Güncel Gelişmeler:
  • Ordu – Giresun Havalimanı’nda sefer sayıları arttı - 10:43
  • Nebati'den konutta fahiş fiyat artışı uyarısı - 09:29
  • Bankalara, 'döviz işlemlerini likit saatlere çekin' talebi - 09:19
  • Gecelik kredi faizlerinde 'zorunlu' yükseliş - 09:13
  • Ülker'in ilk çeyrek cirosu 5,9 milyar TL'ye ulaştı - 09:07
10.11.2024

1.10.2016

Özel Bankalar Fırsatçılık Yapmamalı

Ülkemiz üzerine 15 Temmuz ve 15 Temmuz sonrası her alanda olduğu gibi ekonomik alanlarda da oyunlar oynanıyor. Ancak Türkiye ekonomisi eskisinden çok güçlü ve Türk halkı ekonomiye de sahip çıkmaya gerekli fedakârlığı yapmaya devam ediyor. Ülkenin kredi notunun kırılmasına takılmamak ve daha fazla üretmek gerekiyor. Özel bankalar fırsatçılık politikasından vazgeçerek iş dünyasına kolaylık sunmalıdır. Kredileri kapatan firmalara yeni krediler sunmalıdır. Bankalar hem ipotek alıyor ama krediyi kapatma yoluna giderek yenileme yapmama gibi fırsatçılık politikları ülke ekonomisine zarar veriyor. İş dünyası bu tablo değişmezse sesli bir şekilde tepkisini özel bankalar için verecektir. Ülkenin bu hassas döneminde iş dünyasına daha fazla desteği özel bankalar vermelidir. Özel bankaları bu süreçte hükümet ve işdünyası yakın gözetime haklı olarak alacaktır.15 Temmuz’dan sonra ülke genelinde tek gündemin ekonomik kalkınma olması gerektiğini hep yazmaya devam ediyoruz. Ülkemiz bu süreçten başarılı ve daha güçlü çıkacaktır. Ekonomistlerin Türkiye ekonomisi ile ilgili düşünceleri herşeye rağmen gayet güzel. Şimdi ekonomistler neler diyor, onu özetleyelim.

Kredi notu kırılınca, hemen “Özel sektör borcunu nasıl öder?” sorusu gündeme geldi.

1) Anadolu deyimiyle, özel sektörün borcu “at ile deve değildir”. Türkiye’nin ekonomisinin büyüklüğüne ve de milli gelire göre “makul” ölçüdedir.

3) Dış borçların taksiti ve anaparası da vadesinde geldiğinde döndürülme (yenilenme) imkânına sahiptir. Döndürme, değişen şartlara göre daha ucuz veya yüksek faizle olabilir ama borçluya önemli kolaylık verir.2) Kredi notu kırılınca, alacaklılar borcun tamamını geri çağırmaz. Borçlar vadesine göre ödenir. Özel sektörün borcunun çok büyük kısmı uzun vadeye bağlanmış borçtur.

4) Özel sektör dışarıdan alınan kredileri tüketmedi. Bankalar müşterilerine kredi verdi. Reel kesim bankalardan ve dışarıdan aldığı döviz kredileriyle yatırım yaptı, üretim yaptı. Kredilerin karşılığında oluşan varlık var.

Merkez Bankası, her ay özel sektör kuruluşlarının yurtdışından sağladığı kredilerin büyüklüğünü yayımlıyor.

Temmuz ayı verilerine göre, özel sektörün yurtdışına borcu 206 milyar dolar. Toplam borç yıllar itibarıyla büyüyor.

2004 yılında toplam borç 36 milyar dolarken, 2015 yılında 195 milyar dolara yükseldi. Son 7 ayda ise 206 milyar dolar oldu.

Toplam 206 milyar dolar uzun vadeli özel sektör borcunun 107 milyar doları finans kesiminin, 99 milyar doları reel kesimin borcu.

Anlaşılacağı gibi, uzun vadeli özel sektör kredilerinde yük finans sektöründe. Finans kesiminde bankaların uzun vadeli borcu 88 milyar dolar.

Özel sektörün kısa vadeli kredilerinde ağırlık finansal kesimin kredilerinde. Reel kesim kısa vadeyle çok az borç kullanıyor.

Kısa vadeli toplam kredi miktarı belli çizgide durdu. 2010 yılında 19 milyardı. 2015 yılında 20 milyar TL oldu. 2016 Temmuz ayında 18.5 milyar dolara geriledi.

Kısa vadeli krediler 13 milyarı bankaların yurtdışından kullandıkları krediler. Özel sektörün toplam dış borcunun yarısı bankaların borcu. Bankalar yurtdışından kullandıkları kredileri güvenceye bağlamakta, karşılığını sağlam tutmakta. Bu da özel sektörün dış borcu için önemli bir güvence. Özetle, özel sektörün dış borcu ekonomimizin büyüklüğüne, milli gelirimizin büyüklüğüne göre ödenemeyecek, vadesi geldiğinde çevrilemeyecek büyüklükte değildir.

Ülkemiz için üretmeye devam edelim. Devlet bankalarından sonra özel bankalarda iş dünyasına gerekli imanları sağlamaları gerekiyor. Ülkemiz birlik ve beraberlik içinde bu süreçten başarıyla çıkacaktır. Biz projeleri konuşalım ve hayata geçirelim.