısına bağlıdır…

Bu nedenle:

Tarım ve sanayide üretenin…

Taklit edip mevcudu da batıranın değil, ihtiyaca cevap verenin…

Yurtdışına bağımlı olduğumuz/olacağımız ürünler üzerinde çalışma yapanın…

Kamu kaynaklarını tüketerek değil, kamuyu besleyerek büyüyenin önündeki tüm engelleri kaldırmamız gerekiyor

Gelişmiş ülkeler de öyle yapıyor:

Onları, hesaplayamadığı, öngöremediği maliyetler/kararlar ile baş başa bırakmıyor…

Üreticiyi de, ülkeyi de kredi bağımlılığı ve döviz ihtiyacından kurtaracak ‘tek yol’ budur…

Kimdir üretici?

Rekabet edebilir ürünü; dünya maliyetleriyle üretendir…

Aynı zamanda…

Analitik düşünen, sorgulayan, araştıran, geliştirendir.

Öncelikli aradığı şey nedir?

Güvendir…

Alınan kararlara, bağlılığa ve uygulanacağına güven…

Ülkeye güven…

Kanunlara, hukuka güven…

Piyasaya güven…

Türkiye’de de, diğer gelişmiş ülkeler gibi, üretimde ‘verimlilik’ ve ‘inovasyon’ esas alınmalıdır…

Bu tür girişimler, ‘uzun dönemli’ plan yapabilme hassasiyeti gerektirr.

Bunun için de ‘güven’ esastır…

Kısacası…

Sorunlu olarak bildiğimiz özel ve tüzel kişileri de, ‘borç para’ değil; ‘üretip, kâr edenler’ kurtaracaktır...

Bu nedenle, siyasetçisinden banka müdürüne kadar herkesin kapısı, “Zombi, batık, ihtiyaca göre üretmeyen, kıt kaynakları tüketen, buna rağmen yüzdürülen şahıs/şirket/müşteri” yerine; eli taşın altında olan çifti, sanayici, hizmet üreticisine açık olmalıdır…

Bugün yaşadığımız sıkıntılar, belki de, bu yapının kurulmasını kolaylaştıracak; bankaları da reel sektörle ‘birlikte üretim’ gibi daha organik ilişkiler kurmaya zorlayacaktır.