Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
10.11.2024

26.09.2020

T Modeli (Türkiye Modeli)

Amerikalı önde gelen siyaset bilimci Joseph Samuel Nye’nin literature kazandırdığı yumuşak güç “soft power”, bir devletin değerleri ve refah seviyesiyle uluslararası arenada model ülke konumuna yükselerek nüfuz elde edebilmesi demektir. 

İlk kez 7 Mart 2012'de kaleme aldığım ve zaman zaman güncellediğim Türkiye’nin ‘T’si anlamında T Modeli (Türkiye Modeli) başlıklı yazım, Bahçeşehir Üniversitesi'nde Küresel Siyaset ve Uluslararası İlişkiler üzerine yüksek lisans eğitim sırasında kaleme aldığım ödev çalışmamdan ve biraz güncellediğim bir özetidir.

Amerikalı önde gelen siyaset bilimci Joseph Samuel Nye’nin literature kazandırdığı yumuşak güç “soft power”, bir devletin değerleri ve refah seviyesiyle uluslararası arenada model ülke konumuna yükselerek nüfuz elde edebilmesi demektir. 

19 Nisan 2012’de The Marmara Hotel İstanbul’da katıldığım, Finpro, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ve Finlandiya Büyükelçiliği tarafından, Finlandiya Başbakanı Jyrki Katainen ve AB ve Dış Ticaret Bakanı Alexander Stubb’un Türkiye ziyaretleri vesilesiyle ortaklaşa gerçekleştirilen Türkiye - Finlandiya İş Forumu kapsamında konuşan Finlandiya Başbakanı Jyrki Katainen, “Türkiye, dünyanın hem bu kısmında, hem de Kuzey Afrika'da, Ortadoğu'da gerçekten yeri doldurulamaz bir konuma sahip. İslam ülkelerinin demokratik açıdan ilerlemesi ve iyi yönetilmesi açısından, Türkiye diğer İslam ülkelerine çok iyi bir örnek. Burada gerçekten çok güçlü bir pozisyondan bahsediyoruz. Türkiye'nin gücü, yalnızca Türkiye için değil, aynı zamanda diğer ülkeler için de çok büyük bir güç anlamına geliyor. Türkiye'nin gücü, AB için, AB ülkeleri için ve aynı zamanda diğer ülkeler için de çok büyük bir öneme sahip. Çünkü Türkiye gerçekten de çok katkıda bulunan bir ülke. Kaynaklarınızla büyük bir katkı olduğunu söyleyebiliriz. Barış ve istikrar anlamında tüm dünyaya büyük bir katkı sağlıyorsunuz. O nedenle bu katkılarınız açısından sizlere büyük bir şükran borçluyuz. Yalnızca Avrupa için değil, aynı zamanda gelişmekte olan alan için, hatta son zamanlarda krizden muzdarip olan ülkeler için de çok iyi bir örnek.”  dedi.

 

Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser, kendilerini Türkiye’de ‘reçete yazan bir doktor’ gibi görmediklerini belirterek, “Türkiye’nin elde ettiği başarıyı gösteren ülkelerde, sahip olduğu zengin tarihi de düşününce, benimki gibi bir örgütün reçeteli bir gelişme yolu göstermesi oldukça uygunsuz olur.” diye konuştu. Raiser, Tunus’ta, Endonezya’da, Meksika’da ve pek çok ülkede yürüyen programları olduğuna işaret ederek şöyle konuştu: “Geçtiğimiz on yıllık dönemde Türkiye gerçekten etkileyici bir konuma geldi. Modellerle ilgili her zaman için zorluklar söz konusudur, çünkü modellerin uyarlanması gerekir. Türkiye gibi başarılı bir ülke için reçete yazan bir doktordan ziyade, güvenilir tavsiye alabileceğiniz bir danışman olabileceğimizi umuyorum.” dedi. 

