21.03.2021
Meslekteki yarım asra yaklaşan süreyi değil, kendimi bildim bileli Doğu Karadeniz’de, ille de Trabzon’da bir demir yolu ben diyeyim “gaydesi”, siz söyleyin “masalı” sürüp gidiyor.
Meslekteki yarım asra yaklaşan süreyi değil, kendimi bildim bileli Doğu Karadeniz’de, ille de Trabzon’da bir demir yolu ben diyeyim “gaydesi”, siz söyleyin “masalı” sürüp gidiyor.
Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından geçtiğimiz ay “Erzincan-Gümüşhane-Trabzon Hattı” çizilerek etüdünün önümüzdeki yıl tamamlanacağı, daha sonra da yapımına başlanacağı bir kere daha ifade edilen tren yolu için gazetelerde tam sayfa teşekkür ilanlarını görünce ister istemez, “Bu kaçıncısı” diye merak etmedim değil.
“Ha başlandı, başlanıyor” ya da “Tren ha geldi, gelecek” denilen her söze inanılarak, 40 yıl da verilen teşekkür ilanlarının bu ya 4’üncüsü ya da 5’incisi sanırım! Gazete arşivlerini karıştırıp, onları da bulacağım. Ama kara tren bir türlü gelmedi, gara da giremedi!
Orhan Hakalmaz’ın sesinden, “Kara tren gecikir, belki hiç gelmez” türküsü ile kulaklarımıza girmekten başka!
Ne diyelim? Hangisini eleştirelim?
Bundan sonra da birkaç kez verilecek gibi görünen ilanı verenleri mi? Yoksa verdirenleri mi?
BUKALEMUN BİLE…
Sadece siyasette değil, hemen hemen her alanda, her yerde dün ak dediğini bugün karartan; Kötü saydığını iyiliğe büründüren; Helâli haram haline dönüştürüp en azından mubah sayan; Çıkarları için şeytan ile aynı sepete dalıp, kılıktan kılığa giren;
Akşamdan sabaha renk değiştiren…
“Bukalemun gibi renk değiştiren” diye yazacak iken, renkliliği güzellik için tenine taşıyan bu güzel hayvan bile; “Ben bile her zaman bu kadar değişmiyorum. Bu tür insan diye geçinenleri benimle eşdeğer tutarak tarif etme. Gururuma dokunuyor” diye itiraz edebileceğini düşündüm! O ki bukalemundan dem vurduk, Türk Dil Kurumu’ndan açıklamalarını da aynen paylaşalım: Hayvan olarak; "20-30 cm boyunda, renk değiştirmesiyle ünlü sürüngen türü." İnsan için ise; "Davranışını, görüşünü çıkarına göre değiştiren kimseler" için kullanılır.
BARİ “DOST-MÜTTEFİK” DEYİVERME!
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar haklı olarak, “Parasını ödediğimiz malzemeyi bir şekilde bize vermemekte ısrar ediyorlar” diyerek ABD ve AB üyesi ülkelerden şikayetçi oluyor. Öyle ya, anlaşması yapılan, parası da peşin ödenen mal nasıl teslim edilmez? Bakan Akar, sonuna kadar haklı. İyi de, parası ödendiği halde malı vermeyenler için; “…Dostlarımız, müttefiklerimiz” deyivermesi, bunların nerede ise “kardeş sayılması” da neyin nesi? Kaldı ki, “dost, müttefik” denilenler sadece, parasını ödediğimiz silahları vermemeleri bir yana, Türk devletini yok etmek isteyen teröristlere, PKK’ya, PYD’ye, YPG’ye bedava milyonlarca her türlü silahı temin etmiyorlar mı?
Ve biz de bir yandan bunlardan şikayet ediyor, ama öte taraftan “dost-müttefik” sayıyoruz! Hem de aynı yerde, aynı söylem içinde…
“Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?”