ABD'de yaşanan kriz sonrası problemlere dikkat çeken Bloomberg Businessweek, Amerika'ya model olarak içlerinde Türkiye'nin de bulunduğu 9 ülkeden örnekler verdi. Bloomberg Businessweek dergisi istihdam gibi kriz sonrası çıkışta kimi sorunlar yaşayan Amerikan ekonomisi için 9 öneri sundu. 9 farklı ülkeden yapılan bu önerilerden birine ise Türkiye modeline yer verildi. “Kapıları aç” başlıklı yazıda, Türkiye'nin yabancı yatırımlara olan yaklaşımının ABD ekonomisi için de bir model olabileceği belirtildi. “Amerika hâlâ yabancı yatırımcılar için bir firsatlar diyarı olma özelligine sahip mi?" sorusu ile başlayan derginin makalesinde, ABD'ye yapılan yabancı yatırımın 2010 yılında 200 milyar dolar ile son 10 yıl ortalamasının üzerine çıktığını belirtiyor. Ancak bunu yeterli görmeyen dergi, Türkiye örneğini okuyucularına sundu ve Türkiye ile karşılaştırınca ABD'nin bu açıdan çok da cazibeli görünmediğine yer verdi. 

New York Times yazarı James Traub bir yazısında, “Bütün yollar İstanbul'a çıkıyor” adlı makalesinde belirttiği gibi Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu'ndan bu yana en popüler günlerini yaşıyor. Burada, "rol model" vurgusu yapılırken, doğa bilimlerine kıyasla sosyal bilimlerin değişken ve kısmen stokastik yapısının belirleyici olduğunu unutmamak gerekiyor. Zira "model"in tekrarlanabilir olmasında, tarih, siyasal kültür, ekonomik yapı, coğrafî konum ve benzeri birçok karmaşık faktörün etkileri kaçınılmazdır. Haddizatında modellerin "biricik" oluşu, genelde onları güçlü ve cazip kılmaktadır. dedi.

New York Times ile NATO Savunma Koleji, Türkiye'nin Mısır'a örnek olabileceğini öne sürdü. Landon Thomas Jr. imzası ve Helene Cooper'ın katkısıyla yayımlanan analizde, bazı Ortadoğu uzmanlarının, Mısır'ın kendisini yenilemeye çalışırken Türkiye'ye bakarak bazı önemli dersler alabileceğini vurguladıkları ifade edildi.  

10 Aralık 2011 tarihinde İstanbul’da, İktisadi Kalkınma Vakfı tarafından, “Değişen Ortadoğu ve Kuzey Afrika Üzerine Türkiye ve Avrupa Perspektifleri” konulu yuvarlak masa toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan, Avrupa Parlamentosu Üyesi, Türkiye-AB KPK Eşbaşkanı ve aynı zamanda AB’nin Tunus seçimleri için oluşturduğu gözlemci heyetinin üyesi olan Hélène Flautre, bölgede meydana gelen halk hareketlerinin evrensel demokrasi ve özgürlük gibi değerleri gündeme getirdiğini ve kolektif bir dinamik yaratarak AB’nin bu dönüşümdeki önemini ortaya koyduğunu belirtti ve bu büyük değişimin Avrupa’da yeterince kavranamadığına değinenerek, Türkiye’nin tarihi rolünü vurguladı. Türkiye’nin Model olarak gösterilmesi konusunda Flautre, demokrasinin bitmiş değil sürekli gelişen ve değişen bir sistem olduğunu ve hem Türkiye’de hem de bölgede sürecin canlı bir şekilde ilerlemekte olduğunu kaydetti. Flautre, Türkiye’nin kültürel, tarihi, ekonomik ve siyasi açıdan bölgeye açılan bir kapı olduğunu ifade etti. 

 

30 Mayıs 2012 tarihinde İstanbul’da katıldığım, T.C. Ekonomi Bakanlığı, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ve HSBC işbirliğinde gerçekleştirilen, Çin, Hindistan, Endonezya, Vietnam ile doğru iş bağlantılarının kurulabilmesi teminen Küresel Bağlantılar “Yükselen Uluslararası Ticaret Koridorları” konferansında konuşma yapan HSBC Türkiye CEO’sunun açıklamasına göre 2050’de öngörüleri Türkiye’nin dünyanın 11. büyük ekonomisi olacağı yönündedir. 

 

Fransız Cyberpresse’den Khalid Adnane’nin 13 Şubat 2012 tarihli bir yazısında; Yükselişte olan güçlerden bahsedildiğinde, akla genellikle BRICS olarak isimlendirilen gruptaki ülkeler geliyor. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika. Bu listeye yeni bir isim daha eklenebilir. Türkiye’den söz ediyoruz. Kanada’nın hemen arkasında ve Güney Afrika, Norveç, Hollanda gibi ülkelerin önünde yer alıyor. Bu olağanüstü sıçrayış Türkiye’ye Malezya veya Endonezya gibi Asyalı kaplanlara benzetilen “ekonomik kaplan” ünvanını kazandırdı. Öyle ki uluslararası İngiliz dergisi The Economist 2010’daki bir sayısında Türkiye’yi “Avrupa’nın Çin’i” olarak adlandırdı. 

 

2011 Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Profesör Michael Spence’e göre “Türkiye gelişmekte olan piyasalar arasında önemli bir konuma sahip ve genişletilmiş G-8 grubunun bir parçası olması gerekiyor.” 

 

Libya Geçiş Hükümeti Başbakanı Dr. Abdurrahim El Kib, ilk yurtdışı ziyaretini 2012 Şubat ayında Türkiye’ye yaptı. El Kib, Türkiye’yi örnek ve model ülke olarak gördüklerini belirterek, devrim süreci ve sonrasından Türkiye’nin verdiği desteğe teşekkür etti. 

 

16 Mart 2012’de İstanbul’da katıldığım Bahçeşehir Üniversitesi tarafından fahri doktora takdim töreninden bir gün önce, Ankara’da resmi temasları kapsamında TRT Haber’in sorularını cevaplayan Ekvator Cumhuriyeti’nin genç Cumhurbaşkanı Dr. Rafael Correa Delgado, röportajda iki ülke arasında önemli anlaşmalara imza atılacağını ve Türkiye ile olan ilişkilere büyük önem verdiklerini vurguladı. Konuk Cumhurbaşkanı “Ticari görüşmelerimiz olacak fakat sadece bununla sınırlı değil. Türkiye bizim için önemli bir dost. Türk inşaat firmalarının ülkemizin yeniden yapılanmasında önemli rol oynayacağını düşünüyorum. Latin Amerika’da faaliyet gösteren 200 uluslararası şirketten 35’i Türk. Türk şirketleri önemli deneyime sahip. Bizim de yol, baraj gibi projelere yönelik harcamalarımız giderek artıyor. Bu konularda işbirliği yapılabilecek bir ortam var" dedi. Rafael Correa Delgado, “Biz de Türkiye gibi küresel ekonomik krizden çok az etkilendik. Türkiye'nin çok dinamik bir ekonomisi var ve uluslararası arenada ürünlerinizi tanıtmak istiyorsanız, dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olan Türkiye ile ticaretinizi geliştirmek zorundasınız” diye konuştu. Atatürk'ün büyük bir hayranı olduğunu vurgulayan Rafael Correa Delgado, Arap Baharı ve Ortadoğu'da son dönemde yaşanan olaylarla ile ilgili bir soruya ise şöyle cevap verdi. “Türkiye'nin, Arap Baharı’nı yaşayan ülkeler için model oluşturup oluşturmadığı sorgulanıyor ama bence bunu düşünmeye bile gerek yok. Türkiye laik ve demokratik bir ülke. Liberal ekonomiyi başarıyla uygulayan bir ülke, bence Türkiye bu bölge için zaten eşsiz bir model konumunda.” Rafael Correa Delgado, Türkiye'ye ilk kez 22 yıl önce üniversite öğrenciyken geldiğini ve çok etkilendiğini belirtti.

 

26 Nisan 2012’de İstanbul’da katıldığım, Bahçeşehir Üniversitesi’nde, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye - İngiliz İş Konseyi tarafından gerçekleştirilen Türk - İngiliz İş Forumu’nda konuşan Birleşik Krallık Ticaret ve Yatırımlardan Sorumlu Bakanı Lord Stephen Green, Türkiye'nin bölgesinde artan rolü ve etkinliğinin, İngiltere'nin Türkiye ile daha yakın ticari ve ekonomik ilişkiler kurma isteğine neden olduğunu söyledi. Türkiye'nin İngiltere için öncelikli ülkeler arasında yer aldığını vurgulayan ve Türkiye'nin bölgesinde artan rolü ve etkisine dikkati çeken Lord Green “Türkiye, AB'nin bir ucunda olan dikkati çekici bir ülke. Biz de AB'nin diğer ucundayız. Türkiye'de genç ve hızlı büyüyen bir ekonomi var. Bölgesinde daha etkili olan bir ülke görüyoruz.” diye konuştu. Lord Green, Türkiye’nin hızlı büyümesi ve orta ölçekli şirketlere sunduğu fırsatlarla Avrupa’daki en cazip pazar olduğunu belirterek, “Sadece iç pazarıyla değil, Kafkasya, Orta Asya, Kuzey Afrika ve Ortadoğu bölgelerine giriş için de Türk şirketleri çok önemli stratejik ortaklar olabilirler” dedi. Lord Green duygularını “Türkiye’deki heyecan verici gelişmeleri izliyorum. İki ülke olarak ortak paydalarımız var. Karşılıklı yatırımlar yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Türkiye sadece iş alanında değil, kültürel alanda da bir vitrin. Gidilecek ilk yer” şeklinde konuşarak ifade etti. 

 

24 Mayıs 2012 tarihinde katıldığım, İstanbul Aydın Üniversitesi ve Kaliforniya Üniversitesi Berkeley tarafından ortaklaşa gerçekleştirilen Arap Baharı Uluslararası Sempozyumu’nda konuşan konuk konuşmacılar, Türkiye’nin bölgesinde önemli bir ülke olduğunu ve lider olabilecek potansiyele sahip olduğu ifade ettiler. 

 

27 Ocak 2012 tarihli El Şark gazetesinde Semir El Hacavi, “Türkiye dünyanın terazisidir. Batı ve Doğu’yu birbirine bağlayan bir halkadır.” dedi.

 

İngiliz yazar, futurist ve What’s Next'in kurucusu Richard Watson tarafından derlenen 2050 öngörülü beş ayrı zaman dilimine ayrılan Trends & Technology Timeline 2010+ adlı akım haritasında Türkiye’nin önemli bir ülke olarak konumunu yükseltecek olduğunu belirtiyor.

 

Kasım 2010'da Fransa eski Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner Afrika’da rekabet etmek için Türkiye ile işbirliğinin gerektiğini söyledi. 

 

31 Mayıs – 1 Haziran 2012 tarihlerinde İstanbul katıldığım, İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen “Somali'nin Geleceğine Hazırlık: 2015 Hedefleri” temalı Birleşmiş Milletler (BM) 2. İstanbul Somali Konferansı’na katılan BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, Türkiye’nin stratejik konumuna ve Somali’de büyükelçiliği olan tek Batılı ülke olduğuna dikkat çekerek “Türkiye liderliğiyle, bütün kaynakları ve kapasitesiyle uluslararası barış, güvenlik ve insan haklarına güçlü bir şekilde bağlı. Türkiye yükselişte olan çok az sayıdaki ülkelerden biri, yükselen küresel bir lider. Türkiye’nin oynadığı önemli rolü sürdürmesini ve BM’nin güçlü bir tarafı olarak kalmasını ümit ediyorum” diyerek Türkiye’ye verdiği önemi vurguladı. 

 

Haziran 2020'de Birleşmiş Milletler (BM) 75. Genel Kurul Başkanlığı'na 192 üye arasından 178 oy alarak seçilen ve BM'nin en üst organının yönetimini üstlenen ilk T.C vatandaşı olarak bir dönem görev yapacak olan Volkan Bozkır 15 Eylül 2020'de yeni görevine New York'ta resmen başladı.

Aralık 2019'da Washington merkezli düşünce kuruluşu Türk Miras Vakfı (THO) tarafından Washington'da düzenlenen "ABD'nin Dış Politika Stratejileri ve Sorunları" başlıklı panele katılan Harvard Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Joseph Nye, "Türk-Amerikan ilişkilerinde son yıllarda ciddi zorluklar var. Fakat ben hala Türkiye ile ABD arasındaki ortak çıkarların, farklılıklardan daha büyük olduğunu düşünüyorum." dedi.

 

 

ETİKETLER; Karadeniz Ekonomi